Sanayiden finansa, enerjiden ulaşıma, madencilikten perakendeye kadar pek çok alanda yabancı yatırımcı çeken Türkiye, Körfez ülkeleri tarafından da tercih edilen ülkelerin başında geliyor.

Bu kapsamda, Körfez ülkelerinin Türkiye’de sanayi, finans, medya, taşımacılık, imalat, enerji, inşaat ve gıda sektörüne kadar geniş bir alanda yatırımları bulunuyor. Son 18 yılda Körfez ülkelerinin Türkiye’ye yatırımı 11,4 milyar dolara ulaştı.

Bu ülkeler arasında Türkiye’ye en fazla yatırımı 4,3 milyar dolarla Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) yaptı. BAE’nin 11 milyar dolarlık daha doğrudan yatırımı ile bu rakam 15,3 milyar dolara yükselecek.

Körfez ülkeleri arasında Katar 2,7 milyar dolar yatırım yaparken, 15 milyar dolar daha yatırım yapacağı açıkladı. Suudi Arabistan’ın 2 milyar dolar yatırımı, Kuveyt’in ise Türkiye’de 1,9 milyar dolarla doğrudan yatırımları bulunuyor. BAE, Katar, Kuveyt ve Suudi Arabistan’ın ardından bir diğer Körfez ülkesi Bahreyn’in de Türkiye’ye yatırım için gelmesi bekleniyor.

Öyle gözüküyor ki: Körfez ülkelerinin yatırımlarındaki ilk adresi Türkiye olacak inşallah. Türkiye’ye gelen yatırımlar, hukuki ve demokratik altyapının çok daha uygun olduğunu gösteriyor. Yatırım için cazip bir ülkeyiz.

Türkiye yabancı yatırımcılar tarafından en çok tercih edilen ülkeler arasında yer alıyor. İran, Irak, KATAR Sudi Arabistan ,Kuveyt ve Azerbaycan'ın İstanbul'u Avrupa ve Amerikalılar'ın ise İzmir' i tercih ediyor. Türkiye'den gayrimenkul alarak, yatırım yapmayı tercih eden ülke sayısı 180'nin üzerinde. Ülkemizde tercih edilen iller her geçen gün artış gösteriyor.

Biz devlet olarak sağlam durur, güven verirsek bu yatırımlar daha da artacaktır. Önümüzdeki dönemde de Körfez ülkelerinden ciddi yatırım ve ortaklıkların geleceği yetkililerce ifade ediliyor.

Şükür bu konuda biz yatırım için en cazip ülke durumundayız. Bu durum bize şunu hatırlatıyor: Huzur ve güven duyulan bir ülke olmak durumundayız. Siyasi farklılıkları içimizde halledip kardeşçe kucaklaşmak zorundayız.

Türkiye’de ciddi bir pazar ağı var. Türk ve İslam ülkeleri ile olan diyaloğumuz ticaretimize de yansıyor. Ülkemiz yatırım için en uygun ülke olarak değerlendiriliyor. Bu da bizim gelişmemiz kalkınmamız ve ticaretimiz için büyük bir fırsat durumundadır.

Kuveyt’e, Katar’a göre Türkiye’nin nüfusu çok yüksek. Dolayısıyla yapılan yatırımın karşılığı alınıyor. Yatırım yapmak için Türkiye’nin lojistik ağı da çok güçlü. Deniz taşımacılığı, hava taşımacılığı ve kara taşımacılığı çok gelişmiş durumda.

Ayrıca Türkiye güçlü bir insan gücü, eğitimli ve kalifiye insan sayısına sahip. İnsanlar yatırımlarının geri dönüşünü alabilmesi için Türkiye’nin her yönden yatırım yapılabilecek bir ülke olduğu görüşünde birleşiyorlar. Bu güzellikler, Türkiye’yi cazip hâle getiriyor. İnşallah bu güven devam edecek ve ülkemiz ticari yatırım için en müsait ülke olarak gösterilmeye devam edecektir. Bu bizim iç huzurumuza bağlı.

Bu nedenle ülkemizdeki huzurun, güvenin iç barışın korunması gerekir. Türkiye’yi güvenilmeyen bir ülke gibi göstermek vatanseverliğe de sığmaz, ülkeye ihanet olur. Sık sık değişen iktidarlar, koalisyonlar, çok başlılık ve siyasi istikrarsızlık ülkemize olan güveni azaltır ve yatırımcıyı kaçırır.

Diyoruz ki: iç barış şart, güven şart, kardeşlik şart, birlik ve beraberlik şart!.. Hani ne derler : “Kol kırılır yen içinde kalır” kalmalıdır. “Türkiye huzursuz, Türkiye karışık, Türk devleti güven vermiyor” havasında olursak: her şey biter, yatırımcı gider, turist gelmez, yatırımlar durur; yabancı yatırımcılar da ülkemizden elini çeker.

Onun için diyoruz ki: ülkemize sağ duyu hakim olmalı, kardeşlik hakim olmalı: Türkiye Cumhuriyeti güçlü ve kudretli olmalı. En başta Türk devletleri olmak üzere tüm İslam ülkeleri Türkiye’nin hamiliği (koruması) altında kendine güven duymalı. Ne diyelim herkes aklını başına alsın ve ülkesine, devletine bağımsızlığına sahip çıksın. Bunun başka lami cimi var mı? Aklın yolu bir!...