Bakara suresinde Rabbimiz Ramazan ayını, insanlara doğru yolu, hidâyeti, hak ile batılı ayırt edip açıklayan Kur'ân'ın indirildiği ay olarak ilan eder. Kadir suresinde de Kur’an’ı biz Kadir gecesinde indirdik buyrulur: “Biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Rûh, o gece Rab'lerinin izniyle her iş için inerler. Esenliktir o, tâ şafak ağarıncaya kadar.” (Kadir, 97/1-5)

Böylece Ramazan ayı, sahip olduğu tüm bereket ve kudsiyeti içerisinde gerçekleşen bu inzalden almıştır. Kur’anın bu gecede indirilmeye başlanması bu geceyi bin aydan daha değerli kılmış, Kur’an indiği zamana böyle bir bereket katmıştır. Vahyin amacı zamana bereket katmak, onu binlerce kat daha değerli kılmak mıdır? Elbette hayır. Vahiy insan için inmiştir. İnsana bereket katmak, insanı yüceltmek, o geceyi gerçek manada idrak edenlere bir ömür bahşetmek için.

O halde Kur’an niçin vahyin zamana kattığı değer ve berekete işaret etmiştir? Çünkü Kur’anı Kerim insanoğluna şöyle bir davette bulunmaktadır: “Ey insanoğlu! İndiği geceyi bin aydan daha hayırlı yapan, yani bir ömre bedel bir gece kılan bu vahiy eğer senin yüreğine, zihnine, aklına, hayat ve davranışlarına inerse neler yapmaz? Sana ne hayır ve bereketler katacağını bir düşün ve ona göre hareket et. Zaman nasıl Kur’an’la değer kazanmışsa kalpler de ancak onunla değer kazanacaktır.

Bu çerçeve de bizim kadrimiz ancak Kur’an’ı kendi hayatımıza indirdiğimiz zaman ortaya çıkacaktır. Peygamber (s.a.v.): Kim Kadir gecesini inanarak ve mükafatını Allah'tan bekleyerek ibadet için kıyam ederse o kimsenin geçmiş günâhları affedilir." (Buhari, Leyle-i Kadr, 1) buyurmuştur. Kadir gecesinin hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber genellikle Ramazan'ın yirmi yedinci gecesinde olduğu görüşü tercih edilmiş ve bu şekilde idrak edilegelmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.) bunun kesin olarak hangi gece olduğunu belirtmemiştir.

Allah Rasulü :"Siz Kadir gecesini Ramazan'ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız" (Buhârî, Leyletü'l-Kadir, 3) tavsiyesinde bulunmuştur.

O Halde Kadir Gecesini Nasıl Değerlendirmeliyiz?

Peygamber efendimiz bu hususta kendisine Hz. Aişe validemiz tarafından yöneltilen suale şöyle cevap vermiştir: “Ey Allah'ın Elçisi, dedim, Kadir gecesine rastlarsam ne diyeyim? Buyurdu ki: Allahım, sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle' de." (Tirmizi, Deavat, 86)

Süfyân-ı Sevrî, Kadir gecesinde du'â etmenin, namaz kılmaktan daha iyi olduğunu söylemiştir. Hem Kur'ân okuyup, hem du'â etmek daha güzeldir. Peygamber (s.a.v.), Ramazan geceleri çok ibâdet eder, yavaş usulde Kur'ân okurdu. Rahmet âyetleri geçtikçe Allah'tan rahmet diler; azâb âyetleri geçtikçe Allah'a sığınırdı. Özellikle Ramazan'ın son on gününde ibâdeti daha da artırırdı. Ayrıca, tefekkür, tezekkür ve herhangi bir sebeple diğer zamanda kılamadığımız farz bir namazın yerine kaza namazı ve nafile namazlar kılmak suretiyle de değerlendirebiliriz. Kur’an’ın indiriliş yıldönümünde elbette yapılacakların en güzeli Kur’an okumaktır. Kur’an’la bağlarımızı, yeniden tazelemektir. Rabbimizin sözüne, emirlerine, yürekten kulak verip, itaat etmektir. Kur’an’sız geçen bir hayattan pişmanlık duyup Kur’an’lı bir hayata yönelmektir.

Zira, insanlara dünya ve âhiret mutluluğunu sağlamayı hedefleyen ve manevi varlığımızı karartan her türlü olumsuzluktan arındırarak, bizi üstün ahlâkî değerlere yönelten Kur’ân’dır. O’nun getirdiği ilke ve prensiplerin özünde birlik, dirlik, huzur, aydınlık, dostluk ve kardeşlik vardır. Bayrama da ancak böyle güzel vasıflarla girildiğinde bayramımız huzur iklimine dönecektir.