Hayatım boyunca doğru olandan, Hak’tan yana olandan oldum.

Halka hizmeti, Hakka hizmet bilenden yana,

20 yıl önce hayal edemediğimiz Türkiye’yi, bugün muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmakta kararlı olan, onun için de bu milletin efendisi değil, hizmetkârı olanlardan yana,

Vatan söz konusu olunca kendini feda edenlerden yana,

Makam, mevki uğruna davasını satmayıp, pusuda beklemeyenlerden yana,

Görevini hakkıyla yerine getirenden yana ‘‘taraf’’ oldum.

Vefasızlardan,

Çıkarcılardan,

Davasına sırtını dönenlerden,

Algı operasyonu yapan iki yüzlülerden,

Koltuk sevdası uğruna her şeyi satanlardan,

Bindiği treni, işine gelmeyince terk edenlerden,

Tarihten ders almayanlardan ‘‘uzak’’ oldum.

Tarih 19 Ocak 2019 Cumartesi… Yozgat AK Parti aday tanıtım toplantısına katıldım. Baştan sona coşkulu bir şekilde gerçekleşen törende, gördüm ki 2002’de mükemmel bir coşku ile başlayan AK Parti ruhu Yozgat’ta 17 yıl geçse de halen devam etmekte. Cumhurbaşkanına güvenen, davasına sahip çıkanlar orada… Derdi millet olan, milletin hizmetkârı olanlar, makamı ne olursa olsun yorulmadan hizmet edenler orada.

Bu coşku devam ederken, 17 yıldır hiç yorulmamış, dava heyecanını kaybetmemiş Sayın Milletvekilimiz, Bakanımız Bekir BOZDAĞ konuşmasını gerçekleştirdi ve coşku, gözler dolarak daha da arttı.

Özellikle konuşmasında dikkatimi fazlasıyla çeken kısım şu oldu; “Değerli hemşerilerim Yozgat’ın sahip olduğu tüm güzelliklerin bundan sonra da devamı için siyasal gücümüzü bölmeyelim. Yozgat’ın her yerinde bir beraber olalım. Birlik olalım, dirilik olalım birilerinin öfkesine birilerinin had bildirme gayretlerine pabuç bırakmayalım, bir olalım beraber olalım. Cumhurbaşkanımızın bize emanet ettiği adaylara sonuna kadar sahip çıkalım. Onlar artık cumhurbaşkanımızın emanetleri ama hepimizin adaylarıdır.’’

Vurgunun temelinde; bölünmemek, davaya sahip çıkmak yer alıyor. Sayın Bakan, AK Parti üzerinde Türkiye genelinde oynanan oyuna vurgu yapıyor. Bu oyuna kananlar sözüm size. Elinizi vicdanınıza koyun, biraz vefanız varsa iyi dinleyin!

AK Parti kurulduğundan beri, Türkiye üzerinde çok oyun oynandı.

Kapatma davası ile başlayan bu oyunlar, Gezi olayları, 17-25 Aralık kumpası, 15 Temmuz darbe girişimi ile devam etti.

Her oyunda ise AK Parti’nin, Recep Tayyip Erdoğan’ın, tabiri caizse sırtında taşıdığı, makam-mevki sahibi olup işine gelmeyince treni terk edenler pusuda bekledi. Bekleyenler her seferinde beklentilerinin boşa çıktığını gördü.

Erdoğan, bu oyunlar sürecinde kendisini yalnız bırakmayan arkadaşları ile yola devam etti ve hep kazandı, kazanmaya da devam edecek. Çünkü o, yola beraber çıktığı, onu sırtından vurmayan arkadaşları ile yola devam etti, yolda buldukları ile değil…

Unutmayın! Bu milletin Recep Tayyip ERDOĞAN’a sınırsız kredisi var.

Treni terk edenler iyi bilsin ki Erdoğan olmasaydı bu millet sizi hiçbir makama getirmezdi.

Bugün istedikleri aday, aday gösterilmedi diye ‘‘vay ben bu adama oy vermem’’ diyenler,

Aday gösterilmeyince çıkıp bölmek için bağımsız aday olanlar,

Liderlerine sırtını dönenler,

Dava kavramını ya anlamadınız ya da siz hiçbir zaman AK davadan olmadınız.

Çok uzağa gitmeden tarihimize baksanız nasıl bir gaflete düştüğünüzü görürsünüz. Ne oldu Özal’a aynısını yapan Anavatan Partililere? Hepsi unutuldu ve millet kredi vermedi bu insanlara.

Daha uzak tarihe gidersek, Reis-i Cihan Abdulhamid Han’ın arkasından oyun oynayanlar, satanlar daha sonra bizi bırakıp gitme diye ağlamadı mı?

Kısacası davasına ihanet edenler, bırakıp gidenler hep kaybedenler oldu…

Hiç unutmadığım, her seferinde izlerken gözlerimin dolduğu, her zaman da yazdığım Bekir BOZDAĞ’ın 15 Temmuz’da meclis bombalanırken nasıl dik durduğunu hatırlayın. Ölüm an meselesi iken, meclisin üzerindeki bombaları atarken, mevzu bahis vatan deyip orada dimdik duran Adamı hatırlayın.

Bekir Bozdağ, kolay mı geldi sanıyorsunuz bu mevkilere. Akdağmadeni’nin bir köyünden çıkıp, kendi yaktığı sobasıyla çoğu insanın yaşamakta güçlük çekeceği bir evde, çocuk yaşta yalnız başına yokluk içinde İmam-Hatip Lisesini bitirip, sonra azmi ile İlahiyat Fakültesini tamamlamış. Buda yetmemiş, hem çalışmış hem Hukuk Fakültesini bitirmiş. Daha sonra Ana-Sol-M hükümetinin kazandığı dönemde belediye başkanı adayı olmuş ama kazanamamış ve KÜSMEMİŞ! 2002 de dava arkadaşı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın yanında olmuş. Partinin kapatma davasında, uyumadan, dinlenmeden, durmadan partisini savunmak için çalışmış ve el birliği ile başarılı olmuş. Gezi’de, 17-25 Aralık kumpasında çevresindekilerce yalnız bırakılan Uzun Adam’ın biran olsun yanından ayrılmamış, darbe gecesi dimdik durmuş, verilen makamlar ne olursa olsun durmamış yola devam etmiş, verilen göreve asla tavır yapmamış, en yakın gördüğü memleketi Yozgat’ta, yanında olup arkasından vuranlara aldırış etmemiş, Necip Fazıl üstadın dediği gibi “Bir namazım, bir duam, bir de eski seccadem. Hepsi, hepsi bu kadar, İşte benim sermayem” deyip milletine hizmet etmekte tereddüt etmemiş Bekir BOZDAĞ.

Şimdi soruyorum davasını bırakanlara. Bu adam kolay mı gelmiş bu makamlara? Hangi verilen göreve isyan etmiş? Ben bu görevi beğenmedim deyip bırakıp gitmiş? Birileri gibi pusuda beklememiş yeni parti kuracağım diye.

Ben bulunmaz hint kumaşıyım diyenler sözüm size değil ama davasına küsenler yapmayın. Bu gemi de hep birlikteyiz. Birilerinin oyununa gelmeyin, kişisel çıkarlarınız uğruna ihanet edip sizde kaybolup gitmeyin.

Cumhurbaşkanımızın emaneti partinize, adaylarınıza sahip çıkın.

Allah’a emanet olun…