Bazen kalemi insan eline alamıyor işte,

Yazamıyorsunuz.

Karma karışık oluyorsunuz.

Bazen tüm dünya sana yetmez iken,

Bazen de bir zerrede boğuluyorsunuz.

Kasım ayında penceremden dışarı bakarken,

Ağaçların yapraklarını dökmesini seyrediyorum.

Sabahları yağmur sesi ile uyanıyorum.

Yağmur tanelerini izlerken hüzne kapılıyorum.

Televizyondaki film ve dizilerden medet umuyorum,

Ama onlar beni ve ailemi parçalamak için ant içmişler gibi,

Tüm değerlerime saldırdıklarını görüyorum.

Sosyal medyada vakit geçireyim diyorum,

Tüm doğru bildiklerimin terslerini söylemeleri beni çıldırtıyor.

Bu biz değiliz diyorum,

Ama sesimi kimseye duyuramıyorum.

Mesleğimin en iyisini yapmaya çalışıyorum,

Senin derdin ne diyorlar?

Acımasızca sorguluyorlar.

Üzülüyorum,

Hüzünleniyorum,

İçten içe ağlıyorum.

Ama işte kimseye kendimi anlatamıyorum.

Kendime bile anlatamıyorum ki.

Yaş otuzbeş yolun yarısıdır demiş Süleyman Nazif,

Ben yarıları çoktan geçmişim.

Ömrümün sonbaharındayım,

Bunu da biliyorum.

Kabrin öbür tarafı için çalışmam lazım,

Tul-i emel bana engel oluyor,

Bazen ne yazdığımı bilmiyorum işte,

Dedim ya be dostlar,

Kasım ayı gibi karma karışığım ben…