Avrupa Türklüğünün önderlerinden,Türk Federasyon, Avrupa Türk İslam Kültür Dernekleri Birliği genel yönetim kurulu üyeliği, genel başkan yardımcılığı yapmış, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere, Balkanlar, Afrika ve gönül coğrafyamızı derviş ruhuyla gezen mazlumların yüreklerine dokunan Yunus Emre misali insanları çok seven garip ve gurabanın ağabeyisi yardım sever Almanya Türk Eğitim Merkezi başkanı iki büyük esere imza atan usta yazar, maden yüksek mühendisi Yakup Tufan ağabey Yüzyılın yol ayrımı başlıklı kaleme aldığı yazıyı okudum. Seçim öncesi bende bu makaleyi okuyucularım için yayınlıyorum. Takdir siz kıymetli okurların.

Bugün, Türkiye’nin önem ve değerini anlamak için dünün, iki binli yıllar öncesinin Türkiye’sini iyi bilmek lazım. İyi anlamak ve doğru analiz etmek lazım. Daha doğrusu o günlerin bir daha geri gelmemesi için çok çalışmak çok dua etmek lazım.

İki binli yıllar öncesi Türkiye’si: ’’Fakirlik, yoksulluk, işsizlik, horlanmışlık, eziklik, anarşi, terör, kargaşa, grevler, enerji krizleri, kuyruklar, batan bankalar, yüksek faizler, akıl almaz yüksek enflasyon, koalisyon uyuşmazlıkları, hükümet krizleri, askerin sivil hükümetler üzerindeki tahakkümü, muhtıralar, darbeler, çöken sağlık sistemi, hastanelerde rehin kalan cenazeler, IMF’nin baskı ve tehditleri’’ daha neler daha neler.

Bin bir zorluklar ve güçlükler içerisinde kıvranan, hayatı zehir zindan eden bir Türkiye idi.

Kısacası içeride yok yoksul, her şeye muhtaç, huzuru olmayan, dışarıda kendisine kıymet ve değer verilmeyen, ciddiye alınmayan bir Türkiye.

Bütün bunların müsebbibi, meselelere çözüm üretemeyen sistem-siyaset ikilisi denilebilir. Fakat en önemli sebeplerden biri kuşkusuz tüm emperyalist ve sömürgeci ülkelerin, karanlık çevrelerin Türkiye’de iç kargaşa çıkartmak, kardeş kavgasını körüklemek, Türkiye’ zayıf düşürmek, uçuruma sürüklemek, bölmek ve parçalamak için gizli ya da açık bir iş birliği içerisinde olmalarını asla akıldan çıkarmamak lazım. Ne gariptir ki bunların çoğu dost gibi gözüken düşman ülkelerdi.

Biz bu acı ve karanlık günleri Türk milleti olarak çok acı bir şekilde yaşadık. Bunları hiçbir zaman unutmamız aklımızdan çıkarmamız mümkün değildir. Aynı zamanda bu acı, sıkıntılı karanlık geçmişi yeni nesillere, genç kuşaklara anlatmakta bizim boynumuzun borcudur.

O günlerden bugünlere geldik, bolluk içerisinde her şeyin var olduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz hamdolsun. Fakat bu günlere gelmek hiç de kolay olmadı. Devlet olarak millet olarak çok bedeller ödendik. Hem içeride hem de dışarıda bin bir engeli aşarak bu günlere geldik.

Bugün: ’’Sağlık, altyapı, ulaşım, eğitim, enerji, savunma sanayi gibi birçok alanda mesellerini büyük ölçüde çözmüş, dışa bağımlılığı aşağılara çekmiş bir ülke haline geldi Türkiye.’’ Bunla birlikte, ateş çemberi içerisinde olan Türkiye’nin kendi savunması ve korunması için ’’silah, tank, top, zırhlı araç, gemi, füze, radar, İHA, SİHA, TC Anadolu Savaş Gemisi, deniz altılar, KIZIL ELMA, KAAN gibi insansız savaş uçakları ve TOGG gibi elektrikli araba üreten bir ülke oldu elhamdülillah.’’

Tüm bu güzel gelişmelerin yanında Türkiye kendi başına ve milli imkanlarla ’’gaz ve petrol araştıran, bulan, üreten’’ bir ülke oldu çok şükür. Nereden nereye.

Dışarıda ise bölge ve hatta dünya gücü olma yolunda büyük mesafeler katetti Türkiye. Biz bunu ’’Karabağ savaşında, Libya krizinde, Irak ve Suriye’de, Doğu Akdeniz ve Ege Denizi ve daha birçok anlaşmazlıklarında’’ gördük görüyoruz. En bariz örneklerden biri ise Rusya ve Ukrayna savaşında arabulucu rolümüz ve tahıl koridoru çözümü ise tüm dünyanın taktir ettiği olaylardan biri.

Son yirmi yıl içerisinde ve her geçen gün, her fırsatta Türkiye kendine ve özüne dönüyor. Kendine güveni artıyor.

Düşünemez, yapamaz edemez, müsaade etmezler, yaptırmazlar denilen birçok projeyi tüm engellemelere rağmen hayata geçirdi, geçiriyor elhamdülillah.

