Asr-ı saadetten uzaklaştıkça ilim azalacak, cehalet çoğalacaktır.
Cahillik çoğalınca da, sapıklar türeyecek, halkı sapıtmaya çalışacaklardır.
Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Kıyamete yakın ilim azalır, cehalet artar.
İlmin azalması, âlimlerin azalması ile olur.
Cahil din adamları, kendi görüşleri ile fetva verir, insanları doğru yoldan saptırırlar.”
Peki cehalet nedir ve cahillerin en bariz özellikleri nelerdir? Muteber kitaplarda buyuruluyor ki:
Câhiller şu alâmetlerle belli olur:
Birincisi: Her şeye öfkelenirler, sinirlenirler.
İnsana, hayvana, hoşlanmadıkları bir şeyle karşılaştıkları her şeye kızarlar, öfkelenirler.
İkincisi: Faydalı, faydasız demeden akıllarına geldiği gibi konuşurlar.
Akıllı olan bir kimse, Müslümana yakışmayan, faydasız söz söylemez, bilâkis ya dünya ile alâkalı veya âhıreti ile alâkalı sözler konuşur.
Üçüncüsü: Mallarını, mülklerini faydasız işlerde sarf ederler.
Ahirette faydası olmayan, hattâ âhirete zarar verecek işler yapan yerlere yardım yapar.
Dördüncüsü: Herkesin yanında sırlarını söylerler. Müslüman nerede nasıl konuşacağını; her sözün her yerde söylenmeyeceğini bilir.
Beşincisi: Her insana itimat ederler. İtimat edilecek kimseyi iyi tanımak lâzımdır.
Birkaç defa karşılaşıp konuşmakla kişi anlaşılamaz.
Altıncısı: Dostunu, düşmanını bilmezler.
Müslümana yakışan, dostunu tanıyıp ona bağlanmak, düşmanını tanıyıp ondan da sakınmaktır.
İsâ aleyhisselâm buyurdu ki: “Allahü teâlâyı unutarak yapılan her söz boştur.
Tefekkür ile geçmeyen her sükût hâli gaflettir.
İbretli olmayan her bakış bir oyundur.
Sözü Allahı zikir, sükûtu tefekkür, bakışı ibret olanlara ne mutlu!..”
Rebî bin Haysem hazretleri her sabah kalktığında bir kâğıt ile bir kalem alarak o gün konuştuğu her sözü yazar, akşam olunca da onlarla kendisini hesaba çekerdi.
İşte zâhidlerin ameli böyleydi.
Onlar, dillerini koruma hususunda, her türlü külfete katlanırlar.
Dünyada kendi kendini hesaba çekerlerdi. Herkesin kendisini hesaba çekmesi gerekir.
Zîrâ dünyada kendi kendini hesaba çekmek, âhirette hesaba çekilmekten çok daha kolaydır.
Evzâî hazretleri “Mümin az konuşur, çok iş yapar.
Münâfık ise çok konuşur, az iş yapar” buyurdu.
Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Beş şey vardır ki münâfıkta bulunmaz. Bunlar; dinde bilgi sâhibi olmak, dilini fuzûliyattan, boş şeylerden korumak, güler yüzlü olmak, kalbinde nûr bulunmak ve Müslümanlar arasında sevilmektir.”