Ülkemizin ciddi bir potansiyel gücü olan gençlerimizin milli ve manevi duygularla yetiştirilmesi oldukça önemlidir. Bu konuda devletimize ve ailelere büyük görevler düşüyor.
Milli ve manevi duygularla yetiştireceğimiz aydınlara ihtiyacımız var. Türk siyasi hayatında parlayıp ülkede milli bir kalkınma dönemi başlatan aydınlar da işte bu aydınlar olmuştur.
Gençlik nereye gidiyor? diye sormanın ötesinde, bu gençliği biz geleceğe nasıl hazırlayabiliriz diye planlar yapmak zorundayız. Devlet, millet, bayrak aşkı, namus, şeref ve haysiyet duyguları ile donanmış, ahlaki değerlerle bezenmiş bir gençliğe her zaman ihtiyacımız vardır.
Gençliğin verdiği heyecanı yaşarken milli ve manevi değerlerin de tadını almalı gençlerimiz. Sorumsuz, gayesiz ve çılgın gençlikle bu millet bir yere varamaz.
Diyeceğimiz o ki: ciddi bir genç nüfusumuz var. Bu bizim için avantaj durum, fakat onları geleceğe hazılamak bizim milli görevimizdir.
Çünkü: “ Gençlik bir milletin geleceğidir!”
Dünya yaşlanıyor, genç kalanlar güçleniyor! Türkiye genç nüfusu ile dikkat çekiyor. Yarınlarımızı genç beyinlere teslim edeceğiz. Vatan, millet, bayrak sevdalısı gençlerimizle elbette övünç duyacağız. Genç nüfusa sahip olmak bizim için yeterli mi? Elbette ki hayır. Gençliğin eğitimi ve geleceğe iyi hazırlanması gerekiyor. Bizim en büyük eksikliğimiz, devlet adamı yetiştirememek öyle değil mi?
Devlet adamı yetişsin diye gençlerimizi Avrupa’ya Amerika’ya gönderiyoruz. Batı hayranlığı bizim aydınlarımızın en büyük sorunu oluyor. Bunların çoğunu da kaybediyoruz, yetiştikleri ülkede kalıp geriye dönmüyorlar. Batı kültürü alan aydınlar ülkesine dönünce kendi kültürlerine yabancı kalıyorlar; halkını aşağılayıp milli kültüre yabancı oluyorlar.
Batı düşüncesi ve batı hayranlığı bizde bir hastalık halidir. Kalkınmayı ve gelişmeyi batı kültürünü taşıyarak ülkesine getireceğini zannedenler batının ahlaksız kültürünü alıp kendi kültürüne düşman oluyorlar ve bunu da medeniyet zannediyorlar !
Geleceğimize sahip çıkmak adına gençliğe el uzatmak zorundayız. Karşı çıkıp eleştirdiğimiz Osmanlı bunu başarılıyla gerçekleştirmiştir. Açıp inceleyin “Enderûn” mekteplerini; nice devlet adamı yetişmiş buralardan.
Bugün arzu ettiğimiz ölçüde bu eğitim verilememekte, gençler başı boş ve sorumsuz bir hayat sürmektedirler. Sosyal medya rezaleti gençlerimizi esir almış durumdadır. Ahlaksızlık çöplüğü olan bu alandan gençleri kurtarmak zorundayız.
Bu suç gençliğin suçu olmayıp biz büyüklerin suçudur? Devletin hayalleri, idealleri ve hedefleri vardır. İnsanını da bu ideallere ve hedeflere göre eğitir, yetiştirir. Gençlere verilmesi gereken eğitim milli ve manevi eğitimdir. Sorumsuz, başı boş ve çılgın gençlik bizim en büyük sıkıntımızdır.
Halk tabiri ile “Ne ekerseniz onu biçersin” ve ağaç da yaş iken eğilir!
Milli bir eğitim politikasına ihtiyacımız vardır. Başta öğretmen yetiştiren kurumlar olmak üzere tüm eğitim sistemimiz yeniden gözden geçirilmelidir. Yerli ve milli bir eğitim şarttır.
Türk insanının değerleri ile barışık, ahlaki ve manevi değerlerle bezenmiş bir eğitim modelinden söz ediyoruz. Gençleri her türlü tehditlere karşı korumak da bizim asli görevimizdir. Terör örgütlerinin kucağına düşmeden, sapık mezhep ve akımların etkisinden uzak vereceğimiz bir milli eğitim modelinden bahsediyoruz.
Devletin kontrolünde özel okullarla, seçkin ekiple yapacağımız düzenli eğitim gençlerin yetenek ve kabiliyetlerini geliştirecek onları hayata hazırlayacaktır. Eğitimdeki asıl amaç bireyin kendisine, ailesine ve milletine hayırlı bir evlat olarak yetişmiş olmasıdır!
Bugün itibariyle gençlik hem maddi hem de manevi boşlukta bocalamakta yarın ne olacağım ben endişesiyle yaşamaktadır. Onlara umut ve güven vererek, geleceğe hazırlayacak milli bir eğitim politikası uygulayacak olursak bu gençlerimiz hedefler ve idealler peşinden koşacaklardır.
Birileri kabul etmese de gençlerimizin hem dünyasını hem de ahiretini kurtarmaya yönelik milli- manevi ve insani bir eğitim modelini hayata geçirmek zorundayız!.. Böyle bir eğitim bizim geleceğimizi teminat altına alacağı gibi gençlerimizi de hayata kazandıracaktır.