İnsan kâinatın hakimi ve yaratılmışların en şereflisidir.
Yeryüzünde görebildiğimiz her şey insan için yaratılmıştır.
"İnsan" denilen canlı varsa, kâinatın anlam ve hikmeti vardır. İnsanı çekip aldığınız vakit varlık âlemi anlamsız kalır. . .
Yüce Yaratan için de insan anlamlı ve kutsal bir varlık olup insanın kendisini yaratan Rabbine karşı görev ve sorumlulukları vardır.
İnsanın yer yüzünde işleyebileceği en büyük günah şirktir, Allah'a eş ve ortak koşmaktır.
Şirk'ten sonra ikinci dereceyi alan günah, masum bir insanı öldürmek, kardeşinin canına kıymaktır.
Kendi kendine uydurduğu haksız ve lüzumsuz bahanelerle bir insanı öldürüp canına kıymak.
Bu Allah indinde o kadar büyük günah, o kadar dehşetli bir vebaldir ki, sanki öldürdüğü tek kişi değil bütün bir insanlıktır...
Rabbimiz, kardeşini öldüren bu kişiye şöyle buyurmaktadır: "- Kim bir insanı (suçsuz yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir.
Kim de suçsuz bir insanı ölümden kurtarırsa, sanki bütün insanları ölümden kurtarmış gibidir!.."(Maide Süresi Ayet:32)
Peygamber Efendimiz de bu konuda şöyle buyuruyor: “Eğer bir mü'minin kanını dökmeye (sema) ve (yer) halkının hepsi de iştirak etse, Allah onların hepsini de o kanı dökülen tek masum mü'minin hakkını korumak için yüzüstü Cehennemine sürer! (Atar)” Tirmizi)
Yüce dinimiz, katili böyle korkunç günahkar gördüğü gibi, öldürmeye azmettireni de günaha ortak görür.
Sebep olup hazırlayan, kuvvet verip teşvikte bulunan hakkında da Resul-i Ekrem Efendimiz'in ikazı şudur:"- Bir adam, bir Müslümanın ölümüne bir tek kelimeyle yardım etse, kıyamette alnına şöyle yazılır:-
Bu adamın Allah'ın rahmetinden ümidi kesilmiştir!"
“Sizden birisi, kardeşine karşı silahını işaret için de olsa yöneltmesin. Çünkü melekler kardeşine karşı silahını yöneltenlere beddua ederler, lanete layık görürler.”
İslam, terörü lanetlemiş, anarşiyi ve fitneyi en dehşetli bir olay olarak nitelemiştir.
Yüce Allah, her türlü terör, zulüm ve ihaneti yasaklar; her türlü anarşiye, bozgunculuğa şiddetle karşı çıkar.
İslam dini, adaleti tesis etmek, azgın nefislerin tahakküm ve istibdadını kırmak ve insan vicdanını itidal haline getirmek için Cenab’ı Allah tarafından gönderilmiş ilahi bir nizamdır.
“Fitneden kaçının ! Çünkü o esnada dil, kılıç darbesi gibidir.” (İbn-i Mace, Fiten,24 ) “Şurası muhakkak ki, bir fitne, bir ayrılık ve bir ihtilaf olacak.
Bu durum gelince Uhud’a kılıcınla git! Kırılıncaya kadar onu taşa çal. Sonra evinde otur.
Hatta sana günahkar bir el veya ölüm gelinceye kadar (evinden çıkma)” (İbn-i Mace, Fiten, 24)
“Kıyametten hemen önce karanlık gecelerin parçaları gibi fitneler var.
Kişi o fitnelerde mümin olarak sabaha erer, akşama kafir olur ; mümin olarak akşama erer, sabaha kafir çıkar. “
“O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun.
Sizden birinin evine girerlerse Hz. Adem’in iki oğlundan hayırlısı olsun(ölen olsun, öldüren değil ) ( Ebu Davut, Fiten 2, Tirmizi, Fiten 33)
Müslüman’ın ruhunda düşmanlık, kin, vahşet yoktur, kardeşlik ve sevgi vardır. Mümin: “Yaratılanı hoş görür, Yaratandan ötürü” gerçeğini kabullenir. Müslüman kişi, muhabbet fedaisidir .Husumete vakti yoktur. .
Sevgi müminin sermayesidir. Hayata sevgiyle bakar, kardeşine sevgiyle yanaşır, tüm yaratılana sevgi taşır, “Yüce Allah’ın yarattıklarıdır” diye...
Bize ne oluyor da eften püften meseleler bahane ederek kardeşimizi öldürüyor, hayatına son veriyoruz.
Topluma nefret ve düşmanlık tohumları ekiyoruz.
Bizi Yaratan Allah sebebi ne olursa olsun bir insanı, bir kardeşini öldürme yetkisini kimseye vermemiştir. Adaleti devlet tesis eder, suçlunun cezasını da devlet verir.
Sonuçta: kişi Cenab’ı Allah’ın huzuruna gelecek bunun hesabını verecektir!
Bizim asla: adam öldürme gibi bir yetkimiz yoktur.
Ne yazık ki zamanımızda sudan bahanelerle adam öldürme artmış aramıza fitne fesat tohumları ekilmiştir.
Buna karşı denilecek tek bir şey vardır: Müslümanlığımızı yeniden gözden geçirmeliyiz. “Biz İslama, Müslümanlığa yeniden dönmek zorundayız!” Yoksa sonuç iki cihanda da hüsrana uğramak olur!..