Hep bir hayalimiz vardır. Bunların başında da zengin olmak ve rahat yaşamak gelir.
Acaba zengin olunca rahatmı yaşanıyor? Bunu pek bilemiyorum.
Birde zenginlik neyle ölçülmeli?
Paramı? Sağlıkmı?
Genelde parası olanlar sağlıkla ölçer.
Sağılıklı olan ise para ölçerek ters bir orantı kurarlar.
Haydi hayal kuralım ve çok zengin olalım.
Çok zengin olunca mutlaka çok çalışanımızın olması gerekli. Hazırmısınızçok insanla uğraşmaya?
Tamam kurumsallaştınız çalışanlarla uğraşmıyorsunuz.
Peki şirketlerinizin geleceği için bütün zevklerinizden vazgeçmeye hazırmısınız?
Örneğin sokakta artık dondurma yiyemeyeceksiniz. İstediğiniz gibi dolaşıp istediğiniz gibi gezemeyeceksiniz çünkü bütün gözler sizde olacak.
Buna hazırmısınız?
Yozgat küçük buradan giderim ve büyük şehirlerde beni tanıyan olmaz diye düşünebilirsiniz.
Sürekli rakiplerinizi kontrol etmek, yeni yeni ürünler bulmak ve çıkarmak zorunda olacaksınız.
Sürekli yeniliğe hazırmısınız?
Yakınınızdaki insanların her söylediğini kontrol edip, size olan davranışlarını kontrol etmek, sevgilerini ölçmek durumunda kalacaksınız. Sürekli acaba diye düşüneceksiniz.
Sürekli düşünmeye hazırmısınız?
Hep bir şeylerle uğraşmak ve aynı seviyede kalmak hatta zaman içerisinde dahada büyümek isteyeceksiniz. Çünkü şartlar sizi o yöne götürecek.
Büyüyecek büyüyecek ve büyüyeceksiniz.
Sonra durup geçmişe bakacaksınız.
Ne idim, ne oldum.
Belki çok paranız, belki çok eviniz, arabanız olacak ama belkide zengin olduğunuza pişman olacaksınız.
Sonuçta çok eviniz ve çok arabanız olsada sadece birini kullanabileceksiniz.
Yani;
“Komşunun kazından benim tavuğum eftaldir” diye düşünebilirsiniz.
Milli piyangonun büyük ikramiyeyi açıkladığı bu günlerde bile hayal kurarken lütfen bunları düşünün.
Hayallerimizin Sevgi, Dostluk, Paylaşmak, Kardeşlik üzerine olması temennisiyle. Hoş kalın…