“Doğu Türkistan davası unutulmamalıdır! Tarihi öğrenmeye ilk başladığımız zamanlarda sürekli duyardık İpek Yolu’nu. İşte Doğu Türkistan da Tarihi İpek Yolunun geçtiği bir coğrafya. Lakin sadece bir yol değil sadece bir pazar değil, sadece bir ekonomik çıkar bölgesi hiç değil. O bir dava, o bir yara, o bir vuslat... Yerleşik hayatı benimseyen ilk Türk Devleti olan Uygur Devleti’nin kurulduğu coğrafya bir kere. Yani Türk Medeniyeti’nin nabzının ilk atmaya başladığı bölge... Mançur İşgaline karşı başlatılan Yakup Beg önderliğindeki kıyam, 1863’te başarıya ulaşmış ve Doğu Türkistan Devleti kurulmuştur. Yakup Beg, o devirde Osmanlı tahtında oturan Sultan Abdülaziz’e bir elçilik heyeti göndererek padişaha biadını sunmuştur. Sultan Abdülaziz de bu davranışa karşılık Doğu Türkistan’a bir askeri heyet ve bir miktar da silah göndermiştir. Hatta Doğu Türkistan’da Osmanlı Devleti Padişahı adına hutbe okutulmuş ve para bastırılmıştır. Ayrıca Mısır Hidivi İsmail Paşa da top ve tüfek yardımında bulunmuştur. Bu gelişmelerin haricinde İngiltere ve Rusya da kurulan bu yeni devleti resmen tanımış ve elçilik heyetleri göndermişlerdir. Ancak; İngiltere ve Rusya’nın Yakup Beg’in kontrol edilebilir bir insan olmadığını yani işlerine yaramayacağını anlamaları da uzun sürmemiştir. Neticede, Doğu Türkistan’a yardımı kesmişler ve Çin’in yeniden gerçekleştireceği işgale de göz yummuşlardır.Bağımsız Çinli Generaller Devri 1911-1933 yılları arasında yaşanmıştır ve bu dönemin en belirgin özelliği, uygulanan işkence yöntemleridir. Bunlar içinde insanlık onuruyla uzaktan yakından bir bağı olmayan binlerce metod vardır. En sık kullanılanı da gözlerin oyularak çıkarılmasıdır. İşte o gün bu gündür de Doğu Türkistan’da uygulanan Çin zulmü artarak devam etmektedir. Şubat 1931’de, Doğu Türkistan’ın doğu bölgesindeki Kumul vilayetinde Hoca Niyazi Hacı ve Salih Dorga’nın kıyamı başlamıştır. Sözkonusu başkaldırı giderek tüm Doğu Türkistan’ı sarmış ve 12 Kasım 1933’te nihai hedefe varılmıştır: İstiklal! Normaldir ki bu istiklal devri de fazla sürmemiş ve bölge sırasiyle Sovyetler Birliği, II. Dünya Savaşı ile de Milliyetçi Çin İstilasına uğramıştır. Ve 1949 yılında en nihayetinde Doğu Türkistan, bugün de hala devam eden Komünist Çin işgaline maruz kalmıştır. Komünist Çin’in bölgeyi işgaliyle birlikte, Doğu Türkistan’ın tarih boyunca çektiği zulüm adeta yükselme devrine girmiştir. Öyle ki; şeref ve haysiyetten yoksun, milli şuurdan habersiz, şefkat-merhamet-vicdan-din-insanlık gibi kavramlardan uzak, mevkii ve zevk düşkünü, kumarbaz ve hain ruhlu, katil, uyuşturucu müptelası vb. zaat-ı muhteremler toplatılıp kurslara tabi tutulmuş ve bu kişilere bu kurslarda en mükemmel şekilde cinayet, zulüm ve işkence metotları öğretilmiştir. Komünist Çin bölgede; iki insanın bir araya gelmesini komünist aleyhtarı hareket, üç insanın bir araya gelmesini ise isyan hazırlığı saymıştır ve böylece Doğu Türkistanlılar kronik bir şekilde Çin zulmüne uğramışlardır. Herkes birbirinin casusu olmuş, aile içinde dahi kimse birbirine güvenemez hale gelmiştir. Bu şekilde Doğu Türkistanlıların birlik oluşturmalarının da bir nevi önüne geçilmiştir. Bir diğer enteresan hadise ise, Komünist Çin işgali ile birlikte herkes üç günde bir polise giderek bu üç günde neler yaptığını anlatmak zorunda bırakılmışlardır. İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış Çin askerleri, Doğu Türkistan sokaklarında vahşet üstüne vahşet gerçekleştirmektedir. Ne yazık ki dünya, tüm bu vahşetlere o veya bu sebeplerle gözlerini kapamakta kulaklarını tıkamaktadırlar. Doğu Türkistan insanlığın katledildiği mekana dönüşmüştür. Yeryüzünde hangi bayrak masum insanları öldürmenin utancını kapatabilir ki? Evet, Doğu Türkistan’da insanlığın utancı olan bir zulüm var hem de ne zulüm: İnsanlık dışı adi ve rezil bir zulüm!.. Başlarına bomba yağmıyor ama – Çin’in en büyük nükleer deneme sahası Doğu Türkistan’da – 13 yaşını geçip de Çin askerleri tarafından tecavüze uğramayan kadın neredeyse yok Doğu Türkistan’da... – Yıllarca Müslümanların kutsal günü olan Cuma günleri sokağa çıkma yasağı vardır Doğu Türkistan’da – Bir ananın gözünün önünde 8 yaşındaki çocuğunun sırf Doğu Türkistanlı olduğu için 100ün üzerinde kişi tarafından kahkahalar eşliğinde dövülüp, bütün kemiklerinin kırılıp, paramparça edilmesi vardır Doğu Türkistan’da – Komünist Çin’in askerlerinin işkencelerinden ötürü bir mensubunu dahi kaybetmemiş tek bir aile yok Doğu Türkistan’da... Şeklinde onlarca mevzuu var Doğu Türkistan’da... 1959 öncesinde nüfusu 40 milyon olan Doğu Türkistan baskılar, işkenceler ve doğum kontrolleri ile bugün sadece 20 milyonluk bir nüfusa sahip. Yani günümüzde ortalama olarak 70 milyon olması gereken nüfus bugün sadece 20 milyon. Hâsıl-ı Kelâm; açıkça bir soykırım var Doğu Türkistan’da!..” (