2019 Yılı Aralık ayı başlarında Çin’in Vuhan kentinde baş gösteren Corona Virüsü ( Koronavirüs) -Covid-19 olarak adlandırılan salgın hastalığı ani ölümlerle başlayıp toplu ölümlere dönüşünce tüm dünyanın dikkatini çekmeye başlamıştı. Bizler de bir müddet bunu televizyonlardan izleyip tedirgin olmaya başladık. Çoğumuz ne oluyor? Telaşındaydı, ibretle ve hayretle izlemeye devam ettik.
Bulaşı bir hastalığın başlamış olduğunu anlıyor; ancak bizlere kadar ulaşmaz diye düşünüyorduk. Ne yazık ki, insan ölümleri sokaklara ve caddelere kadar taşıp bütün dünyayı hayretler içinde bıraktı!..Artık seyretmekte kalmıyor, bu işin sonu nereye varacak diye merak ediyorduk. Çoğumuzun ilk defa karşılaştığı bir felaket haberiydi bu..
2020 Ocak, Şubat aylarında Çin’in diğer şehirlerinde ve çevre ülkelerde hastalık kendini göstermeye devam etti. Çok geçmeden de Türkiye’yi çepeçevre sardı ve ülkemizde de bir tedirginlik başladı. Daha sonra Avrupa, Afrika ve Amerika kıtasına ulaştığını duyunca iyice tedirgin olduk ve huzursuzluk duymaya başladık. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ın bizde vaka yok ama her an olabilir açıklaması geldi ardından.
Artık ölümler her ülkede artıyor; vaka sayıları da katlayarak devam ediyordu. Çin geride kalmış, Koronovirüs tüm Avrupayı tehdit eder hale gelmişti. Şimdilerde 170 ülkede yüz binlerce vakadan ve onbinlerce ölümden söz eder hale geldik. Bu sayıların yüz binleri bulması ve salgının tüm dünyaya yayılması artık kaçınılmaz halde !..
Asrımızı tehdit eden Koronovirüs salgının ne kadar süreyle devam edeceğini, vakıa ve ölümlerin kaçı bulacağını tahmin edebilmekte zorlanıyoruz artık. Asya, Afrika, Avrupa ve Amerika ülkelerinde virüse karşı top yekün bir savaş başladı, polis ve askerler sahaya indi. Yasaklar birbirini takip etti; Kısmı yasaklardan sonra bir çok ülkede Sokağa çıkma yasağı ilan edildi. İnsanlık artık küçük bir virüse karşı tüm imkanlarıyla savaşıyor, hatta çaresiz kalıyordu! Virüsün yayılmasını önlemek neredeyse imkansız hale gelmişti...
“Sokağa çıkma, evinde kal!” Uygulaması başlayalı şimdi herkes evinde zorunlu nöbet tutuyor; virüsün bulaşmaması için çareler aranıyor. Okullar tatil, camiler kapalı, Cuma ve Kandil geceleri de dahil halk camilere gidip cemaatle namaz kılamıyorlar. İlk kez bu akşam Türkiye de yatsı ezanı sonrası minarelerden toplu dualar yapıldı, biz de evlerimizden amin dedik! Bir çok ilde halk balkonlara çıkıp bu duaya amin dediler...
Şimdilerde Türkiye ve tüm dünyaya Koronovirüsü tehdidi hakim! Korku var, endişe var, acaba ne olacak bekleyişi var? Psikolojimiz bozuldu diyenler, evlerinde duramayanlar, bu işin sonu nereye varacak diyenler umut telaşında!.. Bütün ülkeler çare, çözüm, ilaç ve aşı derdinde! İnsanların birbirine yaklaşması, tokalaşması, yakınında bulunması, misafirliğe gitmesi ve Sokağa çıkması yadırganıyor artık! Herkes virüs taşıyan potansiyel bir tehlike konumunda!
Koronovirüs öncesi zalimler devrede idi, savaşlar, bombalar, katliamlar ve tehditler son safhadaydı. Suriye’den, Irak’tan, Afganistan’dan ve İran’dan kaçan insanlar evlerini, yurtlarını ve yuvalarını terketmiş naylon barakalarda aç, sefil ve insanlıktan uzak bir yaşam sürmekteydiler. Mülteci duruma düşen göçmenler denizlerde boğuluyor, botları batırılıyor, sınır boylarında aç ve susuz bırakılıyorlardı. Çocuklar, yaşlılar, kadınlar ve kızlar acımadan katlediliyor, başlarına bombalar yağdırılıyordu!..
Ahlaksızlık mı? Anlatmak mümkün değil: ahlaksızlık çığırından çıkmış, gökteki melekleri de ağlatıyordu!.. Mazlumum gözyaşları ve feryatları göklere ulaştı!.. Diyeceğimiz o ki: Virüs müdür, ilahi uyarı mıdır, felaket midir yoksa mazlumun ahımıdır Rabbimize malum amma; 2020 başı tarihe not düşürecek bir zaman dilimini geldi! Emin’im yazılacak, çizilecek ve 20. Asra damgasını vuracak bir felaketi yaşıyoruz! Allah sonumuzu hayreylesin ve tüm insanlığın bu felaketten kurtuluşunu nasip eylesin! Tarihe not düşüyoruz!..Unutulmayacak ve hafızalarda yer edecek günleri yaşıyoruz... Rabbim hakkımızda hayırlı eylesin ve bütün insanlığı acı felaketlerden korusun!..