Bir arkadaşım ile bayır bucak Türkmenlerinden bir aileyi ziyaret ettik. Evleri bomboş salonun ortasında eski yırtık bir halı birkaç tane minder birkaç tane yastık ve iki tane eski kanepe vardı. Çocukların yatabileceği ya da ailenin yattığı eski bir kanepe, savaştan kaçıp Türkiye'ye gelmişler Ama burada verdikleri mücadele inanın savaştan daha zor üzülmemek ağlamamak elde değil üç çocuk bir anne çaresiz ki ne çaresizlik.
Türkiye'ye geldikten sonra eşi birkaç yerde çalışmış birkaç yerden parasını alamamış birkaç yerden maaşı yetmediği için ayrılmış ailesi zaman zaman aç kalmış çocuklarının çaresizliğini gören baba artık çocuklarımın yüzüne bakacak halim kalmadı bu çaresizlik ile yaşamam diyerek intihar etmiş. Bu öyle bir acıdır ki tarifi yok bunun, inanın o ortamda insanlığından utanıyorsun o ortamda evinde yediği lüks yemeğinden, oturduğun Lüks koltuk takımından, Ne bileyim derin derin uyuduğun lüks yatağından, kapını açtığın zaman yüzüne vuran evinin o sıcaklığından utanıyor insan yani utanmak için o kadar çok sebep var ki inanın derin yaralar derin izler bırakıyor insanda böyle bir çaresizliği görmek beni ve belki de benim gibi gören herkesi çok etkiliyordur.
Bu tür aileleri çevremizde çaresiz görmekten muhtaç olmasından bir Müslüman olarak UTANMALIYIZ diye düşünüyorum.
Çocukların her gelinin eline bakması bize ne getirmiş, ne getirecekmiş, yemek mi getirecekmiş, şimdi mi getirecekmiş gibi konuşmalar insanın boğazında koca bir düğüm oluyor yutkunmak ne mümkün...
O eve ikinci kez gitmeden önce bizim oraya gitmemize vesile olan arkadaşın hanımına özellikle çocukların neler istediğini ne olursa evlerinde çok sevinecekleri gibi ihtiyaçlarını ve yiyeceklerini öğrenmeye çalıştık. Annelerinin o durumda bile şükrü dilinden düşürmemesi vakur duruşu varlığı israfa dönüştürenlere ders olacak nitelikteydi.
Ve birkaç gün sonra elimizde hayırseverlerin yardımları ile çaldık kapıyı annenin yüzünde ki tebessüm çocukların sevinçleri çok değerliydi. Anne ve çocukların her kelimelerinde Allah razı olsun söylemi bize yetiyordu. Bu vesile ile birkaç günlükte olsa bir ailenin yüzünde tebessüm sofralarında tuz boğazlarından geçen birkaç lokma olmuştuk. Yine hayırseverlerin katkıları ile ailenin tüm eşyaları temin edilerek tüm ihtiyaçlarını giderdik.
Bu tür ailelere karşı elimizden gelenin fazlasını yapmalıyız, ama demeden, keşke demeden, farklı düşüncelere yenik düşmeden vicdani bir yaklaşım ile hareket etmeli insanlığı utandıran bu tür görüntülerden utanmama adına elimizi taşın altına koymalı çalınması gereken tüm kapıları yılmadan vazgeçmeden çalmalı gerekirse utanmalı gerekirse utandırmalıyız.
Komşusu açken tok yatan bizden değildir diyen peygamberin ümmeti olarak bize sığınmış çaresiz ve ihtiyaç sahibi komşularımızdan haberimiz var mı?
Yoksa da lütfen soralım soruşturalım öğrenelim ve en azından sofralarında tuz olmaya bir lokma ekmek olmaya çalışalım.
Kurtarırsa gariplerin, kurtarırsa mazlumların duası kurtarır. Bizleri vesile kılan Allah’a hamdüsenalar olsun.
BAZILARI BAŞINI SOKACAK BİR EV ARARKEN,
BAZILARI BAŞINI SOKACAK BİR ÜLKE ARIYOR.