Monşer: Sevgili Odgurmuş’um gördüğüm kadarıyla biraz sıkıntılısınız.
Odgurmuş: Ne gibi bir sıkıntı görüyorsunuz bende?
Monşer: Yazı yazıyorsunuz, paylaşımlar yapıyorsunuz fakat görüyorum ki pek çok kimseye yaranamıyorsunuz. Hatta ve hatta en yakın arkadaşların olarak kabul ettiğin insanlar tarafından bazen okunmuyorsunuz, bazen de okunsanız bile onlar beğenme butonuna basmıyorlar, hatta çoğu kez de yazdığınız ve paylaştığınız şeylerle ilgili hemen sizi damgalıyorlar. “Şu partilisin, bu partilisin” diyorlar. Biraz daha ileri giderek söyleyecek olursak “filan partinin gizli taraftarı” bile diyorlar.
Odgurmuş: Haklısınız bu durumları ben de gözlemliyorum. Biz okuduklarımızdan ve bildiklerimizden yola çıkarak bir şeyler yazıyoruz. Biz bu yazıları yazarken ve paylaşımları yaparken Milliyetçi harekete katıldığımız günlerden beri okuduğumuz ve çok yakından takip ettiğimiz milliyetçi büyüklerimizin fikir vr düşüncelerinden ilham alıyorum. Onların fikirlerine her zaman sadık kalıyorum. Hatta ben Milliyetçi harekete katılmadan önce ilkokuldan itibaren pek çok kitap okumuş ve bunun yanı sıra tarihi, polisiye ve klasik yazarlarımızın romanlarını da okumuştum. Ben yazılarımı ve paylaşımlarımı bu bilgiler doğrultusunda yapıyorum. Ocağa adımımı attığımdan itibaren hiçbir semineri, sohbeti ve konferansı kaçırmadım. Hareketimizin tüm yayın organlarını takip ettim aldım ve okudum. Harekete katıldıktan kısa bir süre sonra almaya başladığım “Devlet gazetesi” benim için bir okul olmuş, kafamda dağınık bir şekilde dolaşan fikirlerin yerli yerine oturmasına yardımcı olmuştu. Özellikle de Dündar Taşer’i tanıma şansım tüm tarihi bilgilerimin derlenip toplanmasına ve Türk tarihine bakışım tam manasıyla rayına oturmuştu. Daha sonra okumalarım devam etti. Yılmaz Öztuna’yı onu yeteri kadar tanımadan önce epey okumuştum. Osman Turan okumam ise fikir dünyamda tam bir deprem meydana getirmişti.
Milletimi seviyor, onun yücelmesi ve yükselmesi için çaba sarf edilmesi gerektiğine inanıyordum. Ama bu benim için çok derli toplu bir fikir değildi. Osman Turan’ın ismini duyup okumaya başladığımda ise Türk milletini, Türk tarihini, tarih sahnesine ilk çıktıkları tarihten itibaren Türk devletini, Türk devletlerini, Türk kültürünü, Dinimiz İslamiyet'i ise bir bütün olarak sevmemi sağladı. Karşılıksız sevmenin ne demek olduğunu gördüm.
Monşer: Bütün bunlar çok boş şeyler. Şimdi Facebook’da kalem oynatan arkadaşların için bu gibi şeylerin pek de önemi yoktur. Onlar Marksist-sol’un eleştiri hastalığına yakalanmış oldukları içi sizin dedikleriniz pek fazla dikkate alınmaz.
1960’lı yıllarda büyük gelişme gösteren Marksist-sol ülkede bulunan her konuyu, her şeyi mutlaka eleştirirler, her konuyu mutlaka Amerikan emperyalizmine bağlar ve rahatlama sağlarlardı. Şimdi görüyorum ki senin arkadaşların bizim Marksistleri dahi çok gerilerde bıraktılar.
