"Mani başı, mani başı

Kış geldi söyle bir mani,

Tam zamanı geldi şimdi

Yemeli bir arabaşı"

Toplumsal yaşamda, her mevsimin gelenekleri yansıtan uygulamaları, kendine özgü bir özelliği ve güzelliği bulunmaktadır.

Yaz ve güz aylarında tarlada, bağda, bahçede yoğun bir çalışma sürdüren halkımız , kış aylarında yemekli sofralar kurar.Yozgat yöresinde özellikle kış aylarında arabaşı sofraları kurulur.Arabaşı, hamuru ve sağlığa elverişli çorbası ile adeta kış aşı olur. Arabaşı hamurunun iyice katılılaşması için soğuk havaların başlaması gerekir.

Maniler,ağıtlar, destanlar, türküler, seyirlik oyunlar, halaylar, halk hikâyeleri, askerlik anıları, hayatın bütün safhaları kesitler halinde birer birer gözler önüne serilir. Diller ve gönüller konuşur.

Sözlü kültürün renkliliği,çeşitliliği bütün zenginliği ile kış aylarında,köy odalarında ve arabaşı sohbetlerinde toplumsal olarak yaşanır, seslendirilir, dillendirilir, yaşatılır ve kuşaktan kuşağa taşınır.

Yemek kültürümüzün güzellikleri, yöresel özellikleri bütün özgün yapıları ile köylerimizde yaşar ve yaşatılır. Bugün bilim adamları " köy mutfağına dönün" demekteler. Yaşasın köyler…

İşte bu özgün kültür değerleri içerisinde yurdumuzun bazı yerlerinde ve özel olarak YOZGAT VE YÖRESİNDE geçmişten beri yaşatılan bir güzel gelenek bulunmaktadır. Kış aylarında yaşatılan ve toplumsal yaşama damgasını vuran bu sosyo-kültürel geleneğin adı: ARABAŞI ' dır. Gece ile yatsı arasında yenen arabaşı söylemi, büyük bir ihtimalle ARA-AŞI 'dan gelmiş olabilir.

Yurdumuzun dört yanına dağılmış Yozgatlı hemşerilerimiz kış ayları geldiğinde başta Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere her yerde kendilerine ve komşularına, sini sini arabaşı ve tencereler dolusu tavuk suyu çorbası yaparak davet vermektedirler. Arabaşı denildi mi YOZGATLILAR akla gelmektedir. Yozgat'a ve Yozgatlılara özgü bu yemek ve Yozgat Sürmelisi ile birlikte Yozgat testi kebabı özel olarak tescil edilmelidir.

Değişik yörelerde küçük farklılıklar gösteren arabaşının, Yozgat Boğazlıyan İlçesi ve köylerinde uzun bir süre uygulamaların içinde bulunmuş hanımlardan aldığım yöresel yapılışı ile ilgili bilgiler, özet olarak şöyledir:

Arabaşı hamuru : Bir tas un ve beş tas su bir kapta karıştırılır. Sonra bir tencereye boşaltılarak biraz tuz ilave edilir.Karıştırılarak muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirilir.Uygun kıvama gelen hamur, özel olarak tabanı hafif sulandırılmış sinilere dökülerek soğuk-serin bir yere konulur. Serin hacada hamurun normal bir şekilde soğuması sağlanır.

Arabaşı çorbası : Bir bütün piliç az tuz atılarak suda iyice haşlanır. Daha sonra haşlanan sudan çıkarılan piliç etleri kemiklerinden iyice ayrılır. etler küçük parçalara ayrılarak bir tabağa konulur.

Bir tavada eritilen tereyağında hamur pembeleşinceye kadar kavrulur ve tenceredeki tavuk suyu içine etlerle birlikte boşaltılır.Kaynamaya bırakılır.Tavada eritilen tereyağı içine bol salça ilave edilerek üzerine kırmızı biberde ilave edilip kaynatıldıktan sonra et suyu üzerine dökülür. Kaynatılarak kıvamını bulan çorba dinlemeye bırakılır.

Hamuru ve çorbası kıvamını aldıktan sonra servise hazır demektir. Hamuru ve çorbası özel olarak hazırlanan arabaşını herkes yapamaz , atalarından gören hanımlar özel olarak yaparlar. Geçmişten bugüne ve geleceğe uzanan bir gelenek-görenek olarak yaşamaktadır.

Sinilerde hazır olan hamurlar sini ortasından kâse yerleşecek şekilde açılır. Kâselere konulan çorbalar hamurun ortasına yerleştirilir ve sini etrafında daire oluşturan insanlar kaşıklarıyla (önceleri tahta kaşıklarla yenilmekteydi) önce dilimlenmiş hamurdan bir yada birkaç parça alırlar ve kaşıklarını etli tavuk suyu çorbasına daldırarak lokmaları çorba içine düşürmeden çıkararak çiğnemeden yutarlar. Hamurunu çorba kâsesi içine düşürenler daha sonra arabaşı yapmak üzere sıraya girerler.

Kış aylarında insanların bir arada dostluğu, sevgiyi, bereketi, sohbeti ve kardeşliği paylaştıkları ARABAŞI ŞÖLENİ , sosyo- kültürel özellikleri ile başlı başına ele alınması gereken çok yönlü bir konudur.

Bugünlerde büyük kentlerimizde akşamları o kadar çok sayıda arabaşı daveti var ki bir kısmına yetişmekte zorluk çekmekteyiz. Hemşerilerimizin keselerine, sofralarına ve gönüllerine bereket, sağlık ve huzur dolsun.Bu alanda büyük emek harcayan bayanların elleri ve gönülleri dert görmesin. Bu güzel geleneği yaşatanlar var olsunlar. Dayanışmanın , dostluğun ve paylaşmanın en güzel örneğini göstermekteler. Bu alanda büyük gayretler gösteren yöresel dernekler, vakıf ve federasyon yöneticileri sağ olsunlar.

Gelenekten geleceğe akıp giden bu geleneği yaşatanların hepsini yürekten kutluyorum. Kış aylarında hamuru ve çorbası ile birlikte yutulan sevgi-hoşgörü , birlik ve beraberlik aşı arabaşı / ara- aşı , özünde derin gizler ve anlamlar taşıyan bir şifa kaynağıdır.

Kış geldi kar yağmaya başladı , akşam yemeklerinden sonra, başlasın dostluk aşı,ara- aşı/ arabaşı.