Ahlaki çöküntünün hız kazandığı günümüzde ailesini ve kendini kurtarmak yetmiyor çevreye ve topluma da sahip çıkmak gerekiyor. Bu bir ahlaki sorumluluktan öte dini bir yükümlülüktür. Esrar, eroin, uyuşturucu, alkol-kumar ve fuhuş sektörü arttıkça toplumda manevi bir çöküntü de hız kazanıyor.

Ahlaksızlığın getirdiği manevi huzursuzluk insanlığı tehdit eder hale gelmiştir. Akıllara durgunluk verecek boyutlara ulaşan ahlaksızlık belirli sayıda kalmayıp tüm toplumu huzursuz etmeye başladı, toplumun dengesi bozuldu.

Bildiğiniz gibi Peygamber Efendimizin bu konuda bir uyarısı vardır: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz. Yönetici bir çobandır. Erkek, aile halkının çobanıdır. Kadın, kocasının evi ve çocukları için çobandır. Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlık yaptıklarınızdan sorumlusunuz.” (Buharî, Nikah, 91) Bu buyruk aile düzeninin korunması için önemli bir uyarıdır.

“Bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır” atasözüne uygun olarak, ahlaki bozukluğu olan bir kişi tüm mahalleyi huzursuz ediyor, aile içi başlayan kavgalar toplumun geneline yayılıyor ve namuslu- haysiyetli insanları da tehdit ediyor. Yani kötülük ailede başlıyor ve tüm topluma sirayet ediyor.

Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde 1400 yıl öncesinden haber verildiği: Büyüğe saygı, küçüğe merhamet kalkacak. Zina çocukları çoğalacak. O kadar ki kişi sokak ortasında kadınla zina edecek. (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s.140) Hadisi günümüzü ne de güzel anlatıyor. Batı toplumlarında başlayan bu ahlaksızlık hadiseleri tüm Müslüman toplumlarına da yayılmadı mı?

Günümüzden 50-60 yıl öncesine kadar ahlaksızlık olduğu bilinen ve şiddetle kınanan söz konusu kavramlar, dünyanın birçok ülkesinde Darwinistlerin tekelindeki medyanın etkisiyle şu anda çoğu insan tarafından son derece sıradan olaylar olarak görülmeye başladı. Televizyonlar,diziler ve sosyal medya ahlaksızlığı evlerimize kadar girip yuvalarımızı bozmadı mı?

Oysa ki zina; Allah tarafından haram kılınmış büyük bir suç ve günahtır. Kötülüklerin anası, alkol, zina, uyuşturucu ve yasaklanmış haramlar değil midir? Yüce Rabbimiz ayetinde şöyle bildirir: “Zinaya yaklaşmayın, gerçekten o, ‘çirkin bir hayasızlık’ ve kötü bir yoldur.” (İsra Suresi, 32)

Dünyanın bir çok yerinde çeşitli TV kanallarında ve kimi magazin dergilerinde sergilenen ahlaksızlıklar, hırsızlık, vurgun, talan, evlilik dışı ilişkilerin, fuhuşla geçimini sağlamanın, homoseksüelliğin, kumarbazlığın, yolsuzluğun, israfın son derece yaygın olduğunu göstermekte ve daha da önemlisi bu haber ve görüntülerle halkın bilinçli olmayan kesimleri de benzer bir yaşama özendirilmektedir. TV dizilerinde adam öldürmek tavuk öldürmek kadar basit halde gösterilmiyor mu?

Fuhuşun kapsamlı şekilde yaygınlaştırılması ve hatta birçok ülkede yazılı ve görüntülü basın tarafından adeta teşvik edilir hale getirilmesi de ahir zamanda yaşanan ahlaki çöküntünün ibret verici örnekleridir. Olaylar ve hadiseler ne kadar da çok bir birine benzemeye başladı! Demek ki bu hadiseler bir birini teşvik ediyor, örnek oluşturuyor! Ahlaksızlığın örneği olur mu diyeceksiniz? Maalesef oluyor ve hadiseler tıpatıp birbirine benziyor!

