Geçen haftaki kaldığımız yerden makalemi anlatmaya devam ediyorum.

Şirk toplumuna karşı direnme söz konusu olunca onun azmi, sabrı, sebati direnci ve iradesindeki kuvvet hep akla geldi. Ağır işkenceler altında söylediği “ EHAD “ ( BİR ) sözcüğü adeta Müslümanların parolası oldu. O sözleri bir marş haline getirdi.

O aslen HABEŞİSTAN lıdır. Babasının adı REBAH annesininki HAMAME dir. 581 tarihinde MEKKEYİ MÜKERREME de CUMAHOĞULLARI kabilesi içinde dünyaya geldi. Kader onu ÜMEYYE İBNİ HALEF e köle yaptı. Annesi de bu kabilede cariye olarak bulunuyordu. HZ EBUBEKİR vasıtasıyla islamla şereflendi. Onun islama girişi şöyle oldu.

HZ BİLAL son derece mert ve dürüst davranışlıydı. ÜMEYYE sık sık ticaret kervanıyla tek başına gönderirdi. Bir ticari seferide HZ EBUBEKİR le oldu. HZ EBUBEKİR in gördüğü rüyanın yorumunu rahipten birlikte dinledi. Ahir zaman nebisinin MEKKE den çıkacağını duydu. Bunu kulağına küpe etti. O nura kavuşmak için bekledi … bekledi…. Çok da güzel sesi vardı. Düğün ve şenliklerde aranan bir kimseydi. ÜMEYYE onu yanından hiç ayırmazdı. Yeni dinin geldiği günlerde HZ BİLAL da kervanla bir seferden dönmüştü. Kulağı sesteydi. Yeni dinin peygamberi kimdi. Bir gece yarısı HZ EBUBEKİR HZ BİLALA çıka geldi. Peygamberin ABDULLAH ın oğlu MUHAMMED olduğunu kendisinin de islama girdiğini anlattı. HZ BİLAL o neye davet ediyor diye sordu. HZ EBUBEKİR de “ o herşeyin yaratıcısı ALLAH a ibadet etmeye davet ediyor. Onun davet ettiği dinde üstünlük ancak iman ve kulluk iledir “ diye cevap verdi. Bu dine nasıl girileceğini sordu. HZ EBUBEKİR ona anlattı. HZ BİLAL I HABEŞİ de derhal kelime i şehadet getirerek islamla şereflendi.

HZ BİLAL I HABEŞİ' NİN İŞKENCEYE UĞRAMASI

O yeni bir dünya ya doğmuştu. Bundan sonra hayatında bambaşka bir safha başladı. Hiç kimseden korkmadan çevrem yok beni kim müdafaa eder, kim bana arka çıkar demeden islama girdiğini açıktan ilan etti.

Onun Müslüman olduğunu duyan ÜMEYYE İBNİ HALEF büyük bir dehşete kapıldı. Ne yapacağını şaşırdı. Kendisine danışmadan o nasıl bir yeni dine girebilirdi. Kendi kendine nasıl islam ın açıktan ilan edebilirdi. Bir türlü hazmedemedi. Kalbi kaskatı kesilmiş vahşet ve zülmet içerisinde olan insan imanın tadını nereden bilecekti. Yapacağı tek bir şey vardı oda zülüm ve işkence….

ÜMEYYE BİLAL ı yeni dinden döndürmek için var gücüyle en ağır işkenceleri yapmaya başladı. Yoruluncaya kadar dövdü. Çölün o kızgın kumlarında öğle sıcağında aç susuz olarak sürüdü. Göğsüne büyük kaya parçaları koyarak o kızgın kumlarda sürükledi. Putların adını söyletebilmek için neler yaptıysa fayda etmedi. O gözleri yıldız gibi parlayan Habeşli köle şimdi karşısında imanda azmin ve iradenin mücessem heykeli olarak devamlı ALLAH, ALLAH diyordu. Onlar LAT ve UZZA dedi. HZ BİLAL EHAD ( BİR ) EHAD ( BİR ) dedi. Onlar israr etti. BİLAL onlarla alay edercesine e “ benim dilim onu söylemiyor “ dedi. Zülümleri ve işkenceleri artıkça arttı. Gece gündüz devamlı vahşiliklerin HZ BİLAL üzerinde sergilediler. HZ BİLAL ın boynuna ip takıp çocukların eline verdiler. Onu sokaklarda dolaştırdılar. Amma ne çare , ne mümkün zülüm ile bidat ile gönülden islamı çıkarmak…..

O hep EHAD, EHAD diyordu. HZ BİLAL ın parolası marşı olmuştu. Bu kelimeler….ÜMEYYE ve AVANESİ çaresiz kaldılar. Ne yapacaklarını bilemediler. HZ BİLAL I dininden dönderemediler.

Bugünkü anlatacaklarım bundan ibaret olup, haftaya kaldığımız yerden devam etmek üzere yazımı YUNUS EMRE nin dizileriyle bitiriyorum. Hepinize selamlar, sevgiler, saygılar

Biz kimseye kin tutmayız

Ağyar dahi dosttur bize

Kanda ıssızlık var ise

Mahalle vu şardır bize

YUNUS eydur ALLAH deriz

ALLAH ile kapılmışız

Dergehana yüz tutuben

Hemen bir ikrardır bize

Bize ışık şerbetinden suni saki

Bize uçmak da kevser gerekmez

Badyalar tolu tolu içelüm biz

Biz esrük olmazuz hımar gerekmez.

Gezdüm URUM ile ŞAM I

Yukarı illeri kamu

Çok istedim bulamadım

Şöyle garip bencileyin


YUNUS EMRE