Toplumsal kalkınma için üretim şart diyoruz. Bir ülkede ne kadar çok üreten insan varsa; o ülke bir o kadar daha hızlı gelişir, kalkınır ve ekonomik sıkıntıları üzerinden atar. Kalkınmanın ve büyümeyin temeli şartı üretimdir. Şüphesiz ki biz de üreterek kalkınacağız.

Kadınlarımızı da üretime dahil ermek zorundayız. Bu konuda öncü olan iller ve ilçeler var. Malumunuz olduğu gibi Çin ve Japonya üretim konusunda örnek olan ülkeler pozisyonundalar...

Yozgat olarak biz de ülkemizin üretimine daha fazla katkı sağlayabiliriz. Tabii ki üretime kadınlarımızı da dahil ederek. Diyeceksiniz ki ne üreteceğiz? Yöresel ürünleri yetiştirip değerlendireceğiz ve önce iç piyasaya sonra da dış piyasaya ihraç edeceğiz. Bunu becermiş olan bir çok ilimiz var. Dünya piyasalarına mal ihraç eden üreticilerimiz var. Marka olmuş ürünleri de var...

Yozgat bu manada maalesef hep geride kalıyor. İhracat yapan üreticilerimiz yok mu? Tabii ki var ve Yozgat ihracat kapılarını aralamış durumda; kendimizi küçük ve önemsiz görmeyelim.

Yöresel ürünlerin değerlendirilmesi, paketlenmesi ve piyasalara arzı konusunda bizlere de görevler düşüyor. Sayın Valimizin ve Belediye başkanlarımızın kontrolünde kuracağımız üretici kadınlar kooperatiflerini yaygınlaştırmak durumundayız. Hatta bunu her ilçemizde gerçekleştirebiliriz. Böylece kadınlarımızın da iş sahibi olup aile bütçelerine katkı sağlamalarını hazırlamış olacağız.

Malumunuz olduğu gibi bazı ilçelerimiz bu konuda yeni adımlar atmıştı. Çayıralan Belediyesi, Sarıkaya Belediyemiz örnek oldu, olmaya da devam ediyorlar.

Değerlendireceğimiz onlarca yerli ürünümüz var. Sütünden yoğurduna, pekmezinden balına, madımağından semizotuna, kekiğinden çanak peynirine varıncaya kadar onlarca ürünümüz var. Bütün bunların üretimini ve paketlenmesini yapıp iç ve dış piyasalara sürmek üretimimize büyük katkı sağlayacaktır. Mantar üretimi yaparak para kazanan üreticilerimiz oldu; arıcılık yaparak bal üretimini geliştiren üreticilerimiz var. Bunlar desteklenmeli ve birer kooperatif çatısı altında toplanmalıdır.

Üretici hanım kardeşlerimizin el işlemeleri de değerlendirilerek ekonomiye katkı sağlamaları için seferber edilebilir diyoruz. El ve gönül birlikteliğimiz bir araya gelecek olursa hem kalkınmış olacağız hem de işsizliğe bir çözüm üretmiş olacağız öyle değil mi? Sadece tüketen toplum değil üreten ve ürettiği ile kalkınan gelişen bir toplum olmak zorundayız.

Hayat pahalılığının da bizi kıskaca aldığı şu dönemde üretmek ve üretimize katkı sağlamak bizlerin de görevi olmalı öyle değil mi? Bundan ciddi şekilde rahatsız oluyor işsizliğimizi de gündeme getiriyoruz. Tasarruf tedbirleri diyoruz ama üretimi ihmal ediyoruz.

İş üretime gelince köyleri boşaltıyor tarlaları bağ ve bahçeleri boz bırakıyoruz. Büyükbaş hayvan üretimini terk ettik et fiyatları tavan yaptı, tavuk üretimini terk ettik tavuk ürünleri zirve yaptı? Demek ki tüketmeden önce üretmek gerekiyormuş? Öyle ise kalkınıp gelişmek için el ve gönül birlikteliği ile üretmeye sırt sırta vermeye ve alın teri dökmeye mecburuz.