İnsan bu ne umutlarla hayata geliyor bilinmez. Önce aklı ermez bir çocuk olarak yaşama merhaba deyip anne kucağında başlar bu yolculuk. Neden geldiğini nereye gittiğini bilmeden başlayan hayat serüveni yavaş yavaş belirmeye başlar. Tabii anne babayı da bir telaş alır: Bu çocuk büyüyecek gelişecek meslek sahibi olacak ve el içine karışacak diye ...
Her anne babanın göz bebeği sermayesidir çocukları. Adım
adım takibe devam ederler. İlkokula başlasın, ortaokulu liseyi bitirsin sonra yüksek okullara vereyim onu en iyi okulları okusun, adam olsun- anne olsun baba olsun hayata tutunsun diye. Adım adım takibe devam eder. Yemez yedirir giymez giydirir üstüne titrer gözü gibi bakar başarıları ile gurur duyar ve el üstünde tutar; tüm varlığı sermayesidir yavruları...
Yavrusu ağladığında o da ağlar, yavrusu güldüğünde o da güler başarıları ile gurur duyup sevinir. Hayat yolculuğu aile ortamında devam eder. Mutlu ve huzurlu bir aile ile o mutluluğu paylaşır; mutsuz ve huzursuz bir aile ise o mutsuzluk ona da yansır. Mutluluğun kaynağıdır aile.
Hayat yolculuğu devam eder, sevinçleri kederleri iç içe yaşayarak. Yeni yeni insanlar tanır çevre dost edinir güzel dostları olur, çekemeyenleri kıskananlar ve beraberinde taşır, taşımak zorunda kalır. Akıl baliğ olduktan sonra düşünmeye yuva kurup eş dost edinmeye başlar. Gittikçe yaşam tatlanır insan yaşadığı hayattan zevk almaya başlar.
Meslek edinir, evlenir, yuva kurar aile yuvasından çıkar kendine yeni bir hayat ve yeni bir ortam hazırlamaya başlar. Kimileri bu hayatı tırnakları ile kazanırken kimileri de ailenin de desteği ile çok daha rahat bir hayat kurar kendine. Feleğin çemberinden geçenler de olur şansın yüzüne güldüğü hayatlar da...Şansına kaderine kalmış bir yol vardır önünde yürüyeceği koşacağı ve başaracağı...
Yorucu bir hayatın ardından onun da omuzlarına yük biner baba olur ana olur, amca olur dayı olur. Ama hiç değişmeyen bir yolculuk vardır herkesin için de: Hayat denilen garip bir yolculuk. İstesenizde istemeseniz de bu yolculuğa çıkmak ve o yolda devam etmek zorunda kalırsınız ne garip ki...
Artık yol uzamıştır; dedeyi kaybedersiniz, nineyi kaybedersiniz onların acısını bile sindiremeden amcayı, dayıyı teyzeyi kaybedersiniz o yolculukta... Devamı da gelir anneyi babayı sevdiklerinizi kaybedersiniz bir bir hatta kendi ellerinizle toprağa verip üzerine bir ton çamur dökerek. Acımak ne kelime içinden bir parça kopmuş gibi gömersiniz onları karanlık derin bir çukura...
Zannedersiniz ki ben bu yolculuğa devam edeceğim tek başıma; benim yolculuk bitmeyecek devam edecek... Sıra bana gelsin istemeyeceksin üzerine toz kondurmamak adına: ölüm benden uzak git diyeceksin. Ne yazık ki yavaş yavaş hastalıklar yoklayacak bedenini, bir iki üç derken artacak sıkıntılar; koşan ayakların yavaşlayacak uçan bedenin yerinden zar zor kalkacak. İnatla hayata tutunmaya ve sıra bana gelmesin diye çaba sarfetmeye çalışacaksın becerebilirsen !
Eşin dostun sevdiklerin bir bir hayattan göç edip yolculuğu sonlandırmaya başlayacak. Parmaklarının ucunda bir bir onları toprağa verirken üzerine yine toz konduramayacaksın benim yolculuğum devam edecek diyeceksin. Eder mi bilmem?
Zaman zaman bitkin düşünce ve omuzlarına ağır bir yük inince keşke şunları da yapsaydım diyeceksin, keşke üç beş yıl daha Rabbim bana ömür verseydi diyeceksin? Ama bu yolculuk her an sona gelmek üzeredir. Durduramazsın bu yolculuğu; son durakta seni de indirecekler ve tamam yol bitti
diyecekler.... Rica edeceksin üç beş gün müsade verin diye ne yazık ki ölüm meleği çoktan kapına dayanmış eski dostlarını da
yanına alıp gelmiştir. Vakit tamam diyecekler: habersiz geldiğin bu yolculuktan yine habersiz gideceksin !...( Rabbim huzur ile O’na doğru giden yolculukta bizleri mahçup eylemesin ve imandan ayırmasın!)