Ne yazık ki hala bir kısım çevreler kendi değer ve gücünden bihaber, zihniyet inanç ve anlayış olarak Türk milletine yabancı, İslam iman ve inancıyla problemli olanlar bu güzel gelişmeleri taktir etmiyor edemiyor, görmüyor göremiyor, küçümsüyor, kabul etmiyor, kabullenemiyor.

Daha da vahimi ise bu çevreler bir yandan patates, soğan, sarımsakla ve diğer taraftan kimseye bir faydası olmayan heykellerle kendilerini ve halkı meşgul etmeye, uyumaya, uyutmaya devam ediyorlar. Türkiye’de toplumun enerjisini ve zamanı kimseye faydası olmayan bir ‘hiç uğruna’ israf ediyorlar. Her yeniliğe her gelişmeye plan ve projeye ’istemezuk’ diyerek karşı çıkan heykelci, haset ve fesat zihniyete yazık çok yazık.

Esas üzerinde durulması gereken mühim konu ise Türkiye’deki seçim, 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimi.

Bu seçim kuşkusuz ki Türkiye için hayati bir önem taşıyor. Gelecek yüzyılı şekillendirecek bir seçim. Yalnız Türkiye için değil, Türk dünyası, İslam alemi ve hatta tüm mazlum milletler için hayati önem taşıyan bir seçim. Açıkçası Türkiye YÜZYILIN YOL AYRIMI anlamı taşıyan bir seçimle karşı karşıya. Bunun hiç abartısı yok.

Şunun şurasını iyi anlayalım: Mesele parti veya kişi meselesi değil. Mesele, Türkiye’nin bekası, şahlanışı, var oluşu ya da yok oluşu meselesidir.

Ya aklı selim kazanacak:

- Türkiye büyümeye, güçlenmeye, Türk dünyasıyla, İslam alemiyle, gönül coğrafyasıyla bir olmaya, birlik olmaya devam edecek.

- Teknikte, sanayide ekonomide gelişmiş ülkelerle aynı seviye ve hatta daha yükseğe çıkacak.

- Zalimlerin, zulmün, tüm emperyalistlerin, sömürgecilerin karşısında dimdik duracak.

- Kendi milli çıkarlarını savunacak, milli birlik ve dirliğini, barış ve huzurunu, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü koruyacak.

- Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Ege Denizi, Suriye, Irak, Libya, Kafkaslar, Balkanlar, Afrika gibi yerlerde hakkını hukukunu koruyacak, barış ve huzuru sağlamaya devam edecek.

- Dünyada söz sahibi olacak.

- Dünya 5’ ten büyüktür demeye devam edecek.

- Mazlumun mağdurun hakkını, adaleti, barışı, koruyup kollamaya devam edecek.

- Türk Devletleri Teşkilatı, İslam İş birliği Teşkilatı gibi gönül coğrafyamızla iş birliği güç birliği içerisinde olacak.

Hülasa hepimizin özlemini duyduğu ’’TAM BAĞIMSIZ BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE’’ gerçekleşecek.

Ya da (Allah korusun):

- Türkiye zalimlerin emperyalistlerin ve onların işbirlikçileri önünde diz çökecek, terör belasıyla başı derde girecek, bölünüp parçalanacaktır!

-Ordumuz Libya, Suriye, Irak, Karabağ, Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Ege Denizi gibi bölgelerde hüsrana uğrayacak, geri çekilecektir!

-Kanlı bir iç savaş Türkiye’yi meçhule sürükleyecektir!

-Türk milletinin canı ve kanı pahasına elde ettiği tüm kazanımlar bir bir heba olacak yok olacaktır Allah korusun!

Aziz Milletim, Müslüman kardeşim, şuurlu güzel kardeşim;

- Elini vicdanına koy, parti ve gurup taassubunu, önyargıyı, kızgınlığı, kırgınlığı bir kenara bırak ve bir değil bin kere düşün!

- Türkiye’nin bekasını düşün!

- Türkiye’nin birlik ve dirliğini düşün!

- Türkiye’nin barış ve huzurunu düşün!

- Türkiye’nin istiklal ve istikbalini düşün!

- Atiyi Türkiye Yüzyılını düşün!

Emperyalistlere boyun eğmeyen, zalimlerin karşısında diz çökmeyen, refah, barış ve huzurun güvencesi, hepimizin gurur kaynağı, yurdumuzu yuvamız cennet vatanımız

’’TAM BAĞIMSIZ BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE’’ için çalış çabala ses ver OY VER!!!

Ey Rabbimiz! Zalimlere, emperyalistlere, sömürgecilere, teröristlere, bölücülere, Türkiye’yi bölüp parçalamak isteyen tüm karanlık mihraklara ve onlarla iş birliği yapan hain ve gafillere asla fırsat verme!

Birlik ve dirliğimizi, barış ve huzurumuzu, istiklal ve istikbalimizi daim eyle!

Hak ve hakikatten ayrılmadan, ihlas ve samimiyetten asla taviz vermeden ’’TAM BAĞIMSIZ BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE’’ yolunda mücadele eden aziz milletimizi muzaffer eyle! Âmin