Odgurmuş: Gördüğüm kadarıyla giderek hepiniz Monşer’leşiyorsunuz. Bir süreden beri siz ve sizin gibilerde bazı değişiklikler gözlemliyorum.

Monşer: Ne demek şimdi bu, ne söylemek istiyorsun? Ne değişikliğiymiş.

Odgurmuş: Şu demek, açıklayayım. Eskiden diyelim, 1960’lı yıllardan itibaren ülkede Komünizm belası hortlatılınca haliyle sizler de kendinize baş düşman olarak Komünizmi ve komünistleri görürdünüz ve mücadelenizi Komünizm üzerine yoğunlaştırmış olarak sürdürürdünüz. Elbette ülkede meydana gelen bu bölücü akıma karşı verdiğiniz mücadele takdirle karşılanan bir mücadeledir. Bu konuda sizi tebrik ederim. Peki, şimdi sorayım. Ülkede ne değişti ya da size ne oldu, sizde ne değişti de komünizmi ve komünistleri ciddiye almıyor ve hatta komünistlerle yer yer aynı paralelde hareket ediyor, onların fikir ve düşüncelerinden faydalanıyorsunuz. Komünistler, ülkeye ve ülkenin değerlerine olan düşmanlıklarını terk ettiler de bizim haberimiz mi yok?

Monşer: Canım sen de öküz altında buzağı arıyorsun. Sonra Rusya’da komünizm yıkıldı, cumhuriyetlerin önemli bir bölümü dağıldı. Komünizm tehlikesi mi kaldı ki de ben onlarla uğraşayım. Şimdi daha büyük tehlikeler var, Ülke elden gidiyor. Her şeyi sattılar soğana çevirdiler. Hatta soğana muhtaç ettiler.

Odgurmuş: Rusya’da komünizm yıkıldı diyorsunuz doğrudur. Fakat siz de görüyorsunuz ki Rus imparatorluğu hala yerinde duruyor ve hala dünyanın önemli birkaç ülkesinden birisi. Hatta Rusya’yı bu haliyle yine komünistler idare ediyor. Belki eskisi gibi dünyadaki ülkelere komünizm ihraç etmiyor ama bu kez de başka yollarla ülkelerle ilgileniyor, onlarla ikili anlaşmalarla ve bazı birlikteliklerle o ülkeleri kendi çemberi içinde tutmaya çalışıyor.

Şimdi Rusya’dan neden bahsediyoruz ki, biz kendi ülkemize bakalım. Sovyet Rusya yıkıldı diye bizim ülkemizdeki Komünistler fikir ve kafa değiştirip her biri vatansever olmadılar her halde.

1960 Askeri darbesinin ardından meydana gelen hürriyet ortamından istifade eden Marksist solcular ülkeyi karıştırmak ve bir komünist devrim yapmak için epey uğraştılar. 1971 de önemli bir darbe yediler ve pek çoğu kanlı eylemler yapmaktan dolayı bazıları idam edildi, bazıları da hapsedildiler. Fakat 1974 de Ecevit hükümeti tarafından çıkartılan afla salıverildiler. Bu salıvermenin ardından daha bilenmiş ve daha yetişmiş olarak tekrar faaliyetlerine ve eylemlerine başladılar. Hatta binlerce Ülkücü’nün kanına girdiler ve onları şehid ettiler. Pek çoğunu sakat bıraktılar, birçoğu da onlar yüzünden istikballerinden oldu ve hapishanelerde çürüdüler.

Monşer: Şimdi bunları bana neden anlatıyorsun. Canım, suçun tamamını da devrimcilere yıkmak haksızlık olur. Onlarda suç vardı da karşılarındakilerde suç yok muydu? Çıkmasalardı bu devrimci cici çocukların karşısına, ne bu kadar kan akardı ne de bu kadar kargaşa olurdu. Sonra ben anlıyorum ki bizi de devrimcileri de kullanmışlar. Belki o gençlerin suçu bile yoktu, birileri aralarına girip onları tahrik etti ve eylemlere sürükledi.

