Köşe yazımın başlığını yanlış okumadınız.

Herhalde bir on yıl sonra gökyüzündeki yıldızları bol mikroplastiklerin arasından görebilecek miyiz? Şuan için tahmin edemiyorum.

Ya da mavi gökyüzüne gün içinde baktığımız zaman acaba o güzelim maviliğin mikroplastiklerin arasından görülebilecek mi? Buna da yorum yapamıyorum.

Ya da nefes alıp verirken acaba ne kadar oksijenli bir hava pardon mikroplastikli bir hava teneffüs edeceğim. Bunu da kestiremiyorum.

Akciğerlerimiz dile gelse, ağırlığım gereğinden fazla arttı, acaba bunun nedeni ne olur diye sorsa? İtiraf edercesine mikroplastiklerden dolayıdır diyebilecek miyim?

Buna da cevap veremiyorum.

Doğmasına izin vermeyen, kısırlıkların gün geçtikçe artmasına neden olan mikroplastikleri bize şikayet etse doğamamış bebekler. “Biz size ne yaptık ki bize bunları yaptınız? Doğmamıza izin vermediniz” diye sorsalar.

Cevabım sadece gözyaşlarım olacaktır.

Üzüntümden kahroluyorum.

Bu can sıkıcı söylemlerimi uzattıkça uzatabilirim. Ama konu anlaşıldı diye düşünüyorum.

Gerçekten de bu kirliliklere radikal çözüm önerileri almamız gerekmektedir.

Yediklerimizden, içtiklerimizden, soluduğumuz havadan, topraktan, sudan kısacası her yerden mikroplastikler bizlere saldırdıkça saldırıyor.

Belki zararlarını şuan ispatlayamıyoruz.

Ama gün geçtikçe hastalık çeşitleri artırıyor.

Çözüm önerileri alamıyoruz. Tedavilerimiz sonuçsuz kalabiliyor. Kirlilikleri engelleyemiyoruz.

Hala insanlar çevresini bile bile kirletiyor.

Çevremizi, toprağımızı, suyumuzu, havamızı temizleyemiyoruz.

Bebeklerimiz etkileniyor, hayvanlarımız yedikleri plastiklerden ölüyor.

Bitkilerin kimyasal yapıları bozulmaya başlamış. Tatsız, tuzsuz ve zararlı bir hal almış.

Bu kadar olumsuz tabloya rağmen gerekli önlemleri almakta çok geç kalıyoruz.

Yıllardan beri “Naylon Aşkı Öldürür” dedim plastik kirliliğine dikkat çekmeye çalıştım.

“Susuz Aşk Yaşanmaz” dedim su kirliliğini gündeme taşıdım.

Ama işte kendim ancak bu kadar yapabiliyorum.

Ya da bende mi bıraksam ve şöyle mi desem acaba.

Gökyüzünde yalnız gezen mikroplastikler.

Bir gün canımıza okuyacaklar…

.