İzzeddin el-Kassam Tugayları tarafından Aksa Tufanı Operasyonu ve İsrail tarafından Demir Kılıçlar Operasyonu olarak adlandırılan, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın, İsrail geneline geniş çaplı saldırısı ile başlayan bu savaş tam 12 aydır devam ediyor. Çoğunluğu masum insanlar- Kadınlar ve çocuklar olmak üzere 40’ binin üzerinde bir ölüm 100 binin üzerinde yaralı ve binlerce kayıp insandan söz ediyoruz. Ayrıca İsrail hapishanelerinde işkence gören binlerce tutuklu Filistinli Müslümanlardan...

Hepimiz tarihte yaşanan Haçlı Saldırılarını okumuşuzdur biliyoruz. “Vadedilmiş Topraklar” safsatası ile yollara düşen Haçlı Sürülerinin yaptıkları zalimliği de biliyoruz. Yeni Adıyla BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) olarak bilinen safsata projenin içinde Ortadoğu ülkelerinin yer aldığını da görüyoruz. Nil’den Fırat’a kadar olan toprakları kendi ülkesi olarak ilan eden Siyonistlerin bu hedef için gayret ettiklerine de şahit oluyoruz. İşte bu ham hayal uğrunda yanıp tutuşan Haçlı Sürülerinin yeni bir adım attıklarına şahit oluyoruz.

Bu safsata idealin gerçekleştirilmesi için kurulan İsrail devletine başta Amerika ve İngiltere olmak üzere tüm Avrupa devletleri destek veriyor. Bu devletlerin sivil halkı karşı çıkıyor olsa da yöneticileri açıkça destek veriyor ve Siyonistlere kol kanat geriyorlar. Gazzede başlayan bu gerginlik Ortadoğu’nun tamamına yayılmaya başladı. Yemen, Ürdün, Lübnan, Suriye ve İran... Sonra da Türkiye hedef tahtasındaki ülkeler arasındadır. Sıranın Türkiye’ye gelmeyeceğini söyleyenler zavallı gafillerdir. Çünkü bu projenin içinde Türkiye toprakları da vardır.

Yakın zamanda Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye İran'ın başkenti Tahran'da kaldığı konutunda suikastle şehit edildi. Sonra Hamas, lideri Yahya Sinvar'ın da Gazze'nin güneyindeki bir çatışmada şehit düştüğüne tanık olduk. Gazze harabeye döndü. Şu an Lübnan ateş çemberi altında...Sıra Suriye’de Sonra İran, sonra Irak ve Türkiye’ye gelecek bunu hepimiz biliyor ve görüyoruz. Yani yeni bir Haçlı Saldırısıyla karşı karşıyayız. İslam dünyasının dağınıklığı ve suskunluğu zalimlere cesaret veriyor ve zulmüne devam ediyorlar.

Ne kadar gayret etsek de İslam dünyasını bir araya getiremiyoruz. Nedeni çok açık başındaki güdümlü siyasetçilerin beceriksizliğidir. Kimi korkak kimi midesinden bağlı kimi de piyon görevindeler. Bütün umutlar Türkiye ve Türk dünyasındadır. Bu nedenle mazlumlara sığınma limanı olan Türkiye’yi hedef tahtasına oturtmuşlardır. Bunu görmemek saflık ve gafillik olur.

Peki bize düşen görev nedir? Öncelikli görevimiz birliğimizi ve kardeşliğimizi korumaktır. Şu dönemde Siyasi çekişmeleri bir yana bırakıp kardeşliğimize sahip çıkmak. Dönem: Birlik ve beraberlik dönemi olup 85 milyon olarak kenetlenmek zorundayız. Denizde karada ve havada çok daha güçlü hale gelmeliyiz. Savunma sanayine ağırlık vermeliyiz. Bu konuda gelişmelerimiz var ama bunu çok daha güçlü hale getirmek durumundayız. Allah korusun ama Türkiye yeni bir Kurtuluş Savaşını vermek zorunda kalabilir diyoruz ve ülke insanımızı bu konuda birliğe kardeşliğe davet ediyoruz. Her şeyi bulabilir elde edebiliriz ama ülke elimizden giderse yaşayacak yer bulamayız; Allah korusun!..