Aile yuvası onurlu kutsal ve mahrem bir yuvadır. Bu kutsal yuvanın içinde cereyan eden olaylarda mahrem ve gizli kalması gereken olaylardır. Aile mahrumiyeti Yüce Allah’ın korumamızı emrettiği emanetlerdendir. Aile yuvası sevgi sadakat ve fedakarlıkla korunur. Ahlaki değerler, namus, haysiyet ve şahsiyetle değer kazanır. Eşlerin bir bitine sadakati oldukça önemlidir.

Yuva kurmak ve o yuvaya sahip çıkmak aile fertlerinin temel görevidir ve bizi Yaratan Yüce Allah’ın buyruğudur. Öncelikle şunu ifade etmek isterim; hem kadın için, hem de erkek için yuvanın korunması ve mahremiyeti konusunda aile bireylerinin eğitilmiş olmaları gerekiyor. Bu hem insani, hem ahlaki hem de dini ve milli bir konudur. Türk Milletinin sağlam bir aile yapısı vardı; maalesef bu yapıyı birileri bilerek ve isteyerek bozmaya çalışıyorlar.

Öncelikle şunu ifade etmeliyiz ki: devletin sağlam kalesi olan aile yuvasının bozulmasına asla izin verilmemelidir. Bunun için de iyi bir eğitim şarttır. Genç beyinlere aile ve aile sorumluluğu mutlaka verilmelidir. Eğitimin amacı da bu değil midir? Bireyi hayata hazırlamak, ailesine ve topluma faydalı bir insan olarak yetişmesini sağlamak. Bu konuda zayıf ve geç kaldığımızı ifade etmek isteriz. Genç neslimize aile eğitimini ve aile sorumluluğunu veremiyoruz; bu konuda eksiklerimiz var.

Onun içindir ki: bugün yuvalar yıkılıyor, aileler dağılıyor ve çocuklar perim perişan oluyor. Kadına şiddet, kadın- erkek cinayetleri ve yuvaların dağılması bu eksikliğimizdendir denilebilir. Belki de günümüzün en önemli konularından birisi de budur; ailelerin dağılması! Sağlam kalelerimizin bir birer yıkılıyor olması... Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının görevi ailenin korunması ve desteklenmesi değil midir? O halde ailenin korunması için, eğitim de dahil her türlü imkanın seferber edilmesi gerekir !..

Bu manada şunu ifade etmek isterim (Rahatsızlık duyduğum bir konudur bu). TV dizileri ve filmler de aile düzenin korunması için olağan çaba gösterilmeli; aile yuvasına ters düşen film ve dizilere izin verilmemelidir. Özellikle ahlaksız diziler ve ihanet- aldatma içeren filmler sansürden geçmeli ve yayınlanmasına müsade edilmemelidir. Aile düzenini koruma amaçlı diziler ve filmler teşvik edilmelidir.

Son dönemlerde aile içi kavgaları ve ihaneti ekrana taşıyıp kavga ve gürültüden medet uman yayınlar yaygınlaşmıştır. Kavga ve gürültüden prim yapan izlenme rekoru kırma peşinde olan, Reyting delilerine ses çıkarmamak aile içi kavgaları körükler ve aile diye bir şey kalmaz. Bunun adı yayıncılık değil rezalettir. “Kötüden” topluma örnek olmaz!.. Ahlaksızlığı deşifre ederek ahlak dersi veremezsiniz! Buna müsade edilmemelidir.

Seyredilme, Reyting yapma adına yapılan bu tür yayınların topluma kazandıracağı hiç bir şey yoktur. Bunun adı rezalet ve bozgunculuktur. Horuz döğüşünü andıran, bağırma, çağırma ve hakaret içeren bu tür yayınlara mutlaka müdahale edilmeli, yayınları durdurulmalıdır. Dedik ya: “Kötüden ” örnek olmaz !... Bu tür yayınlardan rahatsız oluyoruz.

Bizi yoktan var eden Allah’ü Teala aile gerçeğini Kur’anı Kerimin de bize şu şekilde belirtiyor: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (Allah’ın varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum Süresi-Ayet 21)

Öyleyse bir Müslüman ailenin en temel özelliği, o ailenin içinde huzur bulmasıdır. Ailenin eşlere sevgi-rahmet pınarı olmasıdır. Bu ailede tüm bireyler huzura kavuşurlar. Çocuklar da bu huzurlu yuvada dünyayı tanırlar ve hep beraber karşılıklı sevgi-rahmet ortamında şahsiyet kazanırlar. Eşler birbirine; çocuklar da anne ve babaya Yüce Allah’ın bir emanetidir. O emanete ihanet etmek sorumluluk vebal getirir. Devletin sağlam kalesi olan bu yuvanın korunması hepimiz için milli ve manevi bir görevdir.