Dünya hayatı bir iyilik yolculuğudur. Diğer bir ifadeyle dünya ahiretin bir tarlasıdır. Dünyada ne ekersek ahirette onu biçeceğiz. Her birimiz bu âlemde, kendi iyiliğimizin imtihanını vermekteyiz. Bir insanlık sınavından geçiyoruz. İman etmiş bir insan olarak, faydalı işler yapmak ve iyiliği yeryüzüne hâkim kılmak en ulvî görevimizdir. Kötü, çirkin ve zararlı işlerden kaçınmak ve bunlara engel olmak da en üstün en temel görevimizdir.

İyilik, insanın var oluşunun temel gayesidir. İnsanı insan yapan değerlerin bütünüdür. Mümince bir duruşun, Müslümanca bir hayatın en tatlı meyvesidir. İyilik. Bazı yüzlerin ağaracağı, bazı yüzlerin de kararacağı günde yüz aydınlığıdır iyilik.
Bizi iki cihanda huzur ve mutluluğa ulaştıracak, bize Rabbimizin rızasını kazandıracak sayısız iyilik yolları vardır. İnsanın hayat tarlasına ekeceği şeyler işte bunlardır.

İyilik; Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman etmektir. Mal ve servetten yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, ihtiyaç sahiplerine harcamaktır. Namazı kılıp zekâtı vermek, verilen söze sadık kalmaktır. Darlıkta, hastalıkta ve zor zamanlarda yardımlaşmak, bollukta ve sağlıkta paylaşarak Rabbine şükretmektir iyilik.

İyilik; samimi bir kul olmak, hürmetkâr bir evlat, şefkatli bir anne baba, vefakâr bir eş olmaktır. Akrabalarımızın ve komşularımızın sevinçlerini ve üzüntülerini paylaşmaktır. İyilik; mazlumun, kimsesizin, hastanın, yoksulun, yaşlının gönlüne dokunmaktır.

İyilik; güler yüzlü, güzel sözlü olmaktır. İnsanlara karşı affedici, hoşgörülü, adil davranmaktır. Şefkat ve merhameti, ihlas ve samimiyeti, hayâ ve iffeti, sabır ve vefâyı, hâsılı güzel ahlakı kuşanmaktır.
Öyleyse hiç vakit geçirmeden hayatımıza iyilikle anlam katalım. İyilikle fethedilmiş gönüller ve kazanılmış dualar biriktirelim. Elimiz, ihtiyaç sahibine şefkatle uzansın. Yüreğimiz, bir yalnızın yüreğine muhabbetle dokunsun. Gözlerimiz, ferini yitirmiş bir gözle merhametle buluşsun. Unutmayalım ki kötülük, ondan şikâyet etmekle değil, onun karşısında dimdik durmakla ve iyiliği dünyamıza yaymakla engellenebilir. Ve iyilik, konuşulan, yazılan, okunan bir şey değildir. Asıl olan İyiliği yapabilmektir.

Bir ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Kim iyilik yaparsa ona yaptığının on katı vardır; kim de kötülük yaparsa o sadece yaptığının dengiyle cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.”

Bir hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurur: “İyilik güzel ahlaktır. Kötülük ise vicdanını rahatsız eden ve insanların bilmesini istemediğin şeydir.”

Bizleri yaratan Rabbimize karşı sorumluluklarımızı hatırlamalı ve iyiliklerimizi çoğaltmalıyız. İnsanın yaratılış gayesi Allah’a kulluk etmektir. Kulun önemli vazifesi ise Allah'ın varlığına ve birliğine inanmak, ömür defterini iyilikle doldurmak ve sonra da bu imanın gereği olarak dosdoğru yaşamaktır. Bunun tersi ise hayatı beyhude yaşanmaktır ki bu da boşa geçen bir ömürdür. Rabbim cümlemize iyiliklerle dolu bir ömür nasip eylesin. Huzurlu hayırlı Cuma’lar dileğimle...
(Kaynak Diyanet Hutbeleri)