Türkiye, yüksek enflasyon oranları ve artan yaşam maliyetleri karşısında emekli vatandaşlarını yeterince koruyamamış ve bu sorun yılar yılı katlanarak süre gelmiştir. Yıllar geçtikçe eriyen emekli maaşları ve buna karşın sürekli artan gıda, konut, sağlık ve ulaşım giderleri, emekli bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürmüş durumda. Bugün en düşük emekli maaşının 7 bin 500 lira olduğu bir ortamda, bu maaşlarla ay sonunu getirmek adeta imkânsızlaşıyor.
Türkiye, yüksek enflasyon oranları ve artan yaşam maliyetleri karşısında emekli vatandaşlarını yeterince koruyamamış ve bu sorun yılar yılı katlanarak süre gelmiştir. Yıllar geçtikçe eriyen emekli maaşları ve buna karşın sürekli artan gıda, konut, sağlık ve ulaşım giderleri, emekli bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürmüş durumda. Bugün en düşük emekli maaşının 7 bin 500 lira olduğu bir ortamda, bu maaşlarla ay sonunu getirmek adeta imkânsızlaşıyor.
Özellikle kirada oturan, sağlık sorunları olan ve aile yardımına muhtaç emekliler, ekonomik zorluklar içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Ekonomistler, altın üzerinden yaptığı değerlendirme ile emekli maaşlarının reel olarak yüzde 50’ye yakın bir değer kaybettiğini ortaya koyuyorlar. Bu durum, sosyal devlet anlayışını benimsemiş bir ülkenin vatandaşları için kabul edilemez bir durumdur.
Artan Maliyetler Sosyal ve Psikolojik Sorunlara Yol Açıyor
Ancak mesele yalnızca emeklilerle sınırlı değil. Asgari ücretle ve hatta ücretin altında kayıt dışı çalışmak zorunda olan genç ve yetişkin nüfus da benzer sorunlarla karşı karşıya. Yükselen fiyatlar ve artan işsizlik, genel olarak toplumun geniş bir kesimini ekonomik açıdan sıkıntıya sokmuş durumda. Üstelik, bu ekonomik zorluklar zaman zaman sosyal ve psikolojik sorunlara da yol açıyor.
İktidar ve muhalefetin bu konudaki tavrı ise geçmişten bugüne hep eleştiri konusu olmuştur. Yaklaşan seçimlerde emeklilere zam vaadi, çokça dile getirilen ancak bu sözlerin seçim sonrası unutulması sonucu sorunlar katlanarak devam ediyor olması sorunun kangrene dönüşmesine neden olmuş durumda. Yerel seçimler yaklaşıyor. İktidarın yılbaşı zammı vaadi ise yine eleştiriler arasında yerini alıyor. Zira emeklilerin birkaç ay daha bekleyecek ekonomik gücü kalmamış gibi görünüyor.
Bütün bu olumsuz tabloya rağmen, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal politikalarında dönüşüme gitmesi, vatandaşını sosyal ve ekonomik açıdan koruyacak mekanizmalar oluşturması mümkün. Bu konu partiler üstü bir sorun olarak iktidarı ve muhalefetiyle ele samimiyetle alınmalı ve çözüm üretilmelidir.
Soruna Çözüm Arayışında Samimiyet Olmalı
Bu konuda şunlar yapılabilir, yeter ki samimi olunsun. Adil Gelir Dağılımı sağlanarak, emekli maaşlarını ve asgari ücreti, yaşam maliyetleri ile uyumlu bir şekilde artırılabilir.
Ülkenin ekonomik politikalarını gözden geçirerek, enflasyon ve işsizlikle etkili bir mücadele planı oluşturulmalı ve hayata geçirilmelidir.
Kapsayıcı Sosyal Politikalar kapsamında emekliler, işsizler ve düşük gelirli kesimler için sosyal yardım ve destek programlarını genişletilmeli ve daha fazla etkinleştirilmeli.
Kirada oturan emeklilere ve düşük gelirli gruplara kira yardımı sağlanmalı.
Sağlık ve eğitim alanında yapılan harcamalara destek ve kolaylıklar sağlanmalı.
Sosyal ve ekonomik hakların anayasa ve yasalarla daha etkin bir şekilde güvence altına alınması sağlanmalı.
Sonuç olarak, Türkiye’de emekliler başta olmak üzere, ekonomik olarak zor durumda olan kesimlerin yaşadığı sıkıntılara karşı kapsamlı, etkili ve uygulanabilir politikaların oluşturulması gerekiyor. İktidar ve muhalefetin, bu konularda samimi ve etkili çözümler üreterek, toplumun geniş kesimlerinin yaşam kalitesini artırmaları bekliyoruz.