Odgurmuş: Evet haklısınız; Eskiden biz Türkiye'nin meseleleri derken, Tanzimattan beri birikmiş olan müzmin meselelerimize çözümler arar, günlük siyasetin dolambaçlı yollarında pek de dolaşmazdık. Ülkenin eğitim meselesi, ekonomi meselesi, hızlı kalkınma, gençliğin milli bir eğitimle yetiştirilmesi meselesi, tarihe bakışımız, tarihte kurduğumuz devletler, elde edilen başarılar ve adaletle hükmedilmesi gibi büyüklerimizin bu konudaki tesbitleri üzerinde dururduk.
Monşer: Bak bu konular çok gerilerde kaldı. Senin arkadaşlarının pek çoğunun gündeminde böyle konular yok. Bu yüzden siz yazı yazarken ve paylaşım yaparken dikkatli olmalısınız.
Odgurmuş: Şimdi ben yukarıda biraz açıkladım. O doğrultuda yazılar yazıyorum. Yani yazmayayım mı?
Monşer: İnsanlar doğrulardan söz edilmesinden hoşlanmıyor. Neden? Çünkü doğrular insanların inandıkları pörsümüş, bozulmuş değerlerine ters geliyor.
Bak bir misal vereyim. Bazı insanlar Camide nikâh yapmışlar, pasta kesmişler, çay içmişler, belkide sohbet etmişler. Bu duruma başta sizin arkadaşlarınız karşı çıktı ve camiye siyaset soktular vs. Dediler. Bu düşünceleri ve bu şekilde eleştirmeleri bizim tek parti döneminden kalma sloganımız vardı “İbadet de gizlidir, kabahat de gizlidir”. “Dinin yeri İnsanın vicdanı ve mabettir.” Yani camide sadece ibadet edilir gibi bir algı var. Bu algı sizin arkadaşlarda da var. Hâlbuki biraz kitap karıştırsalar camiler sadece bir ibadet yeri olmadığı ve oraların bir toplanma yeri olduğunu, birçok meselenin orada görüşülebileceğini bilecekler. Yani buradan şu anlaşılıyor bizim tek parti döneminin uygulamaları sizin arkadaşların bile kafalarında hala yaşıyor. Şimdi burada siz “camide ibadetin dışında da toplantı, nikâh, görüşme, çocuklar için eğlence, çocukların bağırıp çağırması elbette mümkün olmalıdır” derseniz arkadaşlarınız hemen sizi Akp’li olmakla suçlarlar.
Odgurmuş: Onu yazma bunu yazma, o zaman ne yazmalı?
Monşer: Mesela İp, Chp ve komünistler aleyhine atmayacaksınız. Neden? Çünkü dolaylı olarak Akp’nin işine yarar.
Dinimiz İslamiyet, Diyanet işleri başkanlığı aleyhinde olumsuz sözler sarfeden ve hatta yetkili olmadığı halde fetva verenlerin söylediklerine cevap verip asla İslamiyeti ve Diyanet İşleri Başkanlığını savunmayacaksın. Neden? Çünkü dolaylı olarak Akp’nin işine yarar.
Türk, Türkiye, devlet, millet, ordu, tarih, kültür gibi konularda çok olumsuz şeyler söylendiği bir gerçek olmasına rağmen siz bütün bunları duymazdan, görmezden gelecek itiraz etmeyecek, hatta cevap vermeyeceksiniz. Ve hatta bu değerleri pek o kadar övmeyeceksiniz. Neden? Çünkü dolaylı olarak Akp dostluğu yapmış olursunuz.
Gördüğüm kadarıyla Osmanlı hakkında çok olumlu şeyler yazmayacak, paylaşımlarda bulunmayacaksınız. Neden? Çünkü Osmanlıyı översen Cumhuriyete karşısın demektir. Böyle yaparsan yine sen Akp yanlısı sayılırsın.
Sakın yanılıp, yenilip bir hata yapıp, Devletimizin problemli olduğu ülkelerle (Suriye, Mısır, Yunanistan, Ermenistan gibi) el altından çeşitli seviyelerde görüşmeler yapabilir vs. Demeyeceksiniz. Devletler bu gibi görüşmeleri gizli ve açık yaptığı-yapabildiği halde siz bundan asla ve asla bahsetmeyeceksiniz. Neden? Çünkü toplumda bir algı var düşman denilenle sanki görüşülemezmiş gibi. Bu algı nedeniyle sizi gizli Akp’li sayarlar.
