Allah’ın emri ve Peygamberin kavli ile hayır dualarla başladığımız mutlu evliliklerimiz ne yazık ki hüsranla sonuçlanmaya başladı. Aile içi kavgalar ve huzursuzluklar çoğaldı; mutluluklarımız yerini kavgalara, huzursuzluğa ve ayrılığa bıraktı. Maalesef hüsranla biten ayrılıklar, çekişmelere, kavgalara yaralanma ve ölümlere yol açıyor. Adına “Kadına Şiddet” diyebileceğimiz bu huzursuzluğun sonunda aile içi cinayetler artar oldu.

Neden, Niçin bu kavgalar- bu geçimsizlik? diyebileceğimiz, ayrılığın bazen basit sudan sebepleri oluyor. Tahammülsüzlük, aldatma, psikolojik sorunlar, aileler arası uyumsuzluk, içki, kumar, uyuşturucu, baskı ve şiddet gibi bir çok nedenleri var aile içi kavgaların arasında... En kötüsü de şiddete ve yaralanmaya, ölümlere dönüşüyor olmasıdır. GünümüzdenKadın cinayetlerin ardı arkası kesilmiyor maalesef !...

Eşler ayrıldıktan sonra da bu devam ediyor. Bu kez mal paylaşımı ve çocuk paylaşımı devreye giriyor. Huzursuzluk mahkemelere taşınıyor, mahkemede uzlaşamayan ya da tatmin olmayanlar işi baskı, zulüm ve cinayetlere taşıyorlar. En kötüsü de işte bu: biri mezara diğeri ceza evine gidiyor çocuklar da bir ömür boyu perişan kalıyor.

Bu tür huzursuzluklara çözüm getirilsin diye Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kuruldu. Bakanlığın hizmetleri arasında kadının korunması ve sığınma evleri de var. Ancak bu yetmiyor; evlilik öncesi ailelerin ve evlenmeye aday bireylerin de eğitilmesi gerekiyor. Bu konuda ciddi çalışma yapılmalıdır. Geçimsizliğin nedenleri belirlendikten sonra buna yönelik eğitimler seminerler ve çalışmalar yürütülmelidir. Bu eğitimlerin sonunda bireylere evlilik sertifikası verilebilir. Yani işin kalıcı çözümü ciddi bir eğitime bağlıdır.

Boşanma sonrasını da devlet düşünmeli kavgaların önlenmesi için ciddi tedbirler alınmalıdır. Bu tedbirler sadece polisiye tedbirlerle sınırlı kalmamalı; eğitim ve bilgilendirme- psikolojik manada desteklerle huzursuzluğun kaynağı giderilmeye çalışılmalıdır. Malın paylaşımı ve çocukların ailelere teslimi konusunda da adil bir çözüm getirilmelidir. Çocuklar yalnız ve şiddete maruz bırakılmamalıdır. Aileler tarafından çocukların koz olarak kullanılmasına da engel olunmalıdır.

Mahkemede adil yargılama yapsanız da tarafları sakinleştirmiş ve barıştırmış kolay olmuyor. Aradaki sıkıntılar bertaraf edilmediği sürece kavga ve çekişmeler bitmeyecektir ! Genel tabirimizle anlayış ve hoşgörü telkin ediyor olsak da aradaki çekilmeyi sonlandırmak kolay olmuyor. İş öç alma ve intikama dönüşünce de kavgalar ve cinayetler devreye giriyor. Bunun sonu ailenin intiharı ve yok oluşu demektir.

Malumunuz devletin temel direği ailedir; toplumun huzuru da ailenin huzurlu ve mutlu olmasına bağlıdır. Aile huzurlu değilse toplumda huzurlu olmaz. Türk Milletinin temel özelliği aile yapısının sağlamlığı idi; ancak bu kale yıkılmaya ve dağılmaya başladı. İşte bu noktada devlete ve siyasilere çok büyük görevler düşüyor. Eğitim başta olmak üzere ciddi tedbirler alınıp bu tedbirleri de adilce uygulamak gerekiyor. Kadın cinayetleri ve işkencesi bitsin demek lafla olmuyor. Bu bir dizi icraat ve çalışmalarla olacaktır. Bu tedbirlerin başında da hiç şüphesiz ki eğitim geliyor ! Geleceğimize ailelerimize yazık etmeyelim sahip çıkalım...Bunda insan neslinin korunması var, kul hakkı var ve mutlulukların katledilmesi var. Huzurumuzu bozmaya da hiç kimsenin hakkı yok. Huzurlu ve mutlu yaşamak her bireyin hakkıdır!..Bu hakkı ancak bizi yaratan Allah alır O’ verir...