(Geçen haftadan devam)
Ünlü dil bilgini Faruk Kadri Timurtaş Hoca’nın “Liselerimiz ve ıslah çareleri” konulu tesbit ve tekliflerini bu yazımızla sona erdiriyoruz. Timurtaş Hoca bu tesbit ve teklifleri ile 1964 yıllarının şartlarına ve liselerimizin o günkü durumlarına göre bir değerlendirme ve tekliflerde bulunuyor. Bazı tesbit ve teklifleri bugün için ya çözülmüş ya da gereksiz hale gelmiş olabilir.
Burada bizim amacımız bizden önce yaşayan ve milletimiz-memleketimiz için milli endişeler taşıyan bir ilim adamının tesbit ve tekliflerini aktarmak ve o zamanlarda meselelere nasıl bakıldığını gözler önüne sermek olmaktır.
Bugün liselerimizde bazı problemler yok mudur? Elbette vardır. Timurtaş hocanın tekliflerini bugünün şartları ile düşünerek yine bugünün şartlarına göre fikir üretip teklifler getirmek mümkün olabilir. Şimdi Faruk Kadri Timurtaş Hoca’nı liselerimizin ıslah çarelerine bakabiliriz:
“Meseleyi yine öğretmen, sistem ve metod, imkân ve şartlar, kitap olmak üzere dört bölümde ele alıyoruz.
Kaliteli Öğretmen:
Liselerin istenilen seviyeye erişmesi ve kuvvetli mezunlar verebilmesi için, her şeyden önce öğretmen meselesinin çözülmesi gerekir. Sağdan soldan devşirilmeyen, bu işi meslek olarak seçmiş ve gerçekten ilmi ve pedagojik formasyonu tam olarak elde etmiş kaliteli öğretmenlere sahip olmadıkça, liselerin beklenileni vermesi mümkün değildir. Lise öğretmenliğinin belirli bir öğrenime dayanan bir meslek olarak kabul edilmesi ve bu mesleğin cazip hale getirilmesi şarttır. Öğretmenliğin kaybolan itibarı iade edilir, mesleğe maddi ve manevi imkanlar sağlanırsa, memleketin kabiliyetli gençleri, bu sahaya çekilebilir sanıyoruz. Öğretmenlere (İlk ve ortaokullardakiler de elbette dahil) maaşlardan başka bir tazminat verilmesi bugün artık bir zaruret halini almıştır. Başka bakanlıklar, mensuplarına çeşitli yollardan ve değişik adlar altında oldukça imkanlar sağlamışlardır. Kendi mensuplarını en az düşünen ve kollayan bakanlık herhalde Maarif Bakanlığıdır. Mesela ilave ders ücretleri yıllarca bekletildikten sonra ancak son zamanlarda beş liradan on liraya çıkarılmıştır. Halbuki, bu günkü şartlar içerisinde bu rakam bile gülünç hale gelmiştir. Çok sayıda öğretmen yetiştirmek hemen mümkün olamayacağı ve ilave ders almak mecburiyeti daha uzun zaman devam edeceği için, bu ücreti hiç olmazsa yirmi liraya çıkarmak uygun olacaktır.
Büyük şehirlerde nakliye vasıtalarında öğretmenlere de tenzilat yapılması icabeder. Son yıllarda subaylara tatbik edilen yarı tarife, irfan ordusu müntesiplerinden de esirgenmemelidir. En iyisi, üniversite ve yüksek okul öğrencilerine verilen haklardan her derecedeki öğretmenleri de istifade ettirmektir.
Liselerin esas fonksiyonu, üniversite ve yüksek okullara öğrenci yetiştirmek olduğuna göre, kabiliyetli lise öğretmenlerine üniversite hocası olabilmek imkanlarını sağlamak yerinde olur Doktora ve doçentliğe hazırlananları teşvik etmek, bu unvanları kazananları üniversitelerde olduğu gibi tazminat vererek taltif etmek gerekir. Liselerde ilmi payeler kazanmış öğretmenlerin bulunması, seviyeyi iyice yükseltir. Gerektikçe bunlardan üniversitelerde de faydalanılır.
Türk milletinin ve vatanının yükselmesi öğretmenlere gösterilecek itibar ve saygıya, maddi ve manevi ilgiye bağlıdır.
Uygun sistem ve metod:
Liselerimizi bu günkü halinden kurtarıp ıslah etmek için, memleket şartlarına uygun istikrarlı bir sistem tespitine ihtiyaç vardır. Her şahıs gördüğü yahut tahsil ettiği ülkenin sistem ve metodlarını burada tatbike kalkarsa, işler içinden çıkılmaz bir hal alır. Liselerimizi bünye ve muhitimize en uygun öğretim, program ve imtihan sistem ve usullerine kavuşturmak gerekir. İyi netice alınmayan aktif metodun bu türlüsünden vazgeçilmelidir. İmtihan sisteminde ise, borçlu sınıf geçme usulünü ortadan kaldırmak fazla dersten ikmale kalmağı önlemek şarttır Olgunluk imtihanlarının yeniden ihdasında da büyük faydalar vardır. Ders program ve müfredatını, öğrencinin ileride işine yaramayacağı, onu ezberciliğe sevk eden lüzumsuz nazari bilgilerden sıyırmak da ihmal edilmeyecek bir husustur.