Odgurmuş: Monşer siz ne diyorsunuz, bu komünistlerin karşısına Milliyetçi Ülkücü gençler çıkmasalardı onlar hiçbir eylem yapmayacaklar mıydı? Onların asıl hedefi Milliyetçi Ülkücüleri ortadan kaldırmak, onları öldürmek değildi ki. Onların asıl hedefi Komünist bir sistem kurmak için ayaklanma yoluyla devrim yapmaktı. Fakat siz de biliyorsunuz ki bunların hesabını temiz Anadolu çocukları bozdu ve karşılarına çıkarak göğüslerini kurşunlara siper ettiler.

Hal böyle iken ülkeyi komünistleştirmek için çaba sarf eden bu insanlar buhar olup uçmadılar. Gazete köşelerinde, reklam firmalarında, sanat dünyasında, sinemada ve tiyatroda olmak üzere hala bu ülkede yaşıyorlar. Sureti haktanmış gibi hareket ederek toplumu yönlendirmeye çalışıyorlar.

Benim anlamadığım nokta ise şu; Size ne oldu da onların fikirleri ile hareket ediyor, onların yani Marksist olarak bilinen yazarların yazılarını takip ediyor ve o yazıları da yer yer paylaşıyorsunuz. Bu Marksist Türk düşmanları ile sizin ne gibi bir ortak yanınız olabilir ki de böyle davranıyorsunuz.

Ayrıca siz ne biçim milliyetçisiniz, sizin kendinize has kendi tarihi birikimlerinize göre fikirleriniz yok mu da Marksistlerin görüşlerini paylaşıyorsunuz

Sizin milliyetçi bir bakış açınız yok mu da muhaliflerinizi elin ağzı ile eleştiriyorsunuz. Siz “ortak düşmana karşı her türlü fikir ile anlaşırım, onlarla ortak hareket ederim” diyorsanız çok yanılırsınız. Madem öyle o Marksistler bir kere de sizin fikirleriniz alıp ortak düşmanınıza karşı kullansın. Hep siz mi fikir alacaksınız. Onun bunun kuyruğu gibi hareket etmek size yakışmıyor.

Sonra bu Marksist olarak bilinenler pek çok arkadaşınızı şehid etmediler mi? Bu Marksist sol kalemşorlar ve konuşmacıların hedefinde dün de siz vardınız, sizin için de söylemedik sözler, etmedik hakaretler bırakmamışlardı.

Monşer: Sen de fazla oluyorsun, Unutma ki ben vatanımı milletimi severim, belki daha az kitap okuyor olabilirim. Fakat gündemi basından ve Tv’ lerden takip ediyorum. Muhalif kanallar çok çok bilgi veriyor insana. Biz de faydalanıyoruz.

Odgurmuş: Vatanını milletini sevdiğini söyleyen birisi Marksist olduğunu saklamayan kişilerin peşine takılıp onların fikirleri ile hareket etmez ve onların görüşlerini paylaşmaz. Sosyal medyadaki paylaşımlarına da biraz dikkat eder. Sizin Marksistlerle ortak yanınız nedir de bu şekilde davranıyorsunuz. Aklıma da bazen şöyle bir düşünce de gelmiyor değil; Siz zaten içinde bulunduğunuz fikirleri, Türk milletini, dinimiz İslâmiyeti zaten pek de benimsememiştiniz de ilk fırsatta devlet ve millet düşmanı Marksist ve bölücülerle aynı fikirleri paylaşıyor, onlar gibi hareket ediyorsunuz. Bu demektir ki yeteri kadar milli şuur alamamışsınız.

(1)- “Odgurmuş”: Kadim kitabımız Kutatgu Bilig’de “Kanaat-Akıbet” manasına gelen şahsiyet.

(2)- “Monşer”: “Batı özentisi içinde olan”, “cehaletinden rahatsız olmayan”, biraz sağcı, biraz solcu, biraz 1970’li yıllarda kalmış ülkücü, biraz liberal, biraz Kemalist, biraz laik ve her halükârda halkını geri-sürü gören hayali bir şahsiyet.