Yüce Allah, bir ayeti kerimede şöyle
buyuruyor: “Sakın, zalimlerin yaptıklarından Allah’ı habersiz sanma! Allah onları cezalandırmayı, korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.”(İbrahim Suresi 42)
Peygamberimiz (s.a.s) de bir hadis-i şerifte buyuruyor ki: “Bir kötülüğe şahit olan, gücü yettiği takdirde onu eli ile düzeltsin. Buna gücü yetmezse dili ile düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbi ile o kötülüğe karşı tavır koysun. Kaldı ki bu durum da imanın asgarî gereğidir.”(müslim)
İslam coğrafyası olarak sıkıntılı günler geçiriyoruz. Gönüllerimiz kırgın, gözlerimiz yaşlı. Bir taraftan da İslam dünyasındaki kısır çekişmeler, şiddet ve çatışmalar, bizleri üzmeye devam ediyor. Diğer taraftansa Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin maruz kaldığı baskı, zulüm, vahşet ve katliamlar yüreğimizi dağlıyor. Masum ve mazlumların uzak diyarlardan yükselen çığlıklarını bizler derinden hissediyoruz.
Bugün Müslümanların maruz kaldığı haksızlıklar, baskılar, işkenceler, şiddet ve zulümler hepimizi üzmekte; lakin bundan daha acısı ise bütün bu zalimlikler karşısında büyük ölçüde insanlığın sergilediği, sessizlik- suskunluk ve duyarsızlıktır.
Mazlum ve masumların arşı titreten feryatlarına dünyanın kör ve sağır kalışı en acı olanıdır. Karaya vuran bir balina için seferber olunurken, kıyıya vuran cansız minik bedenlerin görmezden gelinmesidir. Bir köpeğe duyulan acıma hissinin garip bir mazluma duyulmayışıdır!.. Kadın kız, çoluk çocuk demeden katleden zalimlere karşı sergilenen sessizliktir ...
İnsanların açlıktan hayatını kaybetmesi; çocuk, kadın, yaşlı demeden evinden, yurdundan sürülmesi karşısında insaf ve vicdanın yitirilmesidir. Bugün Mülteci çadırlarında insanlık dışı yaşam söz konusudur. Bunları görmemezlikten gelen zalimler üzerlerine bomba yağdırmaya devam ediyorlar. Müslümanların maruz kaldığı katliamlara hür dünyanın kulağı Sağır, gözü de kördür...
Yüce dinimizde bir insanın suçsuz yere katli, bütün insanlığın katli gibidir. Zira inancımızda insan, Allah’ın yarattığı kul olduğu için kutsaldır. Herkesin canı, inancı, malı ve haysiyeti dokunulmazdır. Hiç kimse inancından dolayı temel hak ve özgürlüklerinden alıkonamaz. Yerinden yurdundan çıkarılamaz.
Şiddete, vahşete maruz bırakılamaz.
İnancımızda zulmetmek şöyle dursun, zulme sessiz dahi kalınamaz. Hangi gerekçeyle olursa olsun zalime asla meyledilemez. Mazluma sırt çevrilemez. Bu konudaki temel prensibimiz Peygamberimiz (s.a.s)’in şu uyarısıdır: “İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın onları umumi bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”
Bizler inanıyoruz ki zalimler er ya da geç hak ettikleri cezayı göreceklerdir ve biliyoruz ki bütün bu olumsuzluklar elbette son bulacaktır. Yeter ki, insanlığa tarih boyunca umut olmuş bir milletin evlatları olarak bizler, birlik ruhuyla mazluma, masuma ve mahruma el uzatmaya devam edelim.
Dil, din, renk, coğrafya ayrımı gözetmeksizin geçmişte olduğu gibi bugün de zalimin karşısında, mazlumun yanında yer alalım. Yalnız kalsak da en büyük yardımcımızın Rabbimiz olduğu inancıyla zulmün her türlüsüne karşı duralım. Şer odakları topyekûn üzerimize gelse de en büyük gücümüzün mazlumların duası olduğu şuuruyla her daim hakkı ve haklıyı savunalım. Haksızlıklar karşısında asla susmayalım.
“Müslümanların haline duyarsız kalan kimse onlardan değildir.” hadisi gereği kardeşliğimize sahip çıkalım. Sevincimizi ve üzüntümüzü, varlığımızı ve yokluğumuzu
kardeşlerimizle paylaşalım ve dua edelim.
Allah’ım! Dünyanın çeşitli yerlerinde varlık mücadelesi veren kardeşlerimize rahmetinle, nusretinle muamele eyle! Onların bir an önce sıkıntıdan kurtulmalarını nasip eyle. Allah’ım! İnsanlığın vicdanı olan aziz milletimizden yardımını esirgeme! Bizleri insanlığını unutanlardan değil, insanca yaşayanlardan eyle!..Üç aylarınız ve cumanız hayırlara vesile olsun!