Doksanlı yılların ortası hem okuyup hem çalışıyorum.
Beşkardeşin üç numarasıyım.
Abilerim kardeşlerim hep inşaat işi yapıyor.
Bende yaz tatillerinde inşaatlarda amelelik yapıyorum.
Terör laneti yüzünden aylarca belki yıllarca köye gidemeyen abilerim akrabalarım var.
Bir yandan Devletimiz bir yandan PKK mengene gibi sıkıyor bizi.
Neyse konumuza dönecek olursak, Üniversite sınavına girdim. Sonucu bekliyorum.
Hukuk okuyup hâkim olmak istiyorum.
Doğunun bir dağ başı köyünden çıkıp hukuk ne alaka diyebilirsiniz?
Bir arazi anlaşmazlığı yüzünden köyümüze keşif gelmişti gelen hâkim bir bayandı ve yanında kâtibi şoförü koruması dikta tavırları cesareti beni hâkim olmaya itmişti.
Neyse yine inşaatta çalışıyoruz. Kibirli mi kibirli ağzı bozuk bir kalfamız var.
Bize etmediği hakaret kalmıyor. Kardeşleri yeğenleri akrabaları hemen hepsi yanında çalışıyor. Bizim kalfa onlara karşı daha kötü hakaretin bini bin para...
Bir gün inşaatın önünde amelelik yapıyorum. Bir abi oda kalfanın akrabası “git kalfanın evinden büyük bir tencere alda gel dedi”... Kalfanın evi de çok yakın inşaata neyse gittim kapıyı çaldım kalfa açtı kapıyı üzerinde karısının ve kendinin üzerinde bornoz iki oğlu da kanepede edepsizce yatıyorlar. “Hayırdır lan şerefsiz neye geldin dedi” kalfa tencere istiyorlar dedim. “Ben tencere mi satıyorum piç dedi ve kapıyı sert bir şekilde yüzüme kapattı. Hayatım boyunca hiç bu kadar utanmıştım.
Neyse inşaata gidip tencere isteyen abiye kalfa tencere satmıyormuş dedim.
Oda ona küfür etti vs. vs. vs.
Sabah namazına kalkıp, kahvaltımızı hazırlayan bir abi vardı. Kısa boylu sakallı belli ki yüreği acılı pek gülmüyor. Bir gün bu abiyi yalakasının biri şikâyet etmiş kalfaya yemekten sonra namaza gidiyor saatlerce gelmiyor diye... Kalfa bunu aşağıya çağırdı böyle mi yapıyorsun diye.
Oda dedi ki “ben namazı mı bırakmam biliyorsun. Yeri geliyor 20 dk. namaz kılıyorum diye akşamları bir saat fazla çalışıyorum dedi”. Kalfa terbiyesizce konuşacak oldu. “Kes lan s... işini dua et büyüğümsün anamın babamın hatırı var dedi ve gitti”... Bir daha da gelmedi. Büyük küçük yeğen arkadaş demeden aşağılayıcı konuşan biriydi.
Ve herkeste anne babası duyarda nasıl amcana dayına büyüğüne karşı geldin diye kızarlar düşüncesi vardı. Yoksa kalfadan kimsenin korktuğu yoktu.
Aradan geçen üç ay diliminde iyi kötü çalışıp para mı alıp gidecektim.
En büyük abime gitmem gerektiğini söyledim o da kalfadan parayı istedi aha bugün aha yarın sallıyor.
Ha bu arada İstanbul üniversitesi hukuk fakültesini kazanmışım. Köyün muhtarı zar zor abime ulaşıp haber göndermiş çocuğun tebligatı geleli çok oldu gidip başvurusunu yapsın diye...
Kalfa para vermemek için yine sallıyor benim bir büyüğüm abim askerden yeni gelmişti. O biraz gözü kara gözünü budaktan sakınmayan biriydi. Kalfa inşaatın önüne gelince “bu çocuk üniversiteyi kazandı bugün parasını getirdin getirdin getirmedin yarın seni bu inşaatın önünde öldürür kuma gömerim dedi”.
Ölüm korkusundan olsa gerek kalfa parayı o gün getirdi ve ben gidip okula kaydımı yaptırdım.
Zaman zaman hafta sonu tatillerde inşaata gelirdim abilerimin yanına bu arada o kalfayı da görürdüm aynı kibirle devam ediyordu.
Aradan yıllar geçmiş hâkim olmuştum. İlk görev yerim Yozgat'tı... İdealist bir hâkimim içim de ki çalışma aşkı dağlar kadar... Bir gün kâtip bir kavga dosyası var dedi. Gelsinler bakalım dedim. Dosyayı inceledim kavga ve silah çekme var. İsmin biri çok tanıdık geldi ama neyse dedim.
İçeri girenlerden biri bizim kibirli kalfaydı.
Adam öldürmeye teşebbüs ve dolandırıcılıktan 40 gün hapis ve yüklü miktarda para cezası verip dosyayı kapattım. “Hâkim bey ben sizi tanıyorum dedi”. Ben sizi tanımıyorum çıkabilirsiniz dedim.
İlahi tecelli böyle bir şey işte hakaret ettiğin küçük gördüğün biri zaman gelir kalemini kırar...
O yüzdendir ki kibir insanı bitirir.
Vesselam adam gibi yaşayıp adam gibi gitmek gerek.