İlahi dinler, insanın Allah ile kul arasındaki ilişkisi kadar insanın insanla ilişkisini de düzenler. Buradaki amaç, insana diğer insanlara karşı görevlerini ve sorumluluklarını öğretmek ve diğer insanlarla ilişkilerinde bu dünyada mutlu bir hayatı nasıl elde edeceğini göstermektir.

İslâm'da evlilik, evlenmeye mani özel sebepler olmadıkça, her Müslümanın yerine getirmesi gereken bir sünnetullahtır. Yüce Allah Kur'ân'da şöyle buyurur: “Aranızdaki bekârları, köle ve câriyelerinizden sâlihleri evlendirin. Eğer onlar fakir iseler, Allah, lütfu ile onları bulundukları durumdan kurtaracaktır. Allah, bol bol verendir, bilendir. Bir izdivaç yapamayanlar, Allah, lütfu ile onları bulundukları durumdan kurtarıncaya kadar iffetlerini korusunlar.” (Nûr Suresi: 32-33)

İsamda, evlilik teşvik edilmiştir. Çünkü evlilik, insan fıtratının getirdiği zaruri bir ihtiyaçtır. Allah Teâlâ, insanların evlenip çoğalmalarını nikâh şartına bağlamış ve onların birbirlerine meyletmeleri için aynı özden yarattığını açıklamıştır:

“Ey insanlar! Sizi bir özden (nefsten) yaratan ve eşini de ondan yaratıp ikisinden birçok erkek ve kadınlar üreten Rabbinize karşı görevinize dikkat edin.” (Nisâ Suresi :1); “Sizi bir özden (nefsten) yaratan O'dur. Ona meyletsin diye eşini de ondan yarattı.” (Arâf Süresi- 189)

Evlilik kurumunun faydalarından biri de insanlar arasındaki sevgi- şefkat duygusunu geliştirmesidir. Karı ve kocanın karşılıklı sevgisi, geçici bir tutku değil, hayat boyu süren bir bağ olmalıdır. Bu bağı evlat sevgisi takip eder: “O'nun alametlerinden biri de, size, kendi nefislerinizden kendileriyle sükûn bulacağınız eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koymasıdır.” (Rûm Suresi-21) Çocuk sevgisi, sonra hısım ve akraba sevgisine ve daha sonra bütün insanlığı sevmeye yönlendirir.

Kur'ân ve Sünnet'in bu emirlerinin dikkate alındığı zamanlarda Müslüman eşler arasında boşanma ender olarak vuku bulurdu. Fakat ne yazık ki günümüzde bunun arttığını görüyoruz. Boşanan ailelerin çocuklarının çektikleri sıkıntılar da malumunuzdur. Mutlu bir aile mutlu bir toplum için Kur'ân ve Sünnete bağlı bir evlilik gerekir. Aile ile ilgili ilkelerin, emir ve tavsiyeleri dikkate alınmalıdır diyoruz. Çünkü aile kurumu sağlam olmayan toplumlar çökmeye- yıkılmaya mahkumdur.

Müslümanların işlerinde ve çeşitli muamelelerinde birbirlerine karşı sadakat borcu vardır. Meselâ evlilikte karı koca birbirlerine karşı sadakatle mükelleftir. Evlilik süresince zevc ve zevce birbirlerine karşı sadakat göstermek mecburiyetindedir. Eşler arasında boşanma sebeplerinden birisi de sadâkat duygusunun ihlâlidir. Eşler arasında sadâkatin ihlali aynı zamanda geçimsizlik nedenidir.

Sevgi, şefkat, merhamet, hamiyet, yiğitlik, vefa gibi duygular çiftlerin ana tutkalıdır. Bu duygular, çiftin yaşam yolundaki şevkini tetikler ve coşkusunu artırır. Sağlıklı ve mutlu çiftler, doğru sözlü, dürüst, güvenilir, sadık, vefalı ve sorumluluk sahibidirler. Atalarımız “Önce can, sonra canan!” demişlerdir. Burada can, eştir, canan ise diğerleridir. Çift önceliği birbirine vermeli, bu konuda bencil davranmamalıdır.

Bu bakımdan büyük fedakârlık gerektirecek konularda eşler üzerine düşeni yapmak zorundadır.
Başkalarına gösterilen nezaket, ilgi, saygı ve hürmet eşten esirgenmemelidir. Ayrıca çiftler evlilik hayatında ahdi bozacak olan tuzaklara düşmemek için birbirine saygı duymalı ve vefa göstermelidir.
Eş önce Kendi hatalarını düzeltmeye çalışmalı, diğeri bir hata yaptığında hemen bırakıp gitmemeli, ona destek olmalı ve yardım etmelidir. İşte gerçek sevgi de budur.

Tatlı dil, güler yüz, sadâkat, vefa, fedakârlık ve merhamet, hep ihsandan beslenen duygulardır. İhsan duygusunu besleyen de Allah’ın rızasını kazanma arzusudur. Dünyadaki yegâne hedefimiz ve asıl niyetimiz bu değil midir? Öyleyse en küçük tartışmalarda bile haklı ve üstün gelme gayretiyle zamanda, mekânda ve kaderde bize eş olanı üzerek şeytanın safında yer almanın kimseye bir faydası yoktur.

“Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlaki bakımdan en güzel olan ve ailesine şefkat ve yumuşaklıkla davranandır.”
Buyuran Hz. Peygamber (s.a.s.) bu konuda en güzel örnekliği de bizzat kendisi vermiştir. Nikah samimi niyet, içten iyi ve güzel duygularla başlamalı ve öyle de devam etmekidir. Allah’ın ahdini bozanlar huzur bulamazlar!...(Kaynak Diyanet Hutbeleri)