Bir Ramazan bayramına daha kavuştuk elhamdülillah. Dini bayramlarımız huzur, sevinç,neşe ve coşkunun zirve yaptığı, hal - hatır sorup karşılıklı ziyaret ve paylaşımların herkesi kuşattığı müstesna günlerimizdir. Bayramı böyle bir ruh ve ortamda idrak edilebilmek için hep beraber iki ayı hazırlık olmak üzere üç aylık toplu bir ibadet sürecinden geçtik. Recep ve Şaban aylarıyla başlayıp Ramazan ayıyla zirveye ulaşan oruç ibadetimiz başta olmak üzere zekat – fitre, hayır ve sadakalarımız, tövbe - istiğfar , dua ve niyazlarımız, iftar sofraları ve ikramlarımız, elimiz , dilimiz ve bedenimize sahip çıkışımızla arınıp temizlendik. Kuranı Kerim tilavetleri ile kalplerimizi, Vaazü nasihatlarla da kalp ve ruhumuzu besleyip coşkulu bir bayramı hep beraber hak ettik çok şükür. Bayramımız mübarek olsun.
Bayram, geçmişlerimize dua,hayattaki büyüklerimize saygı ve hürmet, eşimiz dostumuza hal hatır sorup görüşmektir. Küçüklerimize ikram, ihsan ve sevgi merhamet göstermek, çevremizle kaynaşıp sevmek, sevilmek ve imanımızın tadına varmaktır.
İmanın tadı var mıdır? Varsa nasıl elde edilir? Peygamber efendimiz bu hususta şöyle buyurur: “Kim, Allah’ı Rab, İslam’ı din, Muhammed’i resul kabul ederse, imanın tadına varmış demektir.” (Müslim,I/62) Başka bir hadis-i şerifte ise bu lezzeti tatmanın yolunu şöyle tarif eder;
“Şu üç özellik kimde bulunursa imanın gerçek tadına varmıştır:
1-Allah ve Resulünü her şeyden çok sevmek,
2-Sevdiğini Allah için sevmek,
3-İmandan sonra küfre dönmeyi ateşe atılmak kadar tehlikeli ve çirkin görmek.” (Buhari,İman,9; Edep,42)
Geliniz bu bayramı iki yıldır çalma fırsatı bulamadığımız kapıları çalma o kapıların arkasındaki akrabamız, eşimiz, dostumuz ve komşularımızın kalplerine girme, sevme ve sevilmek için birer fırsata dönüştürelim. Büyüklerimiz başta olmak üzere komşularımız, eşimiz, dostumuz,hasta, kimsesiz ve imkanlar ölçüsünde geçmişlerimizi kabirleri başında ziyaret edelim.
Ellerimizden düşürmediğimiz iletişim araçlarının ruhumuzu daraltan ve gün geçtikçe bizleri yalnızlaştıran prangalarından kurtulup etrafımızdakilerle yüz yüze göz göze iletişim kuralım. Eski bayramlar diye hep özlemle yad ettiğimiz o eski bayram ortamlarını kendimiz, yavrularımız ve gelecek nesillerimiz için tekrar inşa edelim.
Sözlerimizi bir dua ile tamamlayalım: “Allah’ım! Bizlere küfür ve şirkten arınmış bir iman ve yakin bir bilgi nasip et.
Allah’ım! İmanı bizlere sevdir. Kalplerimizi imanla süsle. Küfrü, fıskı ve isyanı bize çirkin göster. Bizi, sıratı müstakim üzere sabit kıl.
Allah’ım! Bizleri müslüman olarak yaşat, müslüman olarak canımız al ve müslüman olarak haşret ve bizleri salih kulların arasına dahil eyle.
Allah’ım! Çocuklarımıza iyi bir insan, olgun bir müslüman olarak yetiştirecek imkanlar lütfet. Çocuklarımızı şeytanın şerrinden, şeytan tıynetli insanların şerlerinden muhafaza eyle.
Allah’ım! Çocuklarımızı, büyüklerine, milletine, vatanına sadık hayırlı nesiller olarak yetişmeyi nasip eyle.
Allah’ım! Vatanımızı, milletimizi ve bütün İslam alemini zalimlerin, düşmanların ve hainlerin şerlerinden muhafaza eyle. Hainlerin haince planlarını kendi başlarına çevir. Bizlere uzun ömürler, helalinden bol kazançlar, tatlı lisanlar, huzurlu kalpler, faydalı bilgiler, iffetli eşler ve hayırlı evlatlar nasip eyle ya Rab.
Allah’ım! Bize lütfettiğin ve idrak etme imkanı verdiğin Ramazan ayında tuttuğumuz oruçları, kıldığımız teravihleri, yaptığımız sair ibadetleri, okuduğumuz kur’anları, verdiğimiz fitre , zekat, hayır ve hasenatları en güzel şekilde kabul eyle. Bayramımızı ruhuna uygun idrak edebilmeyi nasip eyle.”