Birkaç sabahtır dolmuşta bir kadının telefonda ailesi hakkın da konuşmalarını dinliyoruz. Öyle yüksek sesle konuşuyor ki mecburen dinlemek zorunda kalıyoruz. Konuya kendini o kadar çok kaptırıyor ki bazı uyarıları bile duymuyor.
Kalabalık bir ailenin en büyük geliniymiş. Eşinin ailesi pazarcılık yapıyormuş. Eşinin anne babası yanında kalıyormuş. Kaynanası çok diktatörmüş aileyi o yönetiyormuş. Hafta da bir oğullarını başına toplayıp neler yapacaklarını ne alıp satacaklarına anneleri ile birlikte en küçük kayını Mehmet ile karar veriyormuş. Konuşmalarından anladığım kadarıyla kaynanasından ve kayını Mehmet’ten nefret ediyor. Dedim ya sabah dolmuşta kim ile konuşuyorsa kaynanam şunu dedi kayınım Mehmet bunu dedi diye dertleniyor. Mahalleden biniyor Ankara hastanesinde iniyor. O indikten sonra bazıları söyleniyor ama arkasından tabi…
Evi çok büyükmüş ama bu o koca evde rahat edemiyormuş. Kaynanası doğru düzgün iş yapmıyormuş. Kayınpederi abdest alırken yerleri ıslatıyormuş vs. vs. vs. Dün akşam yeter artık diyerek kayını Mehmet’i aramış bu evi satıp başka bir yerden ev almak istiyorum deyince kayını ise “evler, tüm gayrimenkuller annemizin üzerine” deyince bu tabi daha çok çıldırmış. Kocasını aramış kocası da “anam ve Mehmet ne derlese o olur” deyince sabaha kadar öfkeden uyuyamamış kocasını da pısırık sende mi erkeksin diyerek yatak odasına sokmamış karşısında ki kişide anladığım kadarıyla bunu dolduruşa getiriyor. Sakın boyun eğme falan diye. On bir erkek kardeşlermiş en büyükleri kocası olmasına rağmen işleri Mehmet yönetiyormuş. Buda çok zoruna gidiyormuş.
Böyle giderse bu hanımefendiye yakında bunun bedelini ödetirler derken hanımefendi yine sabah dolmuşa bindi ama suspus oturuyor. “Bende hanımefendi hayırdır bugün sessizsiniz ne güzel alışmıştık sabahları sizi dinlemeye kaynananız mı sıkıntı? Mehmet mi? sıkıntı yine deyince” önce biraz şaşırdı sonrada gözleri dolu dolu “lanet olasıca kaynanam akşam tüm çocuklarını topladı. Kocamın yanında olanları anlattı. Ya karını sustur ya da boşa deyince beynimden kaynar sular döküldü”. Evde sıkılıyorum diye çalışmak istemiştim. Kayınım Mehmet “yenge bugünden itibaren çalışmayacaksın evinde oturacak hizmet edecek çocuklarına bakacaksın dedi”. Karşı çıktım ama nafile yok dersen abim seni yarın babanın evine bıraksın dedi. Kocamın sessiz kalması kaynı mı doğrular gibiydi.
Mehmet abisine en kısa zamanda kendisine ev bakmasını söyledi
Bundan sonra kirada oturacakmışız “yine karşı çıktım” kocan madem pısırık adam değil adam yurduna koymuyorsun pısırık olmasının bedelini ödesin dedi. Bir sürü daire var onlardan birinde oturalım dedim kabul etmedi.
Mehmet abisine bundan sonra pazara değil hâle gideceksin dedi.
Her gün sabah 5'te halden mal almaya gidecekmiş güya abisini de cezalandırıyor. Onunda hiç sesi çıkmıyor.
Bir birlerine çok bağlılar.
Çok zenginler bekâr kayınlarımın bile evi var ama bizi kirada oturtacaklarmış, böyle vicdansızlık olur mu deyince “ben ise kaynanan ve kayınının gönlünü al özür dile bir daha olmaz de” dedim. Konuştuğunuz kişi herkimse konuştuklarını onlara aktarmış olmalı deyince şaşkınlık için de dolmuştan indi gitti ve bir daha da gözükmedi.