Monşer: Kafayı yiyeceğim. Ben nerede hata yaptım. Ya da beni kim yanılttı? Hani ben kazanmıştım. Bütün anket firmaları beni %60 gösteriyordu. Netice neden böyle oldu. Bir türlü anlamadım.
Odgurmuş: Siz en başta yığınakta hata yaptınız. Beş benzemezi yani elmalarla armutları, hatta havuçları bile aynı sepete hem koydunuz hem de saydınız ve elde ettiğiniz rakamı gerçeklerin rakamı sandınız.
Normal hayatta ve siyasi konularda içbir zaman ve zeminde bir araya gelme ihtimalinizin olmadığı bu beş benzemezle aylar süren toplantılar yaptınız. Her toplantıda çaylar içtiniz, yemekler yediniz ama netice olarak hiçbir şey ortaya koymadınız. Fanatik taraftarlarınızı belki mutlu ettiniz ama ne yazık ki halkı ikna edemediniz. Bu yılan hikâyesine benzeyen toplantılarınızın sonunda kayda değer açıklamalar yapmadan ayrılmanız halkta olumsuz intibalar bıraktı.
Siz sandınız ki; Toplana toplana büyüyeceğiz, birleşe birleşe kazanacağız. Toplantılardan bir şey çıkmamış olması halkı bıkkınlığa götürdü. Bu liderler toplanıp toplanıp acaba ne yapıyorlar, bir netice elde edemiyorlar, demek ki aralarında pek de anlaşamıyorlar intibaı verdiniz.
Ayrıca fiilen masada olmadığı görüntüsünü vermeye çalışarak irtibatınızı hiç kesmediğiniz Chp-Hdp ilişkisi de size büyük zararlar verdi. Siz sandınız ki Hdp’nin desteği önemli diyerek masada görülmüyor, gizli görüşmeler yapıyoruz halk bunu anlamaz sandınız. Hâlbuki size destek verme düşüncesinde olan bazı Atatürkçü ve Kemalist çevreler sizin bu manevralarınızı onaylamadı. Siz ne kadar da 6 masada yer almasını göstermemiş olmanıza rağmen Hdp’nin eş başkanları ve parti sözcüleri sizinle ortaklığı, sizinle kapalı kapılar arkasında bir takım gizli anlaşmalar yaptığınızı çok kez açıkladılar. Bu durum pek çok insanı rahatsız etti “Pkk’nın yanında olmayız” diyenler de sizi desteklemedi.
Monşer: Ne büyük yanlışlar yapmışım. Aslında ben yanlış yapmak için bunları yapmadım. 6’lı masada bulunan her liderin ayrı ayrı kaprisleri vardı. Hele de Akşener'in uzlaşmaz tavırları beni çok yordu. Bu 6’lı masa liderlerinin her birini ikna etmek için neler yaptım neler bilemezsiniz. Ne fedakârlıklar yaptım ne vaatlerde bulundu. Ama kimseye yaranamadım.
Odgurmuş: Evet; kimseye yaranamadınız. Çok zikzak çizdiniz. Her dalda oynamak istediniz. Her fikirden, her türden parti ve sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri ile görüşme yoluna gittiniz. Günlük hayatta asla yan yana gelmeyen bazı guruplara göz kırptınız. Milleti aptal yerine koydunuz.
Daha önceleri söylediğiniz pek çok şeyi daha sonra inkâr yoluna gittiniz. Sandınız ki; “milletin hafızası yoktur, olayları pek göremez, biz ne dersek inanırlar” düşüncesine kapıldınız. Halkı ciddiye almadınız.
Size akıl verip yönlendirenlere de gözü kapalı inandınız.
“Soğan alamayan... Tedavi olamayan... Kafasını Pril’le yıkayan... Pazarda çantasını dolduramayan... Fırsat eşitliğini yakalayamayan... Adliyede adaleti bulamayan... Artık başının çaresine baksın.” Dediler ve siz bunların Türkiye gerçeklerine uymadığını göremediniz.
Ayrıca kazanamayışınızın başlıca sebepleri işte bunlar size kaybettirdiler ve dolayısı ile Erdoğana kazandırdılar.
‘Şirin Payzın’ların, ‘Ayşenur Abla’ların katkısı asla ihmal edilmez.
Halka “kör cahil” diyen Fatih Portakal’ın katkısı görmezden gelinmez.
Merdan Yanardağ, Enver Ayseven, Feyza falan... Katkıları asla inkâr edilemez.
Halk TV, Sözcü, Tele 1, Cumhuriyet falan... Katkıları unutulmaz.
Berna Laçin’in tek başına sağladığı müthiş katkı atlanılmaz.
Ataol Behramoğlu’nun son katkısı asla yabana atılamaz.
Aslında bu gibilerin katkıları, siz Başkan olduğunuzda halka nasıl davranacağınız ve devleti nasıl yöneteceğiniz konularında çoook geniş ipuçları verdiler. Ama hiçbir zaman gerçekleri kendileri göremedikleri gibi Türk milletini tanımadıklarını ve hep yanılıp sizi de yanılttıklarını siz asla göremediniz.
İşte size kaybettirenlerin bir bölümü:
Monşer: Yani diyorsunuz ki siz propaganda stratejinizi Türk milleti gerçeğinden uzak bulunanların taktikleri üzerine kurdunuz. Dolayısı ile de kaybettiniz diyorsunuz.
Odgurmuş: Her önünüze gelenle pazarlık yaptınız. Sandınız ki herkesle görüşme yaparak, herkesle pazarlık yapıyor görüntüsü vermek size hep zarar verdi. Son günlerde ayakları yere basmayan sert söylemlerle sığınmacılar aleyhine konuşmaları ile öne çıkan Ümit Özdağ ve Turan yolcusu olarak takdim edilen Sinan Oğan gibi milliyetçi kökenden gelen isimlerle yapılan görüşmeler ve yapılan pazarlık yapılıyor görüntüsü de size zarar verdi.
Gelelim Ülkücü liderler konusuna. Yine sandınız ki kenarda köşede kalmış varlıkları ile yoklukları pek de görülmeyen bu eski liderlerle görüşüp ve onların da Erdoğan nefretlerini kendi cephenize çekebileceğinizi sandınız. Ayrıca bu ülkücü liderlerin arkalarında ne kadar oy var, ne kadar büyük bir kesimi etkileyip etkileyemeyeceğinin hesabını yapmadan belki de bir görüntü olsun kabilinden giriştiğiniz bu operasyon da sizin işinize yaramadı.
Belki de insanlar kararlarını vermişlerdi. Bu yüzden ülkücü liderler de kendilerinden başka hiç kimsenin oyunu etkileyememiş oldular. Siz sandınız ki bu liderlerin arkasında yüzbinlerce seçmen desteği var. Bu liderler adına sahneye çıkartılanların tabanlarının olmadığını anlayamadınız.
Sonuç: Taraf etrafınız, sizin partideki yerinizin sarsılmasını isteyen partilileriniz, sizi destekleyen gazeteci ve Tv mensupları kendileri zaten halktan kopuk oldukları için hem kendileri gerçeği göremediler hem de size göstermediler. Netice itibariyle durum ortada.