Vefalı insan sıkıntılı anında arkadaşının yardımına koşmalı, “Kara gün dostu” olmalıdır. Şeytan, nefs ve kötü arkadaş, ara bozmaya çalıştığı için arkadaşlığı devam ettirmek zor olur. Bunun için, “Arkadaşlık ince ve lâtif bir cevherdir. Korunmasını bilmezsen kazaya uğrar!” Çünkü kusursuz insan olmaz.
Kusursuz insanla herkes geçinir. Asıl yiğitlik, kusurlu arkadaşla iyi geçinmektir. Vefakâr olmanın şartlarından biri, dostun sevmediklerini, düşmanlarını sevmemektir. Dostun düşmanı ile birlikte gezmek, düşmanlıkta ortak olmak demektir.
Vefa, sevgide devamlılık demektir. Vefa demek, ihtiyaç hâlinde olana yardım etmektir. İnsan dediğin vefakâr olur. Vefakâr olmanın, yani sırf Allah rızası için sevmenin mükâfatı çok daha büyüktür. Hadis-i şerifte buyurulur ki: “Kıyamette hiç bir himayenin bulunmadığı zaman, Allah’ü Teâlâ’nın himayesinde bulunacak yedi kişiden biri, birbirini (sırf Allah rızası için) sevenlerdir.” (Buhari)
Arkadaşa yaptığı iyiliği az görmek, onun yaptığını çok bilmek vefadandır. Vefa, dostlukta, bağlılıkta sebat etmektir. Vefa demek, gerek hayattayken gerekse de öldükten sonra sevgi ve saygıyı devam ettirmek demektir. Ölen bir kimseye az bir vefa göstermek, hayatta yapılan çok iyiliklerden daha makbuldür.
Arkadaşın dost ve akrabalarını arayıp sormak vefakârlığın şartlarındandır. Onların haklarına riayet, arkadaşa ikram etmekten daha kıymetlidir. Vefanın gereğindendir ki, insan sevdiği arkadaşının dostlarını, akrabalarını da sevip haklarını gözetmelidir! Çünkü insan, yakınlarına gösterilen ilgiye daha çok memnun olur. Sevgi, sevgilinin her şeyini, ona yakından uzaktan ilgili olan her şeyi sevgili kılar.
Peygamber efendimiz, ihtiyar bir kadına ikramda bulundu. Sebebini soranlara, “Bu kadın, Hatice hayatta iken bize gelir giderdi. Ahde vefa, dindendir”, buyurdu.
Gerçek müminlerin duruşu bile sevgi telkin eder. Böyle bir kimse, makam sahibi de olsa, eski arkadaşlarını arar. “Kerem sahipleri, darlık zamanlarında kendileriyle düşüp kalkanları, genişlik zamanlarında da ararlar” denmiştir.
Arkadaşının dostu ile düşman olmamak veya düşmanı ile dost olmamak da vefadandır. Arkadaş vefat ettikten sonra da, onun yakınlarına ilgi göstermek, sağlığında ilgi göstermekten daha kıymetlidir.
Muhterem bir zatın oğluna vasiyeti şöyledir: “Oğlum, herkesle arkadaşlık edilmez. İhtiyaç içinde olduğun zaman senden uzaklaşan, genişlik zamanında malına göz diken ve yükseldiği vakit sana üstünlük taslayan kimse ile arkadaş olma!”
Vefasızlık şeytanın hoşuna gider. Mesela arkadaşlar arasındaki sevginin azalması, kırgınlığın zuhur etmesi Şeytanı çok sevindirir. Şeytanı sevindirmemek, onun oyununa gelmemek için vefakâr olmalı, arkadaşın kusurlarını fazilet, hakaretlerini de iltifat kabul etmeli. İki arkadaştan biri, diğerine sert bakınca, Şeytan sevinip oynar. Allah’ü Teâlâ, “Şeytan, aralarını bozmaması için, kullarım güzel konuşsun!” buyuruyor. (İsra 53)
Her şeye itiraz eden, hayır öyle değil, diyen, arkadaşlarını düşman etmekle kalmaz, bütün insanların nefretini kazanır. Sevdiğini Allah için sev, sevmediklerine de Allah’ın kulları diye saygı göster…Vefasız olma vefasız insanda hayır yoktur...