Sakın ha sakın! Ülkede bazı şeyler iyi gidiyor, oto yollar yapıldı, köprüler yapıldı, şehir hastaneleri yapıldı gibi cümleler asla kurmayacaksınız. Neden? Çünkü bunları söylerseniz yapılanları iktidar yapmış olur o zaman da siz iktidar yanlısı olursunuz. Asla bu yanlışa düşmeyin.
Yine yanılıp Savunma sanayinden bahsetmeyeceksiniz. Bunlardan bahsederseniz dolaylı yönden yine Akp yanlısı olursunuz. Aman dikkat ediniz.
Suriye’deki savaştan, Irak’ta Libya’da, Karabağ’da yapılan operasyon ve harekâtlardan sakın söz etmeyiniz, dilinizin ucuyla bile Türk askeri başarılı vs. demeyeceksiniz. Neden? Çünkü Ordumuzun başarılarını överseniz, dolaylı yoldan Akp’yi övmüş olursunuz. Bu konulara da asla girmeyeceksiniz.
Daha pek çok konu var ama daha fazla uzatmayayım.
Odgurmuş: Peki ben devletimizin ve milletimizin menfaatine gördüğüm bu konulardan bahsetmezsem nelerden bahsedeceğim.
Monşer: Bak Odgurmuş; Bende uyguluyorum ve netice de alıyorum. Yazılarında yukarıda belirttiğim konulara girmemeni söyledim ama. Şöyle yapabilirsin. Diyelim savunma sanayinden söz ediyorsun. Bu konuda “hani nerde, yapılan silahlar benim karnımı mı doyuruyor. Benim cebime kaç kuruş giriyor” diyeceksin.
Başka bir misal: Yollar, otoyollar, köprüler konusuna ucundan kıyısından dokunup ve ardından da tenkidi sıralayacaksınız. “Açlık sınırında yaşıyoruz, yol köprü mü yiyeceğiz? Geçmediğim köprünün parasını ben neden ödüyorum” diye belirteceksin. Sonra yapılan bu işler ve ihaleler için de hiç çekinmeden “kim bilir kimleri zengin ediyorlar, kim bilir kimlere rant sağlıyorlar” diyecek ve oraya mutlaka bir şüphe sokacaksın.
Sonra her yazında, her paylaşımında devlete, millete, tarihimize ve bilhassa Osmanlı dönemine, Osmanlı dönemindeki vezirlere, dinimiz İslamiyet’e, Diyanet İşleri Başkanlığına ve Başkan Ali Erbaş’a, din adamlarına, sağlık sistemimize, eğitim sistemimize mutlaka kenarından köşesinden giydirmeler yapacak, mutlaka küçük de olsa bir eleştiri getireceksiniz.
Son olarak diyeceğim şu ki gittiğiniz yerde eğer herkes kör ise sizin görüyor olmanızın hiçbir faydası olmaz ve olamaz. O halde siz de bir gözünüzü hatta iki gözünüzü kapatacak dünyaya ve ülkeye öyle bakacaksınız
Bütün bu dediklerimi yaparsanız hem yazılarınız ilgi ile okunur hem de sizi iktidar yanlısı ile damgalamazlar.
Not: Monşer ve Odgurmuş’un görüşleri kısmen sosyal medyadan alınmıştır.
(- “Odgurmuş”: Kadim kitabımız Kutatgu Bilig’de “Kanaat-Akıbet” manasına gelen şahsiyet.
(-“Monşer”:“Batı özentisi içinde olan”, “cehaletinden rahatsız olmayan”, biraz sağcı, biraz solcu, biraz 1970’li yıllar ülkücüsü, biraz liberal, biraz Kemalist, biraz laik ve her halükârda halkını geri-sürü gören hayali bir şahsiyet.