Bu sene ramazan sanki çok hızlı geçiyor gibi.

Havaların soğuk olması oruç tutmamızı da çok kolaylaştırdı.

İftardan sonra Bilal Şahin amcanın yaptığı Bilal Şahin Külliyesindeki Bilal Şahin Camisinde çoğunlukla teravih namazımı kılmaya çalışıyorum. İnanılmaz derecede kalabalık ve çocukların sesleri cıvıl cıvıl. Bazen rahatsız etseler de çocuklarımız bizlerin canları, geleceklerimiz, onlara kızamayız.

Yozgat ilimizde her yaştan insanın teravih namazını kılmak için tercih ettiği camilerimizden biri.

Tertemiz ve oldukça da bakımlı. Bu camiyi yapan ve vesile olan Bilal Şahin amcadan Allah razı razı olsun. Bu zamana kadar gördüğüm en fedakâr insan.

Geçen hafta bir teravih namazından sonra misafirhanesinde beraberce çay içmek nasip oldu. Hoş sohbetin arkasından küçük büyük demeden verdiği hediyelerden bir tanesini bana da takdim etti.

Tabi benim için en değerli olan hediye kitaplardır. Hediyeler arasında olan Yozgat- Sorgun- Gedikhasanlı’lı Kutb-ı Cihan Mehmet Şakir Efendi Kitabını o gece bir çırpıda okudum. Ve sabahı hanım ile kitaba konu olan Sorgun Gedikhasanlı Kutbi Cihan Şakir Efendi Külliyesini ziyarete gittik. Yozgat’taki Külliyeye benzer muhteşem eseri yine Bilal Şahin amcamız yaptırmış. İnanılmaz bir manevi havasını hissediyorsunuz. Cami, türbe, Kuran Kursu, sosyal tesisler her şey düşünülmüş. İl dışından öğrenciler bile var.

Kuran eğitimi, Osmanlıca ve Arapça eğitimleri alan öğrenciler ile muhabbet ettik.

Mehmet Şakir Efendi türbesine gidip Yasin ve diğer dualarımızı okuduk.

Kitaptan Mehmet Şakir Efendi ile kısa bir hayat hikâyesini aşağıda özetlemek istedim. Tüm Yozgatlıların ve manevi hayatı yüksek olanların bu külliyeyi ziyaret etmesini öneririm.

Zaten özelliklede yaz ayları ve mübarek günlerde yüzlerce insanın ziyaret ettiği bir yer haline gelmiş.

Mehmet Şakir Efendi 1853 yılında Kayseri’de doğmuş(başka bir kaynakta ise Yozgat’ta doğduğu yazmaktadır) ve Hoca Ali Efendi’nin oğludur. Daha sonra Gedikhasanlı köyüne yerleşmişler. Kuran-ı Kerim, tefsir, hadis, fıkıh ve usul derslerini almak için Kayseri’ye dönmüş, Müridzade Ali Efendi’den icazetini alarak tekrar Yozgat’a yerleşmiştir.

Yozgat Demirli Medrese’de Osmanlı dönümünde ve Cumhuriyetin ilk devrelerinde müderrislik yapmış medresenin kapatılması ile de köyüne dönerek imam hatip olarak ömrünün sonuna kadar irşada devam etmiştir.

Yozgatlılar için çok önem bir şahsiyet olan Yozgatlı Şeyhzade Ahmed Efendi gibi çok kişilere hocalık yapmış bir âlimdir.

Ruus (doktora) imtihanı vererek dersiam olması da ilminin ne kadar yüksek olduğunun bir delilidir.

Ömrünün son yıllarını iki gözünü kaybederek yaşamış, keşfi ve kerametleri çok olan bir hocamızdır. 1937 yılında vefat etmiş ve kabri Gedikhasanlı köyünde umumi mezarlığındadır.

Kitabı baştan sona okuyunca menkıbelerine şaşırmamak elde değil, kitabı okumanız tavsiye ederim. Menkıbelerini okumak ayrı bir haz veriyor insana…

Maneviyatımıza bu kadar tesir eden mübarek ve âlim zatların hayat hikâyelerini öğrenmemiz ve ilminden istifade etmemiz gerekiyor.

Çocuklarımıza ne kadar geniş bir kültürümüzün olduğunu ve bu coğrafyamızda ne kadar büyük âlimlerimizin yetiştiğini anlatmalıyız ve öğretmeliyiz…