Geleceğimizi düşünerek yarınlarımız için mal- para, Servet biriktirmek ve iyi bir meslek kazanmak için yoğun çaba sarfediyoruz. Evlatlarımız İçin de öyle... İşin garibi ise: milyarlarca servet bırakıyoruz evlatlarımıza, mirasçılarımıza ?... Maalesef ki çoğu yaşlılarımız bıraktıkları bu mirasa karşılık ya yalnız kalıp huzurevilerinde ya da mahzun perim perişan yapayalnız yuvalarında yaşlanıp gidiyorlar !...Kalan mirası ise mirasçılar bölüşemiyor bir birlerine düşüyorlar! Çoğu da bir birine küs gidiyor ?
Bir başka konu da “Z” kuşağı diye nitelediğimiz zamane gençlik (çocuklarımız- en sevdiğimiz evlatlarımız) başı boş ve sorumsuz yaşıyor; her şeye kayıtsız kalıp ahlaki değerleri önemsemeden yaşamaya çalışıyor. Öğüt, nasihat onlar İçin bir anlam ifade etmiyor. Gördüğünüz bir yanlışını söylemeye dahi cesaret edemiyorsunuz; çünkü alacağınız cevap belli: “ Sana ne hayat benim hayatım sen benim hayatıma karışamazsın!” Daha ileri gidersen daha acı ders yaşarsın maalesef ?..
Biliyorsunuz insan İçin en büyük cevher: “İmandır!” “İmansız olan paslı yürek sinede yüktür!” Elhamdüllah Müslüman bir ülkede ve Müslüman bir ana babadan dünyaya gelmişiz; bundan daha güzel ne olabilir ki? Bu güzelliği ailece devam ettirmenin gayretinde olmak gerekmez mi?
Ne yazık ki başıboş ve sorumsuz bir gençlik yetiştiriyoruz. Sokağın verdiği çok acı bir ders var. Çocuklarımız ahlaki değerlerden yoksun Yahudi modasının peşinde çılgınca bir yaşamı tercih ediyor.
Edep ve hayayı hiçe sayan bir genç gördüğümüzde biz utanıyoruz! Namus, şeref, haysiyet, onur ve ahlaki değerler önemsenmiyor. Nasihat dinlemez, nasihata ihtiyacı olmayan bir gençlikle karşı karşıyayız ! Başıboş “Yılkı Atları “ gibi dolaşan çocuklarımızı gördükçe yüreğimizin yağı eriyor: “ Bu gidiş nereye? diye sormak isterim !...
Bu noktada: onlara bırakacağımız en iyi en kıymetli, en onurlu miras nedir? Diye soralım: İyi bir gelecek mi, iyi bir meslek mi, iyi bir kariyer mi ya da bol para Servet ve makam mı?.. Cevabımızı duyar gibiyim ama nafile bunların hiç birisi ne sizi ne de çocuklarınızı kurtarmaya yetmez.
Çocuklarınıza bırakabileceğiniz en değerli miras; güzel ahlak ve ahlaki terbiyedir. “Edep bir tâc imiş nûr-i Hudâ'dan, giy ol tâcı emîn ol her belâdan.” Hz. Peygamber (sav) buyuruyor ki: "Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz !"
İnsandan güzel ahlakı, namusu, şerefi, haysiyeti, onuru ve insani değerleri çekip alırsanız geriye ne kalır. Garip bir mahluk ? Yani biyolojik bir varlık. Hayvani hislerini tatmin etmeye uğraşan yaratık! Allah kimseyi bu duruma düşürmesin ? Diyeceksiniz ki Hocam: “Z “ kuşağını sildiniz geçtiniz; hayır asla: diyorum ki çocuklarınıza evlatlarınıza zulmetmeyiniz !...Hayat benim hayatım dilediğim gibi yaşarım deme hakkına sahip değilsiniz: Çünkü hayatı ve bu bedeni size bahşeden Yüce Allah bunu emanet olarak vermiş; onun hesabını da soracağım buyuruyor...
Resulullah (SAV) buyuruyor ki: "İnsan kıyamet günü beş şeyin hesabını vermeden ayağını kıpırdatamaz: Ömrünü nerede geçirdiğinden, gençliğini nasıl tükettiğinden, malını nereden kazanıp nerede harcadığından ve ilmi ile ne derece amel ettiğinden."
Öyle ise onlara bırakacağınız en güzel ve en anlamlı miras güzel ahlak ve iman cevheri olmalıdır. Yavrularınızı bu cevherden yoksun bırakmayın !... Sokağın keşmekeşliğine teslim etmeyiniz! Sosyal medya denilen bataklığa onları gömmeyiniz! En güzel giysi olan edep ve terbiye ile onları donatıp insan olduklarını hissettiriniz!...Şeytani ve hayvani hislerin esiri yapmayınız ki iki cihanda da mutlu ve mesut olsunlar!...
Yüce Allah Ku’anı Kerim’inde buyuruyor: “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” “Bir baba evladına iyi bir terbiyeden daha güzel bir miras bırakamaz” (Hadis-Tirmizi) Ne diyelim gerisi boş laf (lafügüzaf)...