Dün bir arkadaşım bana merhum başbakan Erbakan Hoca’nın yakın koruması İbrahim Avcıoğlu’nun bu hatırasını gönderdi. Okudum olayları bir gazeteci olarak biliyordum ama bir Türkiye Cumhurriyeti başbakanına yapılan edep dışı saygısızlığı tahmin etmemiştim olayın şahidi anlatınca bende bunu siz kıymetli okurlarımla paylaşma gereği duydum. Yazı benim içimden gecenleri düşüncelerimi özetlemiş.

Elhamdülillah bu günleri de gördük diyoruz. Şimdi sizleri o yazı ile baş başa bırakarak Allah o günleri bir

daha bir daha yaşatmasın.diye dua ediyorum.

İşte o yazı;

ERBAKAN HOCA'NIN KORUMASI ANLATIYOR.

*****

28 Şubat'ta olan bir olayı anlatacağım. Bunu bir Hasan Gül bir de ben bilirim.

İsmail Hakkı Karadayı, Çevik Bir, Tansu Çiller, Süleyman Demirel ve Erbakan Hoca bir toplantıya girdi. 28 Şubat postmodern darbesi öncesi Milli Güvenlik Genel Sekreterliği'nde son toplantıydı. Saat 10'da toplantı başladı. Saat, 13.00'a kadar sürdü..

Öğle ezanı okundu. Çiller'e yanındakiler kuşburnunu hazırlıyor. Demirel'e yanındakiler ilacını hazırladı. Onlar tedbirli gelmişti. Biz de ne çanta ne de başka bir şey var. Hasan Gül bana "İbrahim, Hoca kesin abdest almaya çıkacak" dedi.

Havlu, terlik hiçbir şey yok.

Mola verdiler. Hoca, kan ter içinde kalmış. Erbakan Hoca, Hasan abiye "Hasan bana bir abdest aldırın" dedi. Koca Başbakanı aldık, asker tuvaletine götürdük.

Ben, rahmetlinin ceketini aldım. Havlu kağıtlarını hazırladım. Merhumun biraz kilosu vardı. Askeriyenin lavaboları yüksekti. Bacağını zor kaldırıyordu. Hasan müdür, Erbakan Hocanın koluna girdi, tam sağ ayağından abdest alırken, içeriye Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı girdi.

İsmail Hakkı Karadayı, alaycı bir tavırla ve uygun olmayan bir görüntü ile "Hoca, abdest mi alıyorsun" dedi. Erbakan Hoca da ayağını indirdi ve "Evet, abdest alıyorum" dedi. Başbakan Erbakan'ın karşısında gülerek aşağılayıcı bir şekilde pisuara küçük abdestini yaptı. Çok çirkin bir görüntü yaşandı.

Ülkenin genelkurmay başkanının Başbakana yaptığı saygısızlığı asla unutmadım.

Erbakan Hoca abdestini yeni baştan almaya başladı. Abdest tazeledi, Hoca ayakkabısının arkasına bastı. "Nerede namaz kılacağız" dedi. Bu ülkenin Başbakan'ına askeriyede namaz kılacak yer arıyoruz. Şu duruma bakar mısınız?

Bir Astsubay Erbakan Hocanın namaz talebini duyunca "Aman Çevik Bir görmesin" dedi. Astsubay, "Benim odamda seccade var. Orada gizlice kılabilirsiniz" dedi. Erbakan Hocayı namaz kılarken kimse görmesin diye adeta her şeyi yaptık. Erbakan Hoca, öğle ile ikindiyi cem etti..

Namazın ardından Hoca, ne çay içti ne de bir şey yedi. Derhal toplantıya girdi. 2 saat daha toplantı sürdü. Bağrışmalar yükseldi. En son Erbakan Hoca demiş ki; ülkenin gidişatının daha iyi olması için görevi Çiller'e devredeceğim.

Çiller'e yetki devredilmesi kabul edilmedi. Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Devlet Bahçeli'ye devredildi.

Bize toplantı esnasında Yunan Polisi gibi davranmaya başladılar. "Toplayın eşyanızı, burada kimse kalmayacak" dediler.

Erbakan Hoca, Başbakanlığı bırakmıştı. Onların gözünde muhalifti. Hocaya hemen eski bir Mercedes verdiler. Bize de bir tane koruma arabası verdiler. Kendimizi Balgat'a zor attık. Hoca verdikleri Mercedes'e binmedi. Milli Görüş'ten bir araba geldi ve ona bindi.

(Bunu anlatan Erbakan Hoca'nın yakın koruması İbrahim Avcıoğlu anlattı. Yapılan zulmü gördünüz mü. Bizim askeriyemiz ne haldeydi.!)

Recep Tayyip Erdoğan Askeriyeyi Peygamber Ocağı Yaptı Bu Bile Yetmezmi?

Bir İmam Hatiplinin Ülkeyi, nasıl bir zihniyetin kötü emellerinden kurtarıp bu günkü duruma getirdiğini unutmayalım.

Bu mü'min ve muvahhid insan sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a vefa borcudur. Bu lidere sahib çıkmak ve saygı duymalıyız. Dünü unutmayalım bu günlerimizin kıymetini bilelim.