Yüce dinimiz İslama göre asıl olan şefkattir, merhamettir, insanı yaşatmaktır. Sadece insana değil tüm canlıya merhamet göstermektir. Allah’ın kutsal kıldığı cana kıymamak, zarar vermemektir. Yüce Kitabımız Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “…Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.”
Peygamberimiz de şöyle buyuruyor: “Dikkat edin, size mümini tanıtıyorum: O, insanların canı ve malı hususunda güvendiği kişidir. Müslüman ise elinden ve dilinden insanlara zarar gelmeyendir.”
İslam’a göre, kadın, erkek, çocuk, genç ve yaşlı her insanın bedeni, kişiliği, haysiyeti, iffeti ve şerefi dokunulmazdır. Onun içindir ki hiçbir kimse bir başkasının canına, malına ve kişilik haklarına kast edemez. Şerefini ve onurunu zedeleyecek davranışlarda bulunamaz. Canlı cansız hiçbir yaratılmışa zarar verecek bir tavır ve tutum içinde olamaz.
Ne yazık ki her geçen gün daha fazla şahit olduğumuz cinayetler ve kadınlara yönelik şiddet vicdanlarımızı yaralıyor, yüreklerimizi dağlıyor. Oysaki inancımızda asla yeri olmayan şiddet, insanlık suçudur. Şiddet zorbalık ve zalimliktir. İnsan onuruna yakışmaz.
Şiddet, acizliktir, merhametsizliktir, zulümdür. Şiddet, can dokunulmazlığı ihlalidir ve insan onuruyla bağdaşmaz. Hiçbir gerekçe, şiddet için mazeret olamaz.
Şiddetin dini, dili, ırkı, coğrafyası ve sosyal statüsü de yoktur. Kimden gelirse gelsin şiddet hiçbir şekli kabul edilemez.
Rabbimizin gazabı, meleklerin, gök ve yer ehlinin laneti, şiddete yeltenen, Allah’ın dokunulmaz kıldığı canları katleden zalimlerin üzerinedir. Onlar dünyada rezil rüsva olmuşlardır. Ahirette ise varacakları yer ancak cehennemdir.
Şiddet ve merhametsizlik görüntülerinin sık sık ekranlara taşındığı günümüzde bize düşen, görev: merhameti kuşanmak, insaflı ve vicdanlı davranmaktır. Sevgi ve ülfeti, muhabbet ve şefkati hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline getirmektir. Eşimizi, çocuklarımızı, ailemizi, komşularımızı ve tüm çevremizi elimizden ve dilimizden emin kılmaktır.
Şiddeti doğuran, yaygınlaştıran, normal gösteren, şiddete yönlendiren her türlü söylem ve davranışın karşısında durmaktır. Şiddetin ortadan kalkması, insan onurunun korunması için var gücümüzle gayret etmektir. Şiddete yeltenmek bir yana, gönül kırmanın büyük bir vebal olduğunu asla unutmamaktır.
Karıncayı dahi incitmekten sakınan bir milletin evlatları olduğumuzu her daim hatırda tutmakıyız. Şiddetin her türlüsü insan onuruna yapılan bir saldırıdır. Bir kalbi kırmak Kutsal mabed Kabe’yi yıkmak gibidir. Yüce Rabbimiz, merhameti önce yüreklerimize sonra da tüm yeryüzüne hâkim kılmayı bizlere lütfeylesin.( Kaynak Diyanet Hutbeleri)