GEDİK HASANLI ŞAKİR EFENDİ hazretlerinin hayatta kalan tek oğlu HALİS SUNTAY amcadan öğrendiğimiz bilgileri bugünkü makalemde sizlere anlatmaya çalışacağım.

ŞAKİR EFENDİ HAZRETLERİ KAYSERİ de doğdu. Babası ALİ EFENDİ annesi FADİME HANIM dı altı evladı vardı. HALİS AMCA hariç hepsi rahmetli oldu.

ŞAKİR EFENDİ HAZRETLERİ nin babası ALİ EFENDİ ulemadan bir zat imiş. ŞAKİR EFENDİ ve biraderi olan BAHATTİN EFENDİ yi medreseye vermiş. KAYSERİ de FUAD CAMİİ medresesi varmış o zaman ikiside orada okumuşlar.

Medrese bittikten sonra KISIKLI HACI KASIM EFENDİ den ders görüp icazetini ondan almış. Tasavvuf ilminide CORUM da ŞİRANLI HACI MUSTAFA EFENDİ den ikmal etmiş iki devre dersiamlık yapmış. OSMANLI zamanında YOZGAT ta DEMİRLİ medrese vardı. Evvela orada ders okutmuş. Sonra CORUM ULU CAMİ de vazife yapmıştır.

Cumhuriyet devrinde de OSMANPAŞA KASABASI na gelmiş orada da bir müddet vazife yaptıktan sonra emekli olup, GEDİK HASANLI KÖYÜ ne yerleşmiştir.

ŞAKİR EFENDİ HAZRETLERİ yle ilgili anıları oğlu HALİS SUNTAY AMCA dan dinlediklerimizi sizlere anlatacağım.

Son dönem gözleri görmez oldu. İyice ihtiyarlamıştı. Vefat ettiğinde HALİS AMCA 13 yaşında idi. Şapka inkılabı olduğunda birisi ŞAKİR EFENDİ AMCA yı şikayet etmiş. Şapka giymiyor diye. O zamanki hükümet ik müfettiş tayin etmiş köye gelmişler. ŞAKİR EFENDİ HAZRETLERİ nin odasına girmişler. Orda ne gördülerse gelir gelmez ŞAKİR EFENDİ HAZRETLERİ nin ayağına kapandılar. ŞAKİR EFENDİ AMCA onların geleceğini önceden bildiği için yemek hazırlatmıştı. Yediler içtiler akşama kadar sohbet ettiler. Köyden gittikten sonra hükümettekilere anlatmışlar. Ceza verilmediği gibi birde 12 lira maaş bağlamışlar. ŞAKİR EFENDİ AMCA o maaşı almadı. Orada bir ahbabı vardı. ÇORUM lu nalbant HALİL USTA yı vekil tayin ettiler. Maaşı o alıp HALİS AMCA nın mektep masraflarını karşılardı. Harçlıklarını verirdi.

ŞAKİR EFENDİ AMCA nın yetiştirdiği çok büyük zatlar vardı. Bunların en büyüğü AHMET EFENDİ, eski YOZGAT müftüsü MEHMET HULUSİ EFENDİ de ŞAKİR EFENDİ AMCA dan ders almış. POYRAZLI MUHARREM EFENDİ, ARAPLI lı ABDULLAH EFENDİ, DELİ İMAM dedikleri DİVANLI lı ABDULLAH EFENDİ de var.

BAHRİ SUNTAY amcadan aldığımız bilgiye göre ŞAKİR EFENDİ nin mezarındaki taşı kesen DİVANLI lı DELİ İMAM mış. onun hattatlığı da varmış. Onun mezar taşındaki yazıyı da o yazmış. DELİ İMAM büyük alimdi. Mahkemeye gittiğinde hakimler onu görünce ayağa kalkarlarmış.

ŞAKİR EFENDİ Hazretlerinin bir kamyon dini kitabı vardı. Şimde hiç kalmadı. LAZ HOCA diye bir talebesi vardı. Şimdi yanında yatıyor. Kitabların çoğunu o aldı. Kalanları da ne oldu kimse bilmiyor.

BAHRİ SUNTAY AMCA anlatıyor. OSMANPAŞA dan HACI ÖMER in oğlu olan bir hoca geldi. Kalan kitapları görmek istedi. 15-20 tane kitap vardı. O zaman kitapları karıştırdı. İçinden birini aldı. Öpüp alnına koydu . Elhamdülillah dedi. “ Benim hocalarım bu kitabı okuma “ diyorlardı. ŞAKİR EFENDİ HOCAM ın kütüphanesinde ben bu kitabı buldumya, demek ki “ okumakta bir zarar yokmuş “ deyip gitti. O kitap tasavvufla ilgili bir kitaptı.

ŞAKİR EFENDİ HAZRETLERİ nden geriye kalan bir defter vardı. Onda ŞAKİR EFENDİ nin şeceresi, hal tercümesi kendi eliyle yazılıydı. Özel bir muhafazası da vardı. Şimdi o da yok. Kim götürdü bilinmiyor.

Bugünkü anlatacaklarım bundan ibaret olup, haftaya kaldığımız yerden devamı etmek üzere makalemi MEHMET AKİF ERSOY un BÜLBÜL adlı şiiriyle bitiriyorum. Hepinize selamlar, saygılar, sevgiler

MEHMET AKİF ERSOY

BÜLBÜL

Eşin var aşiyanın var baharın var ki beklerdin ;

Kıyametler koparmak neydi, ey bülbül nedir derdin ?

O zümrüt tahta kondun, bir semavi saltanat kurdun;

Cihanın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun.

Bugün bir yemyeşil vadi, yarın bir kıpkızıl gülsen,

Gezersin, hanümanın şen, için şen, kainatın şen.

Hazansız bir zemin isterse, şayet ruh –l ser bazın,

Ufutmad. Su-ı mutlaklar bütün mahkum-ı pervazın.