Her 24 Kasımda öğretmenlerimi ve öğrencilik günlerini hatırlarım. Hayıflandığım, üzüldüğüm ve sevinç duyduğum anlar olur. Özel günlere karşı bir antipatim olsa da farkındalık oluşturma adına önemsiyorum “Öğretmenler Gününü”. Bu kutsal mesleği severek ve gurur duyarak yapmaya çalıştım. Pek çok anılarımız, Sıkıntılarımız ve çıkmazlarımız oldu. Ayrıca eğitimde ciddi tecrübelerimiz oldu. Keşke şunu da yapsaydım dediklerimiz vardı...Ama hayata bugün yeniden başlasam yine öğretmen olmak isterdim diyorum. Bir o kadar şerefli, bir o kadar da onurlu mesleği gereği gibi icra edenlere selam olsun. Para için değil onur ve geleceğe hizmet için yapılması gerek bir meslektir öğretmenlik.
Şerefle, onurla yapmaya çalıştığım bu mesleğe ne yazık ki özel sorunlarımız nedeniyle erken veda etmek zorunda kaldık. Bu da bizim kendi yanlışımız. Elbette ki bu mesleğin de sıkıntıları, sorunları var.
Malumunuz en büyük sıkıntısı sık sık değişen eğitim sistemimizdir. Milli ve insani bir eğitim politikamız olamadı maalesef. Hep taklit ettik birilerini...Türk Eğitim sisteminin
halledilmemiş sorunları olsa da Öğretmenlik tercih edilebilecek en kutsal, en onurlu bir meslektir. Tabii ki bu onurlu mesleğin hakkını vererek çalışmak gerekir. Aynı zamanda öğretmenlik mesleği sabır ve fedakarlık da ister. Genç beyinlere örnek olunması gereken bir meslektir; bunun bilincinde olmalı eğitimci.
Keşke hiç olmazsa 24 Kasımlarda bir araya gelip birbirimizi kucaklayabilsek, sorunlarımızı dile getirip öğretmenlik mesleğini toplumda öne çıkarabilsek. Eğitim ve öğretimin tüm sorunlarını- çözüm önerilerimizle masaya yatırabilsek diyorum. Bugün okullarda başarı neden düşüyor, çocuklarımızı hayata neden hazırlayamıyoruz? Milli ve manevi değerleri niçin kazandıramıyoruz; hayata hazırlanmada neden başarısız kalıyoruz bunları oturup konuşabilsek, tartışabilsek diyorum. Kalite düşüyor, eğitim yavaşlıyor ve kitap okuma alışkanlığı gittikçe kayboluyor. Okuma alışkanlığı olmayan birisinin de hayatta başarılı olması mümkün değildir. Okula gönderiyoruz ama biz çoğunu hayata kazandıramıyoruz ?..
Ne yazık ki: “Öğretmenler Günü” bir iki basit törenlerden öte gidemiyor. Üzüntü duyduğum bir olay. Yazık mı desem, garip mi desem, acı bir gerçek mi desem, bilmem ki ?..
Öğretmenlik kutsal bir meslek, öğretmenlik şerefli bir meslek.
Öğretmenliği Peygamber mesleği diye tarif edenler çok doğru tanımlamışlar diyorum. Gerçekten de peygamber mesleği gibi kutsal bir meslek öğretmenlik. Tabii ki kutsaliyetini bilenler için...
Bence öğretmen okulları yeniden gündeme gelmeli. Seçkin öğrenciler bu okullara ilköğretim döneminden itibaren ayrılmalı. Yüksek öğretmen okulları yeniden düşünülmeli. Öğretmen işinin ehli olarak, mesleğinin bilincinde yetişmeli. Zekası, kabiliyeti, yeteneği ve becerisiyle öğretmenlik mesleğine kişi yakışmalı... Tabi ki, bu eğitimi hizmet içi eğitimle ömür boyu devam ettirilmeliyiz. “Beşikten mezara kadar eğitim” diyoruz ya !..
Öğretmen toplumun önderidir. Bu mesleğe uygun insanlar yetişmeli, bu mesleği temsil eden insanlar görevde kalmalı...Öğretmenim: görevinin kutsallığını unutma, mesleğin şerefli bir meslektir, mesleğine sahip çık, çünkü bu çocuklar ve yarınlar sana emanettir.
Öğretmenliğin emeklisi olmaz. Yüzlerce emekli öğretmenlerimiz var. Kendilerini terkedilmiş, unutulmuş hissediyorlar. Bir çoğu sahipsiz, garip ve mahzun... Hiç olmazsa 24 Kasımlarda onları hatırlayıp ellerini öpsek, bir araya getirsek, dertlerini dinlesek olmaz mı; bu kadar mı vefasızız biz ? Emekli öğretmenlerimizi de yalnızlığı, sahipsizliği ve terkedilmişliği bırakmamalıyız derim. Yazılacak ve söylenecek çok şey var ama yerini bulur mu bilmem.
“24 Kadım Öğretmenler Günü” Münasebetiyle tüm öğretmenlerimi hatırlamak ellerinden öpmek isterim, hatta onlarla helalleşmek... Hakkınız ödenmez biliyorum ama benim cahilliğime sayın ve hakkınızı helal edin; gününüzü kutluyor hürmetle ellerinizden öpüyorum. Rahmetli olanlarınıza da Allah dan Rahmet diliyor, halen görevde olan meslektaşlarımın da “Gününü Kutluyorum” Günün Kutlu Olsun Öğretmenim !...