Kimi zaman küçük yaştaki çocuklar bile bizzat kendi aileleri tarafından fuhuşa teşvik edilmektedir. İnsanlar, evlilik dışı ilişkilere yönlendirilmekte ve bu ilişklier toplum içinde oldukça olağan karşılanmaktadır. Uyuşturucu sokak ortasında satılıyor, ahlaksızlık herkesin gözü önünde ceryan ediyor! Toplum sessiz, toplum çaresiz ve cezalar yetersiz! Allah korusun toplum cezaları kendi vermeye ve uygulamaya başlarsa bunun sonu felaket olur? Alınması gereken tedbirler yok mu? Çoktur elbette...

TV’de, filmlerde, dizilerde verilen yoğun telkin hep ahlaksızlığı telkin etmek şeklinde yorumlanıyor. Evlilik dışı ilişkilerden doğan çocuklar önemli bir toplumsal sorun halini almıştır. Her yıl sokağa bırakılan çocukların oranı oldukça fazladır ve bu çocukların bir kısmı yaşamını sokaklarda uyuşturucu ve fuhuş sektörünün pençesinde geçirmektedir. Sokak ahlaksızlık bataklığının başladığı yerdir. Tacizler, adam öldürmeler, tecavüzler ve kadın cinayetleri ahlaksızlığın ayyuka çıktığının göstergesidir. Artık bu sorun ele alınıp masaya yatırılması gereken önemli bir toplumsal sorun haline gelmiştir.

Televizyonlar, paylaşım siteleri, video ve CD lir ahlaksızlığın ne denli boyutlara ulaştığını gösteriyor. Buraların kontrol altına alınması gerekiyor. Cezaevleri dolmuş, hükümlülerin oranı ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Aile içi istismarlar insanın kanını donduracak boyutlardadır. Ahlaksızlık bizi boğmadan bizim ahlaksızlığa çözüm bulmamız gerekiyor. Tüm dünyayı tehdit eden konu manevi boşluğun nedeni ahlak dışı yaşamdır.

Okul önlerinde-mahalle aralarında, cadde ortasında açık açık satılır hale gelen uyuşturucu belası insanlığın düşmanı durumundadır. Sadece para kazanmaya yönelik olmayıp, siyasi – askeri ve ahlaki tüm çöküntüleri, beraberinde getiren uyuşturucu mafyasına karşı mücadele etmek insanı bir görevdir.

Ailelerin bu konuda bilgilendirilmesi ve uyarılması çok önemlidir. Mahallelerde, cadde ve sokaklarda uyuşturucu satılır hale gelmişse, bana karşı mücadele etmek hepimizin görevi olmalıdır. Aksi takdirde yarın ahlaksızlık toplumları tehdit eder konuma gelecektir.

Alkol kullanımı ve fuhuş olayları ülkemizde tehlikeli boyutlardadır. Manevi çöküntü toplumu sarmışsa, “Toplumsal felaketi” beklemek kaçınılmaz olacaktır. Ahlaksızlık, akla ve hayale gelmeyen tedirginlik konumuna gelmişse tehlike çanları çalıyor demektir.

Tedbir alamadığımız takdirde kötülükler bir gün bizi de boğacak hepimizi rahatsız edici boyutlara ulaşacaktır. Sanırım bugünün istatistikleri de ahlaki manada. “ Tehlike Çanlarının Çaldığı” noktasındadır.

Yasal düzenlemeler de dahil her türlü tedbirler alınmalı, her ilde ciddi manada ahlak zabıtası birimleri kurulmalıdır. Soysal Medyaya ve TV kanallarına bir düzenleme getirilmelidir. Olaylar ve hadiseler uluorta yayınlanmamalıdır!..Ahlaki konuda bazı yayın yasakları uygulanmalıdır. Devletin, ailelerin ve toplumun alacağı tedbirler vardır. Bu tedbirler acilen uygulamaya konulmalıdır!..

Unutmayınız ki: ahlaki çöküntü her geçen gün katlanarak devam edecek ve toplumun huzurunu bozacaktır. Ahlaksızlıkla ciddi manada mücadele edilmediği takdirde toplumun geneli bundan etkilenecek, gençleri ve çocuklarımızı korumak imkânsız hale gelecektir.