Yozgat Çekerek ilçesinde bulunan ve 1996-2004 yılları arasında sulama, enerji ve taşkın kontrolü amacıyla inşa edilen Çekerek Barajı’nda 2011 yılında su tutulmaya başlanmış. Barajın hizmete girmesiyle balıkçılık yöre halkının önemli geçim kaynakları arasına girmiş. Çekerek Barajı'nda su tutulmaya başlanmasıyla birlikte balıkçılık yöre halkının önemli geçim kaynağı olmuş.

Baraj üzerine kurulan ağ kafes sistemiyle yılda bin- bin beşyüz ton kadar alabalık üretimi yapılarak balıklar, Uzakdoğu ülkelerinden Japonya’ya, Avrupa ülkelerinden ise Almanya, Hollanda ve Rusya’ya ihraç ediliyormuş. Çekerek Barajı’nda üretilen balıklar sezonun açılmasıyla birlikte kamyonların arkasına yerleştirilen özel tanklarla, Denizli ilinde bulunan Somon Üretim Tesisleri’ne götürülüyor; Burada belli bir ağırlığa gelerek somon halini alan balıklar, ihraç ediliyormuş.

Yozgat’ta üretilen ve Denizli’de tesislerde işlenerek somon halini alan balıklar, Uzak Doğu ve Avrupa ülkelerinin mutfaklarındaki yerini alıyormuş. Çekerek Barajında standartlara uygun kurduğu ağ kafes sistemi ile yılda 60 ton alabalık üretimi gerçekleştiren balıkçı Adnan Yılmaz, Burada ürettiği balıkları Uzakdoğu’ya, Avrupa ülkelerine gönderildiğini söylemiş ve herhangi bir satış ve pazar problemlerinin de olmadığını ifade etmiş.

Türk somonu projesini başlattıklarını ifade eden üretici: Anadolu’da olmaz denilen Türk somonunu da başardık. Onun sevkiyatını yaptık. Buradan biz fabrikaya gönderiyoruz. Fabrikada işlenip direk yurt dışına gidiyor. Ülkemize de binlerce dolar katkıda bulunuyoruz diye konuşmuş.

Su ürünleri Mühendisi Erdem Kaya da “Çekerek bölgesine 2-3 gram olarak gelen yavru alabalıkları bölgemizde yetiştirip 400-500 gram, 1 kilogram bazen de fazlasını yetiştirip dünya çapında Rusya, Almanya, Japonya gibi ülkelere ihracatını yaptıklarını ifade etmiş.

Basın ve gazete manşetlerinden aldığımız bu haber Bozok Yaylası’nda da balıkçılığın yapılabileceğini isbat ediyor. İşin özeti de şu: ülkemiz doğal kaynakları itibariyle oldukça verimli topraklara ve imkanlara sahip yeter ki doğru kullanılsın!. Türkiye’nin yer altı ve yer üstü zenginliği ile Türk insanını doyurabilecek düzeyde olduğunu söylüyoruz.

Mesela Aydıncık Kazankaya Kanyonunda, Yerköy Delice Irmağında, Baraj göllerimiz de, ırmaklarımız üzerinde yeni oluşturulacak havuz ve göletler de balık üretimi yapılamaz mı? Denedik mi bunu? Süreyyabey Barajında balık üretmedik mi, Gelingüllü Barajından balık tutmadık mı? Balık üretim tesisleri kurduk da alıcı mı bulamadık?.. Kış boyunca çağlayarak akan sularımıza gem vurup değerlendirmeyi denedik mi ?
Verimli ovalarımızı sulamak için su derdine düşdük mü? Bunlar elbette çare ve çözüm yollarıdır diyoruz..

Neyimiz eksik? Çalışan üreten insanımız? Bir de onlara öncü olacak yön verecek mühendis ve yöneticilerimiz. Bu manada Tarim müdürlüklerine ziraat mühendislerine büyük görev ve sorumluluklar düşüyor; üreticiye öncü olmak ve yol göstermek. Türkiye çöl değil, “Bozkır” da değil ülkeyi bozkır olarak ifade edenler ülkenin zenginliğinin farkında olmayanlardır. Bu ülke zengin kaynaklara sahip yeter ki biz ülke kaynaklarını değerlendirmesini bilelim!...

Yozgat’ı da bu anlamda değerlendirirsek termal suları, geniş ovaları, kanyon ve vadileri ile orman ve tarım arazileriyle kendine yetebilecek kaynaklara sahip bir şehirdir. Buna rağmen biz halen rızkımızı orda burda arama peşine düşmüş dünyanın her yerine dağılmışız. Bunun sonucu da malum çile, ızdırap, sıkıntı ve vatan hasreti olmuş !...Suç ülkenin mi? Değil işte...