İnsanların ve toplumların huzuru için önemli hükümlerin başında insana ve insani değerlere saygı gerekir. Yüce dinimiz İslam İnsanın onur ve haysiyetinin korunmasını ve kişinin özel hayatının koruma altına alınmasını emreder. Gıybet, iftira, dedikodu, alay, kusurları araştırma, insanları hakir görme gibi insanın saygınlığını zedeleyen tüm tutum ve davranışları da yasaklar.
Hak din olan İslam: kişinin canının,malının, inancının, aklının, iffetinin ve ailesinin, ırk, cinsiyet ve inanç ayrımı yapılmaksızın dokunulmaz olduğu bildirir. Bu tür insani hakları ihlâl edenlere karşı da maddî ve manevî yasaklar- kurallar ortaya koyar.
Bizi yaratan ve yaşatan Allah’ın güzel isimlerinden biri de “Hak”tır. Hak kelimesinin çoğulu olan “Hukuk’un gayesi, hakların kime ait olduğunun belirlenmesi, hakların korunması ve haklara yapılan tecavüzün, zorbalıkların ortadan kaldırılmasıdır. Kendisine inanmayanların bile adaletinden asla şüphe etmediği sevgili Peygamberimiz (s.a.v) hayatı boyunca hakkın ve adaletin savunucusu olmuştur. Haksızlığa uğrayan hiç kimsenin dinine ve ırkına bakmadan mağdur ve mazlumların da yanında yer almıştır.
Yaşama hakkı ve can güvenliği insan haklarının başında gelir. Bu bize Yüce Allah’ın emanetidir. Bu emaneti kimsenin elimizden almaya yetkisi de yoktur. İnsanın doğuştan sahip olduğu ve Allah’ın kendisine bahşettiği bu hakkı hiç kimsenin kısıtlamaya veya elinden almaya hakkı da olamaz.
Bunun ağır bir suç olduğu Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılır: “...Haksız yere bir cana kıyan kimse sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Birine hayat veren kimse de bütün insanlara hayat vermiş gibidir...” Bu ilahi emirden de anlaşıldığı
gibi insan canına paha biçilmez. İnsan canına kıyılmaz; Allah’ın ruhundan bir parça taşıyan insan canına kıyanlar da affedilmez.
Tek bir masumu öldürmeyi bütün bir insanlığı öldürmekle eş değer sayan inancımıza göre, katledilen binlerce çocuğun, öldürülen insanın hesabını kimse veremez, veremeyecektir. Bunun hesabını mutlak Adil olan Rabbimiz soracaktır.
Tüm dünyanın gözü önünde yaşanmakta olan Filistinli ve Gazzeli kardeşlerimize karşı yapılan bu zulme seyirci kalınmasını değil, kalıcı çözümler üretilmesini istiyoruz. Suçsuz günahsız masum insanların öldürülmesine seyirci kalmak insanlığımıza da yakışmaz. İnsan olan da bunu yapmaz, yapamaz!..
Kardeşlerine eziyet veren bir ağaç parçasını bulunduğu yerden kaldırmayı bile imanın parçası gören Yüce bir dinin temsilcileri olarak, insanların onur ve haysiyetini ayaklar altına alan her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak insan olmanın gereğidir... Merhameti, adaleti, sevgiyi, saygıyı ve birlikte yaşama ahlakını dünyaya hâkim kılmak da hepimizin görevidir. (Kaynak Diyanet Hutbeleri)