Peygamber Efendimiz bir defasında Ashabından on kişiye uğradı ve onları cennetle müjdeli. Bunlar Ebu Bekir, Hz. Osman, Hz.Ali, Abdurrahman İbn Avf, Ebu Ubeyde, Talha, Zübeyr, Zühreli Sad ve Hanif olan Zeydin oğlu Said (R.A) idi.
Peygamber (SAV)’ın “Ey kardeşlerim diye bir kaç kez seslendiğini duymuşlar.” Ashap “Ey Allah’ın resulü biz senin kardeşlerin değil miyiz?” diye sorduklarında: “Sizler benim arkadaşlarımsınız, fakat benim kardeşlerim henüz gelmeyenler arasındadırlar” buyurdu.
Peygamber Efendimiz buyuruyor: “Benim ashabım gökteki yıldızlar gibidir, hangisini izlerseniz hidayet bulursunuz.” “İslam garip olarak başladı, yine garip olacaktır.”
Peygamber Efendimiz: “Ümmetimin en iyisi benim dönemimdekiler, sonra onlardan sonrakiler, daha sonra onlardan sonrakiler” buyurarak kendi çağında yaşayan ashabının çokluğuna sevinmiştir.
Peygamber (SAV) aynı zamanda kıyametin yaklaştığını işaret eden pek çok alameti de haber vermiştir. Bunlardan biri insanların çok yüksek binalar inşa etmeleridir. Ömer’in oğlu Abdullah (R.A) babasından rivayet ettiği bir hadiste:
“Günün birinde Resullah (SAV) yanında bulundum sırada elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah üzerinde yolculuk belirtileri görülmeyen ve böyleyken hiç birimizce tanınmayan bir kimse geldi. Peygamber (SAV) yanına oturdu. Dizlerini dizlerine dayadı her iki avucunu iki uyluğu üzerine koyup; “Ya Muhammed İslam nedir?” Bana söyle dedi. “Resullah Islam Allah’tan başka hiçbir İlah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın resulü olduğuna şahadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekatı vermen, ramazanda oruç tutman ve yoluna gücün yeterse Beyti hac etmendir” dedi. O, ‘Doğru söylüyorsun” dedi.
Biz de hem soruyor, hem de doğruluyor diye onun haline şaşıyorduk, ondan sonra “İman nedir?” bana söyle dedi. “Resullah (SAV) “Allah’a meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahret gününe iman etmendir. Bir de hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine iman etmendir.” dedi. O da doğru söylüyorsun dedi.
Ve “ihsan” nedir diye sordu. Resullah (SAV) Allah’a sanki görüyormuş gibi ibadet etmendir. Çünkü sen onu görmüyorsun da o seni görüyor.” dedi. O yine doğru söylüyorsun dedi. “Saati kıyameti veya ne zaman kopacağını bana haber ver diye devam etti. Resullah (SAV) “bu konuda soruların sorandan daha fazla bilgisi yoktur.” diye cevap verdi.
O “Öyle ise emarelerini (belirtilerini) bildir dedi. Resullah (SAV) cevap olarak; “Cariyelerin kendi sahibini doğurması ve yalın ayak, sırtı çıplak, fakir koyun çobanların hangimizin kurduğu bina daha yüksek diye yarışa çıktıklarını görmendir” dedi.
Bundan sona o kimse gitti. O gittikten sonra bir süre kaldık. Sonra peygamberimiz (SAV)” Ya Ömer soranın kim olduğun biliyor musun?” diye sordu: “Allah ve Resulüh daha iyi bilir.” dedim. Peygamber (SAV) de “O Cibril”di, size dininizi öğretmek için geldi” dedi.
Peygamber (SAV) Ebu Bekir hakkında şöyle söylediği rivayet edilir: “O sizi çok oruç tutmakla ve çok namaz kılmakla geçmedi. Fakat o sizi kalbinde sabit olan bir şey sayesinde geçti.” Mekke ve Huneyn Zaferinden sonra dönüş yolculuğu sırasında Peygamber (SAV) arkadaşlarından bazılarına: “Küçük Cihaddan, büyük cihada dönüyoruz.” dediği: İçlerinden birisinin: “Ey Allah’ın Resulü büyük cihad nedir?” diye sorunca: “Nefse karşı cihad?” cevabını verdi.
Peygamber (SAV) bu dünyada iken ulaşılabilmek en yüksek dereceden de bahsetmiştir. Kutsi hadislerden biride şöyle buyrulmuştur: “Kulum gönüllü (nafile) ibadetiyle bana yaklaşmayı ben onu sevinceye kadar devam ettirir, ben onu sevdiğimde, onun duyan kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı (ben olurum.)” Gönüllü ibadetlerin en başında “Allah’ı anmak veya Allah’I çağırmak” anlamına gelebilecek olan “Zikrullah” gelir. İlk inen ayetlerin birinde ise Peygamber (SAV) şöyle bir emirle karşılaşmıştı:
"Rabbinin ismini zikret ve her şeyden kendini çekerek yalnızca O’na yönel” Peygamberimiz : “Her şeyin pasını silen bir cilası vardır. Kalbin cilası ise Allah’ı zikretmektir.” buyurmuştur. Mahşer gününde Allah katında kimin en yüksek dereceye sahip olacağı sorusuna Peygamberimiz: “Allah’ı en çok zikreden kadın ve erkektir.” cevabını vermiştir.