Suriye’de 2011 yılı Mart ayında başlayan halk hareketi büyük bir ihtilafa dönüşmüş; sözkonusu gelişmeler ülkemiz başta olmak üzere bölgesel güvenlik ve istikrarı yakından etkilemiştir.
     911 km kara sınırına sahip olduğumuz Suriye’nin içinde bulunduğu ihtilaf bugüne kadar çok sayıda can kaybına ve büyük bir göç dalgasına yol açmıştır. Milyonlarca  Suriyelinin yaşadıkları topraklardan ülke içinde başka bölgelere ya da Türkiye dahil diğer ülkelere göçme ve sığınmasına yol açmıştı; ülkemizi de önemli siyasi, güvenlik ve insani sorumluluk sınamalarıyla  karşı karşıya bıraktı.
     Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve birliğinin korunması, Suriye halkının meşru taleplerinin karşılanmasına yönelik siyasi çözüm sürecinin barışçı şekilde sonuçlandırılması, sınır bölgesinin terör unsurlarından arındırılması suretiyle güvenliğin sağlanması, gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşler için gerekli şartların oluşturulması ve insani yardımların kesintisiz sürdürülmesi izlediğimiz politikanın temelini oluşturuyordu.
     Suriye'de 13 yılı geçen iç savaşın ardından yeni bir döneme girildi. Heyet Tahrir Eş-Şam öncülüğündeki muhalif gruplar Humus'un ardından Şam'a kadar ulaştılar. Devlet Başkanı Beşar Esad ise Şam'dan ayrıldığı açıklandı. Esad'ın nerede olduğu şimdilik bilinmiyor. Suriye Ordu Komutanlığı Esad rejiminin düştüğünü subaylarına iletti. Suriye Başbakanı Muhammed Gazi El-Celali, halkın seçeceği herhangi bir yönetimle işbirliğine hazır olduğunu söyledi. 
     Suriyedeki gelişmeleri Türkiye yakından takip ediyor, arabuluculuk da yapmak istiyor. Esat’a uzatılan el karşılık bulmamıştı. Şu andan itibaren yapılacak iş Suriye de halkın geniş katılımı ve mutabakatı ile bir hükümet kurmak ve kardeşçe kucaklaşmak. Tüm Suriyeli göçmenlerin de ülkelerine dönmelerini sağlamaktır. Suriye yeniden bir iç karışıklığı sürüklenmemelidir. 
     Ortadoğu kaynayan bir ateş kazanı gibi;  Suriye toprakları birilerinin iştahını kabartıyor olsa da bölge Türkiye için önemli bir konuma sahip. Türkiye bir oldu bitti oyununa göz yumamaz. Güney sınırımızı tamamen kaplayan bu bölgede bir terör devletinin kurulmasına da  asla izin verilemez. Türkiye bu hassasiyetle çalışıyor ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasını istiyor. Rusya’nın ABD’nin ve İsrail’in bölgedeki hakimiyetini de kırmak istiyor. Arzumuz Ortadoğu’daki savaşın bitmesi, Suriye’nin ve Filistinlilerin kendi devletini kurarak huzursuzluğa son vermesidir. 
     Bu nedenle Türkiye bölgedeki iç huzursuzluğa seyirci kalamaz kalmak da istemiyor. Bölgeyle tarihi ve kültürel bir bağımız vardır ecdat toprakları bölücü hainlere teslim edilemez - peşkeş çekilemez. PYD ve YPG nin bölgede kurmak istediği bir Teröristan devletine de asla izin verilemez. 
     Burda bir terör devletinin kurtulması Türkiye’nin güvenliği için tehlikeli bir unsurdur. Kimse bize böyle baskı yapamaz yapmasına da izin verilmez. Siyonistlerin oyununa gelecek olan herkes her ülke bundan büyük zarar görür ve Ortadoğu huzursuzluğu yaşamaya devam eder. Türkiye Suriye ve Ortadoğu konusunda tarafsız kalsın diyenler devlet politikasından bir haber olan zavallılardır. Zaten bu hami devlet onlara da bırakılamaz. Allah ülkemizin birlik ve bütünlüğünü daim eylesin.