Bu facebook'un en sevdiğim yanı yaptığımız paylaşımları yıllar sonra bize geri sunmasıdır.
Her gün saat yirmi dördü vurduğunda, zaman sanki durur ve gün boyu yaşananların ötesinde, geçmişin derinliklerine bir yolculuğa çıkarım. Bu günkü düşüncelerimle  duygularımla geçmiş anılarımla yüzleşirim. Bazen mutlulukla dolu bir tebessümle, bazen şaşkın , bazen hüzünle dolu gözyaşlarıyla karışık bir şekilde, ancak bazen de içimi yakacak kadar güçlü anılarımla yüzlerişim.
Bu yolculuğum bana kendimi daha iyi tanıma ve geçmişteki deneyimlerimden dersler çıkarma şansı verir.
Anılar, duygusal etkileri açısından birbirinden çok farklı lakin en derin etkiye sahip olanlar ise,  acılar olarak öne çıkıyor .  İyi kötü hepsini de hatırlamak, beni daha empatik ve anlayışlı bir hale getirdi diyebilirim. Biraz daha büyüdüğümü hissederken bu his  beni derin bir suskunluğa mahkum etmekten de geri durmuyor, dilime kelepçe vururken gözlerimi bir noktada sabit kılarak derinlerden bir ses işitiyorum  ( keşke hiç yazmasaydın)  diyor.
Aslında ben hafiflemek için yazarken maalesef ki  yüreğimin daha da ağırlaştığını anladım...
Neyse  nice güzel anılar biriktirmek dileğini dileyip konuyu  bitirelim.