Bazı okuyucular, bilhassa öğrenciler ve öğrenci velileri belki hoş karşılamaz amma, açıkça belirtmeliyiz ki, liselerin on iki yıla çıkarılmasında zaruret vardır. Bir sene artmanın fazla önemi yoktur. Esasen iyi yetişmemek yüzünden lisede olmasa bile daha sonra, birkaç yıl kaybedilmektedir. Lisede bir yıl fazla okuyarak iyi yetişmek, bir kayıp değildir. Yalnız eklenecek bir yılın iyi kullanılması gerekir. Daha önceki denemede olduğu gibi üç yılda okunan dersleri dört yıla yaymakta hiçbir mana ve fayda yoktur. Bu son yıl olgunluk sınıfı olmalı, müfredat takviye edilerek bazı derslerden derinleşmek sağlanmalıdır. Bugün mevcut olan lise kollarına bir pedagoji kolu ilave edilebileceği gibi, Hasan Ali Yücel’in birkaç yıl önce teklif ettiği üzere edebiyat kolunu, Grekçe ve Latince okunan bir Batı klasik şubesi ile eski dilimizi ve yazımızı öğreten bir doğu klasik şubesi olmak suretiyle ikiye ayırmak da mümkündür! Eğitim Enstitülerinin kuruluş sebebi olan ilkokullarla ortaokulları birleştirmek meselesi gerçekleştirilirse, sekiz yılda okunanları yedi yıla teksif etmek suretiyle liseye beş sene bırakmak ve bunun iki yılını olgunluk sınıfına ayırmak şüphesiz ki çok yerinde olur.
Bazı kimseler liselerin çok yönlü ve fonksiyonlu olmasını istiyorlar. Bu düşünce yanlıştır. Klasik lise tipinden ayrılmamak lazımdır. Liseler meslek okulları değildir. Umumi kültür veren, muayyen bir zihni formasyon kazandıran, yüksek okul ve fakültelere öğrenci yetiştiren kurumlardır. Yüksek öğrenim yapmak istemeyen kimselerin liselere gelmesinde fayda yoktur. Daha ilkokullardan itibaren çocuklar mesleğe yöneltilmelidir. Yedi yıllık ilkokul ve beş yıllık lise tahsili teklifimiz kabul edilirse, lisenin ilk üç yılı Ticaret, Ziraat liseleriyle Öğretmen Okullarında, Sanat Enstitülerinde ve yeniden kurulması gerekirse Maliye, PTT, Tapu-Kadastro vs. okullarda da aynen tatbik edilebilir. Bunları bitirenler de lise mezunu sayılırlar. Ancak üniversiteye girebilmek için fen, klasik doğu, klasik batı kollarıyla lise ve öğretmen okullarına bağlı pedagoji kolunda iki yıllık olgunluk sınıfını takip etmek ve başarı kazanmak şarttır.
Elverişli imkân ve şartlar:
Liselerimizin iyi mezun verebilmesi için, sınıfların kalabalık olmaması; ders vasıtası, laboratuvar ve kütüphanelerin zengin olması gerekir. Bu hususlar ise geniş imkanlara dayanır. Her şeyden önce bina ve hoca sayısı meselesidir. Şartların tamamiyle sağlanabilmesi, memleketimizin iktisadi bakımdan kalkınmasına, gelişmesine bağlıdır. İktisadi refah artarsa, imkanlar doğmuş olacaktır.
İyi Kitap:
Liselerin seviyesinin yükselmesi kaliteli öğretmen, uygun sistem ve elverişli şartlar kadar iyi kitapla da ilgilidir. Lise kitaplarının umumiyetle iyi olduğu söylenemez. Her önüne gelen kitap yazıp kabul ettirebilmektedir. Kitapların yarışma ile seçilmesi uygun olur. Yarışma olsa da olmasa da kitap seçimini Talim ve Terbiye Kurulu raportörlerine bırakmak doğru olmaz. Kurul içinden ve dışından seçilecek en az beş kişilik bir heyetin tetkik süzgecinden geçtikten sonra kitap kabul edilmelidir.
Liselerimizin ıslahı konusunda söyleyeceklerimiz ana çizgileriyle bunlardan ibarettir. Lise davası, maarifimizin ana davalarından biridir. Memleketin umumi kültür seviyesi ve üniversitelerin durumu buna bağlıdır. Lise konusunda isabetli tedbirler almak zamanı çoktan geçmiştir sanıyoruz.”
Faruk K. Timurtaş, “Liselerimizin Durumu ve Islah Çareleri”, Türk Kültürü Dergisi, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü yayınları, Ayyıldız Matbaası, Ankara Nisan 1964, Yıl: II, sayı :18, sayfa: 73-75