Fıtır sadakası (fitre), insanın yaradılışına şükür olmak üzere sevap kazanmak amacıyla verilen bir tür sadakadır. Ramazan ayında sadaka verip fakiri, fukarayı, ihtiyaç sahibini sevindirmek de sevaptır.

Fitre, orucun kabûlüne, ölüm sekaretindan ve kabir azâbından kurtuluşa vesiledir. Yoksulların ihtiyaçlarını gidermek ve bayram gününün neşesinden onların da istifade etmeleri için bir yardımdır. Bu cihetle fitre, insanî bir hayır ve medeni bir vazifedir.

Fitre vermek için şart olan, Müslüman olmak, hür olmak ve aslî ihtiyaçlar dışında nisap miktarı mala sâhip olmaktır. Akıl ve bülûğ fitrede şart değildir. Zengin akıl hastalarının ve çocukların fitreleri, velileri tarafından verilir. Fitre vâcib olduktan sonra nisap miktarı olan mal telef olsa bile, fitrenin ödenmesi gerekir.

Sadak-I fıtır (fıtır sadakası)- Fitre: Ramazan ayının sonuna yetişen ve aslî ihtiyaçlarından başka en az nisap miktarı bir mala sahip bulunan her Müslüman’ın vermesi gereken vacip bir sadakadır. Buna fıtra da denir.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Allah yolunda çift sadaka veren kimse, cennetin muhtelif kapılarından, “Ey Allah’ın (sevgili) kulu! Burada hayır ve bereket vardır”, diye çağırılır.

“Sürekli namaz kılanlar namaz kapısından, mücahidler cihad kapısından, oruçlular reyyân kapısından, sadaka vermeyi sevenler de sadaka kapısından (cennete girmeye) davet edilirler.”(Buhari)

Fitre, Ramazan bayramının birinci günü sabahı, fecrin doğuşundan itibaren vâcib olur. Fitreyi vermenin müstehap olan şekli ise, fecrin doğuşundan itibaren namazdan çıkmadan önce fakirlere verilmesidir. Fakat fitrenin bayramdan birkaç gün, hatta birkaç ay önceden verilmesinde de bir sakınca yoktur.

Böylece fakirlerin bayram ihtiyaçlarını önceden karşılamaları, noksanlarını telâfi etmeleri sağlanmış olur. Zamanında ödenmeyip sonraya kalan fitreler ise, mümkün olan en yakın vakitte verilmelidir.

Bir kimse, kendi evinde otursalar bile, babası, anası, dedesi, ninesi için fitre vermekle mükellef değildir. Akrabalar da böyledir. Babaları hayatta olsun olmasın dede, oğlunun fakir çocukları (torunları) için fitre vermekle mükellef değildir.

Ayrıca fitre verilecek kişi, bu şartları taşısa bile; Ana, baba, büyük ana ve büyük babalarına, oğul, oğlun çocukları, kız, kızın çocukları ve bunlardan doğan çocuklarına fitre verilmez.

Bir kimse kendi hanımıyla büyük ve akıllı olan oğlunun fitresini vermekle mükellef değildir. Çünkü bunlar kendilerine sahip ve tek başlarına tasarrufa yetkilidirler. Ancak bunların müsaadesini alarak kocanın veya babanın onlar yerine fitre vermesi câiz olur ve bunlar kendi evinde ve idaresi altında iseler izinsiz de verebilir. Fakat aslolan herkesin kendi fitresini kendi malından vermesidir.

Fitreyi aralarında evlilik veya babalık – oğulluk (usul – füru’) ilişkileri olanlar birbirlerine veremezler. Meselâ bir kimse fitresini fakir olan kocasına veya babasına veya oğluna veremez.
Bir kimse fitresini bir fakire verebilir. Fakat bir fitre bölünerek birkaç fakire verilemez. Müteaddit kimseler fitrelerini birleştirip tek bir fakire verebilirler.

Fitreler mükellefin bulunduğu yerde ikamet eden fakirlerine verilmelidir. Başka yerlere gönderilmek mekruhtur. Mümkünse en yakın akrabaya, komşu, yoksul fakir olanlara verilmelidir.

Bu yılki fıtır sadakası miktarı 70 TL olarak belirlenmiştir. 70 TL ve daha üstü kişinin ekonomik durumuna göre belirlenebilir. Bu belirlenen rakamın “asgari miktar” olduğu unutulmamalıdır. Sadaka-i fıtırda verilecek meblağ konusunda bir üst sınır yoktur. Bu konuda ideal olanın, herkesin kendi hayat standartlarına göre asgari günlük gıda harcamalarına denk düşecek bir miktarın bedelinin vermesi esastır.
Rabbim Oruçlarınızı, ibadetlerinizi, zekat ve sadakalarınızı kabul buyursun!