“Türk devleti laiktir... Devlet idaresinde bütün kanunlar, nizamlar ilmin, çağdaş medeniyete temin ettiği esas ve şekillere, dünya ihtiyaçlarına göre yapılır ve uygulanır… Cumhuriyet, din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten ayrı tutmayı, milletin çağdaş ilerlemesinde başlıca başarı etkeni görür.” (Atatürk, 1930)
Atatürk 1930 yılında bu ifadelerle Cumhuriyet’i izah ederken bugün geldiğimiz noktada cumhuriyetten neden uzaklaşma gereği duyulur anlamak oldukça zor. İngilizlerin “İki yıl yaşamaz” dedikleri Türkiye Cumhuriyeti içeriden ve dışarıdan her türlü saldırılara rağmen tam 100 yıldır ayakta. Fakat 1980 sonrası çıkarılan yasalarla özellikle muhalefetin önü kesilerek susturulmaya çalışılmasıyla laik sistem “özünü” kaybetmeyle karşı karşıya kalmıştır. Laiklik, “devlet işlerinin din işlerinden” ayrılması diye kısaca söylenebilir ama sadece bu değildir. Laiklik, kuvvetler ayrılığı, eşit eğitim hakkı, çocukların korunması ve eğitimi, kadının korunması ve eğitimi, toplumun korunması ve eğitimi, toplumsal kültürel değerlerin korunması ve yaşatılması, özgürlük, demokrasi ve daha birçok şeyi ifade eder. Bugün ise sahip olunan birçok değerlerin yok edilmeye çalışılması kime neye hizmettir anlamak zor.
“Tam bağımsızlığın”, “ulusal egemenliğin” ve “çağdaş uygarlığın” güvencesi ise laikliktir. Çünkü akla, bilime uygun çağdaş bir anlayışla yönetilen devletler uzun vadede tam bağımsızlığını koruyabilirler. Ancak egemenliğin kaynağı olan yasaları güvence altına alıp uygulayan toplumlar uluslaşır ve millet olma hüviyeti kazanarak, toplumlarda ulusal egemenlik söz konusu olabilir. Ümmet anlayışıyla çağdaşlaşma ve özgür bir toplum olması mümkün değildir. Özgürleşmenin yolu ise aklı özgürleştirmeyi başaran ve “kendi aklını kullanma cesaretini gösteren” toplumlar çağdaşlaşabilirler.
Akıldan İrfandan Ayrılırsanız Kurt Kapar
Evet Cumhuriyet için söylenecek o kadar çok söz var ki sayfalara sığmaz. Cumhuriyet onu anlayabilmek, anladığını anlatabilmektir. Atatürk boşa dememiş aklı hür vicdanı hür nesiller yetiştireceğiz diye. Aklını vicdanını kiraya verenler önce parasını sonra özgürlüğünü yitirmeye mahkumdur. Ortadoğu'ya bakın emperyalist ülkelerin pençesi altında onların istediği şekilde yaşıyorlar. Arap baharı dediğiniz BOP planının bir parçası olarak sahneye konuldu ve oynandı. Büyük oranda da başarılı oldu. Aynı oyun Türkiye ve İran’ı da kapsıyordu. Bu iki ülkede hedefe ulaşamadıysa Atatürk’ün sayesindedir. Ama şunu da asla unutmamalı. Emperyalistler asla pes etmezler. Derinden ve sabırla ilerlemeye devam eder. Akıldan, irfandan, bilimden uzaklaşırsanız kurdun yemi olmaktan kurtulamazsınız.
İşte Cumhuriyetin erdemini iyi anlamak zaruriyetindeyiz. İnançların özgürce yaşanabilmesi için de Cumhuriyeti özümseseyerek, içselleştirerek ilerleyebilir ve kalkınabiliriz. İlmin ve fenden ayrılmak gaflet ve cehaletliktir.
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ifadesinin değerini bilmeli ve özümseyerek hayata geçirilmelidir.
Cumhuriyet hakkında söylenecek o kadar çok söz var ki. Cumhuriyet rejimden öte bir yaşam biçimidir.
Cumhuriyetimizin Yüzüncü yılını geride bıraktık. İnşallah nice yüzyıllar yaşayacak, özgür bir Türkiye. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.
Yaşasın Cumhuriyet. Yaşasın özgür Türkiye.
Ne Mutlu Türküm Diyene!