Odgurmuş: “Âlim bir şeyler bilendir, cahil her şeyi” diye bir söz var. Bu konuda neler söyleyebiliriz.

Ögdülmüş: Evet ne yazık ki toplumumuzda böyle bir durum var. Gerçek bir ilim adamı kendi sahasına giren konuları elbette derinlemesine bilir. Bunun dışında mesleğini ilgilendiren başka bilgileri ve ilgi duyduğu başkaca konularda da bilgi sahibi olabilir. Fakat özdeyişte ikinci olarak belirtilen “cahil her şeyi” derken sıradan bir vatandaş kastediliyorsa bu biraz açıklamaya muhtaç. Sıradan bir vatandaş ne kadar tv seyretmişse, ne kadar haber dinlemişse veya sohbet ortamlarında neler konuşulmuşsa ancak o kadar bilgisi olabilir, ancak o kadar fikir ileri sürebilir. Bu gibi insanlar için her şeyi bilir demek yanlış olur, Bizim vatandaşımız her şeyi bilmez. O bir şeyi bilir o da “Haddini bilmek.”

Fakat aslında ikinci bir gurup insan daha var ki asıl her şeyi onlar bilir. Bunlar her yerde vardır. Hele de sosyal medyanın gelişip yaygınlaşması sonucuna sayıları da o kadar çok arttı ki inanılır gibi değil. Bu gurup her konuyu mutlakla bilirler. En çetrefilli konularda, en bilinmedik konularda ve en esrarengiz konularda dahi kalem oynatabiliyorlar.

Odgurmuş: Birinci guruptaki sade vatandaşlarımız anladık ama ikinci gurupta bulunan her konuyu bilenler de kimler?

Ögdülmüş: Evet bu ikinci gurup insanlarımız istisnasız her konuyu bilirler. Bilmedikleri bir konu yoktur. Onların kitabında “bu konuda bir bilgim yok”, “bilmiyorum” diye bir cümle asla yok. Bir televizyon programında konuşmacılardan birisi bunun gibi insanlar için “Herşeyolog” tabirini kullandı. Bu tabir bu kişileri tam olarak tarif ediyor.

Eskiden bu gibi her şeyi bilen tabirini televizyon programlarına çıkan gazeteciler için ifade edilirken, sosyal medyanın yaygınlaşması sonucu kendisini biraz okumuş olarak kabul edenler artık her konuda fikir beyan eder oldular.

Bu kişiler için “yarı cahil” veya “yarı aydın” tabirini kullanabiliriz. Bu gibileri her zaman çevrenizde görebilir ve hatta sosyal medyaya girdiğinizde sıkça rastlamak mümkündür. Bunların aslında çok önemli bir ortak özellikleri vardır. Bu gibilerin yetişme tarzlarından mıdır nedir, yoksa yarım yamalak okudukları kitaplardan mıdır nedir genellikle her şeye ve hayatın her şeyine de muhaliftirler.

Şimdi sorsanız bunlara; “bunu da nereden çıkardınız şimdi” derler ve ardından da ilave ederler: “Biz memleket gerçeklerinden bahsediyoruz”, “ülkede yanlış giden şeyleri söylemek bizim görevimiz” derler. Hâlbuki hayatın ve sosyal meselelerin kesin doğruları olmadığı gibi kesin yanlışları da yoktur. Herhangi bir söz bazı insanlara göre iyi ve güzeldir, aynı söz diğer bazılarına göre ise pek de iyi değidir. Şurası bir gerçektir ki; Değer yargıları her zaman değişebilir.

Bir siyasi lider birine göre iyi ve başarılıdır, bir diğerine göre ise başarısızdır. Bu yüzden bu gün size iyi gelmeyen icraatlar bir başkalarının değer ölçülerine göre iyi icraat olarak değerlendirilebilir.

Burada yanlış olan şey: Bir insanın herkese ve her şeye nefretle bakıp sadece kendini beğenmiş biri gibi davranmasıdır.

Bu her konuyu bilen veya bildiğini zanneden “herşeyolog”lar karşı mahallede olduğu gibi, ulusalcı laikler arasında ve de ne hikmetse kendilerini milliyetçi olarak görenler arasından da çıkabiliyor.

Odgurmuş: Efendim, karşı mahalleyi, Marksist sol’u, ulusalcıları, laikleri anladık ta şu bizim milliyetçilerin onlarla aynı paralelde hareket etmesini anlayamadım.

Ögdülmüş: Evet bu konuda ben de şaşkınlık içerisindeyim. Bir Marksist sol görüşlü olduğunu bildiğimiz köşe yazarının görüşlerini ne yazık ki bu arkadaşların paylaşımlarında görmek mümkün. Hâlbuki Bir Marksist için ülke meselelerini yorumlayıp eleştiri getirmesi ile bir Milliyetçinin ülke meselelerini yorumlayıp eleştirmesi arasında çok önemli farklar olmalıdır. Marksistler için hedefe ulaşma yolunda her yol mübah olduğu halde bir milliyetçi için bu durum böyle olmamalıdır. Milliyetçi bir insanın tarihine ve milletine karşı sorumluluğu vardır. Şimdi herkes sanki koro halinde ve aynı koronun içinde her konuya eleştiri getiriyorlar. Bu yanlış bir tutumdur.

Şimdi diyebilirler ki; “Biz bu milletin aydınları arasındayız, aydın demek ne demektir. Aydın demek muhalif demektir. Her şeye ve her duruma muhalif olacaksın ki senin aydın olduğun anlaşılsın. Bak devrimci, solcu, ulusalcı ve ne kadar komünist vs. arkadaşlara. Onlar da her şeye muhaliftirler. Her şeye muhalif olmak demek bizim ülkemizde olduğu gibi batıda da aynı manaya gelmektedir. Aydın=Muhalif” Bu düşünceler de bize göre çok yanlış düşüncelerdir.

Odgurmuş: Öyle her şeye muhalefet etmek şart mı? Efendim. Bazı konular var ki, memleket için, millet için çok faydalı olmasına rağmen onlara da mı muhalefet edilebilir mi?

Ögdülmüş: Evladım, elbette her şeye ve her duruma muhalefet etmek çok yanlış bir tutumdur. Korkarım bu insanlar, bazı iyi şeyler için “iyidir, güzeldir” demek gerekirken ya 1iyidir güzeldir” diyemiyorlar ya da o konuyu görmezden gelerek gündemlerine hiç almıyorlar. İyi şeyleri gündeme alanlar olursa onlar için de hemen damgayı yapıştırıyorlar. “Yandaş yalaka.” Bu tutum da yanlıştır. Ülkedeki siyasi partileri ve siyasi görüşleri bir kenara bırakarak memleketin hayrına olan konularda özellikle de özel sektörümüzün başarıları konularında olumlu fikir beyan etmek her milliyetçinin görevi olmalıdır. Bir siyasi lidere veya siyasi partiye karşı olmak, muhalif olmak insanın gözlerini kör kulaklarını sağır etmemeli.