Dünyada rahata, huzura kavuşmak, kardeşçe yaşayabilmek, âhırette de, sonsuz azaptan kurtulmak, ebedî nimetlere, saâdetlere kavuşmak, ancak ve ancak İslâmiyetin emir ve yasaklarına uymakla olur. Bazıları, “Ben dinin emirlerini yerine getirmiyorum, namaz kılmıyorum fakat kalbim temiz, kötü ahlâklı değilim” diyorlar. Bu, mümkün değildir. Kötü huylar, insanın kalbini, rûhunu hasta eder. Bu hastalığın artması, kalbin, rûhun ölümüne yani küfre sebep olur. Adamın îmânı gider haberi bile olmaz...
Kalp hastalıklarının şirkten, îmânsızlıktan sonra en kötüsü, bid’at işlemektir.
Bid’atlerden sonra da günahlar gelir... Bid’at Peygamber efendimiz ve Eshâbının zamanında yapılmayıp da daha sonra ortaya çıkartılan ve ibâdet olarak yapılan şeylerdir. Daha sonra da kötü huy olarak, günah işlemek insanların haklarına dikkat etmemek, başkalarına zulmetmek gelir.
Zulmün de en büyüğü bir insanın dinini öğrenmesine mâni olmaktır. Bu, kul haklarının en büyüğüdür.
İtikâdda, ahlâkta ve amelde emir olunanları terk edene azap yapılacaktır. Azaba sebep olan şeyleri terk etmek lâzımdır. Mesela namaz kılmamak en büyük günahlardandır. Bu günahı terk etmek, yani beş vakit namazı her gün kılmak şarttır.
Kötü huylardan kurtulmak için Müslümanın her şeyden önce kalbini temizlemesi lâzımdır. Çünkü, kalp, bütün bedenin reisidir, başıdır.
Bütün uzuvlar kalbin emrindedir. Peygamber efendimiz “İnsanın bedeninde bir et parçası vardır. Bu iyi olursa, bütün uzuvlar iyi olur. Bu kötü olursa, bütün organlar bozuk olur. Bu, kalptir” buyurdu.
Yani bu, yürek denilen et parçasındaki gönüldür. Bunun iyi olması, kötü ahlâktan temizlenmesi ve iyi ahlâk ile tezyin edilmesidir. İnsanın kalbindeki kuvvete, hâle, huya “hulk” denir. Kötü huylar kalbin hastalıklarıdır. Bunların tedavileri güçtür. İlaçlarını iyi bilmek ve iyi kullanmak lâzımdır.
Hulk, yani huy, kalpteki meleke ve hâl demektir. İnsanın itikâdı, sözleri, hareketleri, hep bu kuvvetten hâsıl olmaktadır. İhtiyârî hareketleri, huyunun eserleridir.
Huyun değişmesi mümkün mü? Ahlâkı değiştirmek, kötüsünü yok edip, yerine iyisini getirmek mümkündür. Hadîs-i şerîfte, “Ahlâkınızı iyileştiriniz!” buyuruldu. İslâmiyet mümkün olmayan şeyi emretmez...
Günâh işlememek, kalbinde meleke, tabiat, hâlini almalıdır. Bunu başarabilen kimseye “müttekî” ve “sâlih” denir. “Allahü teâlânın velîsi” olur. Kalpte tabiat hâlini almadan, kendini zorlayarak günâhlardan sakınmak da, takvâ olur ise de, velî olmak için, günâh işlememek tabiat, huy hâlini almalıdır...