Aile içinden basit nedenlerle başlayan kavgalar ailenin yıkılmasına ve dağılmasına neden oluyor. Daha sonra bu kavgalar büyüyor çocuklara yansıyor ve önü alınamayacak olaylara dönüşüyor. Aile içi şiddet, baskı ve zulüm ailenin dağılmasına yol açıyor. Aile ise toplumun temelini oluşturan bir müessesedir ki: biz buna toplumun kalesi diyoruz. Bugünün en önemli sorunlarından biri maalesef aile düzenimizin bozulmasıdır.
İşkence kadına şiddet, erkeğe nefret, çocuklara baskı ve zulüm bundan sonra başlıyor. Çünkü kale yıkılmış, emanete ihanet edilmiş ve sevgi - saygı bağı kopmuş oluyor. Sevginin olmadığı yerde huzur olmaz, saygının kalmadığı yuvada sadakat de kopar ve aldatma, yalan söyleme, iftira, ihanet başlar...
Bir takım tv kanallarında toplumun huzuru için yapılması gereken yayınlar yerine çirkinlik, çekişme, nefret ve kavga dolu yayınlar sergileniyorum. Ekranları işgal eden ihanet, kavga, dövüş ve çekişme içimize bıçak gibi saplanıveriyor!..
Bu yayınların faydası olmadığı gibi toplumsal zarar vardır ve nefreti çoğaltıyor. Bu tür yayınlara müsade edilmemelidir. Çünkü kötüden örnek olmaz! Onun bunun kavgasını ekrana taşıyıp reyting kazanmaya çalışanlar Türk aile yapısına zarar verdiklerinin farkında değiller midir?
Bu ve benzeri rezalet yayınlar kaldırılmalıdır.
Yüce Allah’ın buyruğu üzere hareket edip sevgi hamuruyla kardığımız bu kaleler toplumun da temelini oluşturmuştu. Sağlam kaleler kurduğumuza emindik. Hatta sözleştik, birimizi birbirimize emanet ederek. Emanete hiyanetliği hiç düşünmemiştik. Öyle bir sevgi bağı kurmuştuk ki; melekler bize dua etmişti: Allah’n buyruğuna tabi oldular diye!... Ne oldu da bu sağlam kaleler yıkılmaya başladı ve emanete hiyanetlik peydah oldu?..
Ailede başlayan kavga ve huzursuzluk; çekişmeyi, işkenceyi ve aldatmayı beraberinde getiriyor. Sevgi sadakat biter aldatma başlar. Ailenin huzuru kaçar, dayanışma biter ve hayat insanlara zindan olur. Yuvalar dağılır çocuklar ortada kalır ve her iki taraf için de hayat çekilmez hale gelir. Aileyi ayakta tutacak olan sevgi, saygı, sadakat ve hoş görüdür. Eşler arasında bağlılık, sabır, fedakarlık gerektirir.
Toplumun en sağlam kaleleri ayakta kalmak zorundadır. Bu kaleleri biz hayır dilekleri ve Allah’ın emri Peygamberin kavli üzerine kurmuştuk. Hayırlı bir iş diye temel atıp üzerine dualar okumuştuk. Hatırlayın hele ne umutlarla, ne hayallerle ve ne de güzel dileklerle başlamıştık bu mübarek işe... O sevgiye sadakate bağlılığı ne oluyor da birbirimize düşman hale geliveriyoruz?
“Yuva yıkanın yuvası yıkılır”. Diye bir sözümüz vardır. Yuvayı bozanın yuvası olmaz. Yuvasız kuşu da kurt kuş kapar. Herkes kendi kafasına göre bir hüküm vermeye kalkışmamalıdır. Eşe İhanet edenin de cezası vardır. Bu cezayı Yüce Allah açık açık beyan etmiştir. O enkazın altında siz de kalırsınız, çocuklarınız da kalır. Çünkü siz bu emanete sadakat göstermeye söz vermiştiniz. Emanete ihanettik ise hainliktir. Bu ihaneti Allah da affetmez insanlar da...
O kaleleri sağlam kurmak sevgi hamuruyla karmak, tatlı meyvelerle olgunlaştırmak ve Kemal’e erdirmek bizim elimizdedir... Sabır, sebat, iteat, sadakat ve merhamet bizim parmaklarımızın ucundadır unutmayalım bunu !...Emanete ihanet etmediğimiz sürece, birbirimize saygı duyup Allahın buyruğu üzere hareket ettiğimiz sürece o sağlam kale yıkılmaz. Eksikleri el birliği ile tamamlar, güzel ahlakla süslersek ve Allah’ın emanetine ihanet etmezsek kurduğumuz bu kale sağlam kalır.
İşte o zaman hem toplum hem de biz huzurlu yaşamaya devam ederiz ve yuvayı hayırlı meyvelerle süsleriz.
Dualarla iyi niyetlerle kurduğumuz yuvamız iki cihanda da kutlu yuva olarak kalır. Biz de huzur içinde yaşamaya devam ederiz. Hayatın bitiş noktasında: “Ben ondan Razıydım Allah da ondan razı olsun!” dedirtebilmek ne kadar kutsal bir sözdür bilemezsiniz... Ailenizi, yuvanızı Allah’ın emaneti olan çocuklarınızı koruyup sahip çıkasınız ki iki cihanda da saadete eresiniz!..