(89’Ruhu maalesef gelmedi)
--Arkadaşlar masa hazır mı?
-Ne masası?
--İspritizma masası.
-Ya ne demek bu ispritizma masası.
--Ruh çağırma, ruh çağırma.
--İspritizmayı sen bilmiyor musun?
-Yok, nerden bileyim. İlk defa duyuyorum.
--Masa hazır mı? Yuvarlak olursa daha iyi olur.
-Masa hazır.
--Işığı kapatın, gece lambası yeter.
--Haydi, herkes masaya. Bu akşam çok önemli ve bir o kadar da mühim bir çağrı yapacağız.
--Herkes oturdu mu?
--Eller masanın üstüne. Serçe parmaklar bir birine değsin.
-Haydi, reis çağır çağır artık.
-Ya unuttum biz kimi çağıracaktık.
--Salak ne çabuk unuttun
--Ruh çağıracağız.
-Kimin ruhunu çağıracağız.
--89’ ruhunu.
-89’ ruhumu. O bize gelir mi? Biz 89’lu muyuz ki, biz 70’liyiz. 89’ ruhu bize neden gelir ki.
-Sonra sen 89’ ruhunu tanıyor musun da onu çağırıyoruz?
--Yine boş boş konuştun. 89’ ruhu mühim ve bir o kadar da ehem. Biz onu bu yüzden çağırıyoruz. Elbet gelecektir. Ya da öyle umuyorum.
-Ama neden 89’ ruhu ki. Başka ruhlar yok mu?
--Yine boş konuştun. 89’ ruhu var ya, bütün ruhların en yücesi. Neden? Çünkü o ruhun içinde biz varız. Biiiiz. 89’ ruhu daha önce bir kere gelmişti ve bizi ihya etmişti. Önemli mevkiler elde etmiştik. O yüzden 89’ ruhu çok önemli.
-Gelir mi dersiniz?
--Gelir, gelir. O bizi tanır. Sonra bizim büyük büyük hizmetlerimizi hatırlar.
--Gerçi biz Genel Başkan Yozgat’tan aday olduğunda kılımızı bile kıpırdatmamış, maç izlemeye gitmiştik. Ruh onları belki hatırlamaz.
--Gel artık eyyy ruh. Bizi kırma, bak çaresiziz. Gel de bizi “Agah” et.
-Bir ses duydum, geldi mi yoksa.
--Geldin mi 89’ ruhu
--Geldiysen masaya 9 defa vur.
-Masa oynadı.
--Evet masa oynadı.
……….
(Çoook uzaktan ve derinden bir ses duyulur ve herkes irkilir.)
..-Dış ses: Kim çağırıyor beni.
..-Siz de kimsiniz.
..-Beni neden çağırdınız?
..-“Emek” verip buraya toplanmışsınız ama sizleri pek tanıyamadım.
-……
-Nasıl tanımadınız biz işte.
-Hani 89’da gelmiştin ve bizleri ihya etmiştin ya.
..-Tanımadım sizleri.
..-Çok yaşlanmışsınız. içiniz geçmiş., tanınmaz hale gelmiş siniz.
..-Bırakın artık bu işleri, artık gençlere bırakın.
-89’ ruhu, 89’ruhu madem geldin yardım et bize. Haftalardır seni bekliyoruz. Bize imdat et. Kaldık ortada.
..-Dış ses: Ben sizleri tanıyamadım, sonra işlerim vardı. Sonra trafik vardı gelemedim, aslında gelmek istemedim.
..-Gelsem ne olacak ki.
..-89’da geldim de ne oldu. Oradan oraya, şuradan buraya gezdiniz durdunuz.
..-Beni unutanı ben de unuturum.
-Etme 89’ ruhu bize yardım et, kaldık.
..-Dış ses: Siz 89’ ruhunu unuttunuz. 89’ ruhuna göre hareket etmediniz. O yüzden ben gelemeyeceğim. Öyle uçuk kaçık vaatlerle beni ikna edemezsiniz.
..-89 Yılında geldiğimde çok işinize yaramıştım. Oyların çoğunu almıştınız.
..-89’ ruhu o günlerde önemli bir ruhtu.
..-Yıllardır iktidar görmemiş ve 12 Eylül darbesi ile hırpalanmış olan Ülkücü camia kenetlenmiş ve belediyeyi almıştı.
..-Fakat aradan geçen zamanda kayda değer bir varlık ve hizmet orta yere konulamamıştı.
..-Çarşı içinde bulunan iki mezbeleliğe ve abide iş hanın da ki diğer mezbeleliğe el atılmamıştı. Ve işin en garip tarafı şehir merkezinde girmeye tereddüt edilen bu yerlere bir çivi çakılmamıştı. Bu durum halkın gözünden kaçmamıştı.
..-Halkı hiçbir şey bilmez ve geçmişini çabuk unutur diye düşünenler her zaman yanılmışlardır.
..-Halk sakindir. Tıpkı Yozgat halkı gibi. Sessizdir. Ama onunda bir aklı ve izanı vardır. Bunu yok saymak gafletten başka bir şey değildir.
..-Biz odunu koysak seçilir”, “biz bir düdük çalarız bunlar yine toplanır”, “halkın hafızası zayıftır, çabuk unutur” gibi düşünceler sakat düşünceler olmaktan öte geçmez. ”Biz karar veririz, genel merkezin de desteğini alırsak bu iş tamamdır” demiş olmanın da pek faydası yoktur.
..-Köprülerin altından çok sular geçmiş, fırınlarda çok ekmek pişmiştir.
..-İnsanlar biat kültürü ile hareket etmiyorlar. Hele de Ülkücüler.
..-Birey olarak herkes merkezi bir otorite ve örgüte bağlı olmadıkları için hiç kimsenin oy’unu ”çantada keklik” görmenin de artık imkânı yoktur.
..-Siz bu yanlışlara hep düştünüz.
..-Sizi ben gelsem de kurtaramaz mışım.
…- Ama bu sonucu Yozgat merkez hak etmedi.